|
12. SAYI // DÜNYANIN SOSYOLOJİSİ |
|
DİVAN KALEMİ
Dünyanın Sosyolojisi adlı özel sayı, Sosyoloji Divanı’nın üçüncü özel sayısı. Türk sosyolojisinin yüz yıllık serencamını irdeleyen, Türk sosyolojisinin çalışma alanlarından söz eden ‘Asırlık Sosyoloji’ ilk özel sayı idi. İkinci özel sayı olan ‘Sosyolojik Muhayyile’, sosyolojik düşüncenin önemine vurgu yapmak ve sosyolojik muhayyileyi merkeze alan bir yaklaşımı benimsemek maksadıyla hazırlandı. Üçüncü özel sayı ise özellikle akademik düzlemde farklı dünyaların/farklı toplumların sosyoloji tecrübelerini tanıma düşüncesiyle hazırlandı. Daha özelde Batı sosyolojisinin dışındaki sosyoloji tecrübesine yakından bakma, dünyanın değişik yerlerinde ortaya çıkan sosyolojik düşüncenin ve sosyoloji çalışmaların izini sürme, bu sosyolojileri keşfetme, var olan sosyoloji müktesebatına yeni bakışlar, kavramlar ve çalışma alanları dahil etme düşüncesine dayanan özel sayı, ‘dünyanın sosyolojisi yahut dünya kadar sosyoloji’ ifadesine dayanmaktadır. Modern bilimler sınıflamasında yer alan sosyolojinin ağırlıklı olarak ‘Batı’ merkezli bir inkişafa sahip olduğu sıklıkla dile getirilmektedir. Anonim bir bilgi şeklinde sosyolojinin ‘Batılı ve modern’ bir bilim kimliği taşıdığı söylenmektedir. Bu söylemi güçlendiren sebepler arasında ‘sosyoloji’ tabirinin Batı menşeli olması kadar bu bilimin temellerinde, yöntem tartışmalarında, teorik inşalarında, ana tartışma alanlarında ve kavram haritasında ‘Batılı’ sosyologların/düşünürlerin baskın bir biçimde yer alması etkili olmaktadır. Bu gerçeğin inkâr edilmesi hayli zordur, çünkü hali hazırdaki sosyoloji bilgisine, sosyoloji üretimine, sosyoloji teorilerine ve genel sosyoloji çalışmalarına/yönelimlerine bakıldığında ‘Batı’nın çok yönlü rol aldığı görülmektedir. ‘Batılı ve modern’ bilim namıyla ünlenen sosyoloji halen ‘Batılı ve modern’ bir üslupla, kendi toplumlarının gerçeklerine bakarak, kendi toplumsal sorunlarının çözümüne ilişkin bilgi üretmeyi sürdürmektedir. Bilgi üretirken ‘belirli’ sınırlılıklar, bağlamlar, çerçeveler, zihniyetler, anlam ve hayat tecrübeleri ile çevrilidir. Bu manadaki sınırlılıklar bütün dünya sosyolojileri için geçerli olduğu gibi Batı sosyolojisi için de geçerlidir. Sosyolojinin hikâyesi, sadece belli bir coğrafyanın/toplumun gerçekliğinden ve hayat tecrübesinden değil bütün sosyoloji dünyalarından, sosyolojilerden, sosyoloji haritasının farklı çizgilerinden beslenmelidir. ‘Dünyanın Sosyolojisi’, farklı toplumsal gerçekliklerin, tecrübelerin, zihniyetlerin, algıların, hayat tecrübelerinin bu hikâyeyi nasıl beslediğini, bu hikâyede ne şekilde yer bulduklarını araştıran bir tabirdir. Bu bakımdan bugüne kadar sadece Batı-merkezli bir şekilde anlatıla gelen sosyolojinin, bütün dünya toplumlarının bilinmedik köşelerine, kör noktalarına, unutulmuş detaylarına, saklanmış çizgilerine, üstü örtülmüş isimlerine, tartışılmamış literatürüne, duyulmamış serüvenlerine, merak dahi edilmemiş mecralarına, küçümsenmiş hayat biçimlerine, insan hikâyelerine, edebiyatlarına, kültürel iklimlerine, toplumsal gerçekliklerine kendi bakışını genişletmek, dar bakışlara mahkum olmamak, kavram haritasını zenginleştirmek, teorik bakışları çeşitlendirmek, araştırma pratiklerine yeni yollar bulmak adına sağlıklı bir şekilde yaklaşmak zorundadır. Çünkü sosyoloji her yerdedir ve dünya kadar sosyoloji vardır. Sosyoloji için çok özel bir hususa işaret etmek isteyen bu özel sayı, sosyolojinin bütün dünyaya; toplumlara, kültürlere, inançlara, yaşam biçimlerine, insan hikâyelerine, toplum tecrübelerine, edebiyatlara, söylemlere, düşüncelere ve duygulara bakması gerektiğini hatırlatmaktadır. Sosyoloji, sadece belli bir bölgenin ve tecrübenin bütün dünyanın gerçeği olamayacağının bilinciyle hareket edip, insan ve toplum üzerine söz söylemenin, insan ve toplum gerçeğini fark etmenin, insan ilişkilerinin ürettiği biçimlerin, durumların ve hallerin idrakine sahip olmalıdır. Bu idrakin yolu, insan ve toplum hikâyesine/hakikatine yakından bakmaktan, aynı şekilde toplumların kendi hikâyelerinin ve gerçekliğinin anlamlı bir dünya ürettiği kanaatine varmaktan geçer. Böylesi bir ana fikre dayanan ‘Dünyanın Sosyolojisi’ adlı özel sayı, bugüne kadar Türkiye’de pek irdelenmemiş dünyaların sosyolojilerini sosyoloji dünyasına, sosyoloji ilgililerine, meraklı okurlara amacını taşımaktadır. Batı-dışı dünyalarda/toplumlarda sosyolojinin oluşum ve gelişim hikâyesi, sosyoloji çalışmalarının ana yönelimleri, sosyoloji literatürü ve öne çıkan aktörler bu sayının üzerine odaklandığı alanlardır. Afrika (Etiyopya, Togo), Avrasya (İran, Orta Asya, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya), Güneydoğu Asya (Pakistan, Bangladeş, Endonezya), Latin Amerika (Şili, Kolombiya), Ortadoğu (Arap Dünyası, Suriye, Cezayir), Uzak Asya (Çin, Tayvan, Japonya, Hong Kong) gibi sosyoloji dünyaları, ciddi makalelerle enine boyuna irdelenmekte ve Türkçe okurun ilgisine sunulmaktadır. ‘Dünyanın sosyolojisi yahut dünya kadar sosyoloji’ ana düşüncesiyle hazırlanan bu özel sayının, Türk sosyoloji dünyasında ilgiyle karşılanacağı düşünülmektedir. Sosyoloji çalışmalarında ve araştırmalarında önemli bir başvuru kaynağı hüviyeti taşıyacak özel sayının faydalı olmasını dilerim. Büyük bir emekle hazırlanan özel sayının editörlerine, yazarlara ve mütercimlere teşekkür ederim. Selam ile.
İÇİNDEKİLER
5 Divan Kalemi Editör
7 Sunuş: Dünyanın Sosyolojisi | Dosya Editörleri
11 AFRİKA
13 Etiyopya Sosyolojisinin Tarihsel Gelişimi: Başlangıcı, Alanı ve Etkileri | Nahom Eyasu
33 Afrika Çalışmalarında Sosyal Bilimler: Togo Sosyolojisinin Yenilenme İhtiyacı | Abdou-Wahabi Abdou
47 AVRASYA
49 İran’da Tarihsel Gelişmeler ve Sosyoloji Geleneği | Moharram Pourbagheri, Hedayat Eydi Tarakameh
63 Orta Asya’da Sosyolojinin Gelişimi | Aigul Zabirova, Gulim Dossanova, Kenzhegul Zhansautova, Aigerim Manzhugulova
79 Rus Sosyolojisinin Gelişiminin Ana Aşamaları ve Yönleri | Jean Toshchenko
97 GÜNEY DOĞU ASYA
99 Sosyolojinin Tutsak Doğası: Bangladeş’te Sosyolojik Çalışmaların Altmış Yılı | Mozharul Islam
115 Hayali Takımada Nusantara Sosyolojisine Genel Bir Bakış | Bernando J. Sujibto
131 Sosyolojinin Bir Disiplin Olarak Pakistan’daki Gelişimi | Muhammad Suliman
141 LATİN AMERİKA
143 Latin Amerika’dan Eleştirel Bir Sosyoloji: Gelenek ve Yaratıcılık | José Vicente Tavares dos Santos, Maira Baumgarten, Enio Passiani
179 Kolombiya’da Sosyoloji | Andrea Lampis
195 Modernleşme, Militarizasyon ve Sosyal Teori: Şili Sosyolojisi ve Şili’nin Sosyolojisi Üzerine Bir Deneme | Adem Üstün Çatalbaş
209 ORTADOĞU
211 Arap Dünyasında Sosyolojinin Başlangıcı ve Rolü | Kemal Bokra, Abdulmalik Hammal
223 Arap Dünyasında Sosyolojinin Sorunları: Bazı Arap Sosyologlarının İtiraflarının Analitik Bir Çalışması | D. Suha Hamzawy, A. Samia Kawashi
233 Cezayir’de Sosyolojinin Gelişimi | Cemal Matouq
257 Suriye Akademisinde Sosyoloji | Talal Abdul Mu’ti Mustafa
267 UZAK ASYA
269 Büyük Çin’de Sosyolojinin Gelişimi (Anakara Çin, Tayvan, Hong Kong) | Alvin Y. So
281 Japon Sosyolojisinin Gelişimi ve Asya ile İlişkisi | Shigeto Sonoda
299 ÖZETLER
317 YAZARLAR
|
|
Etiyopya Sosyolojisinin Tarihsel Gelişimi: Başlangıcı, Alanı ve Etkileri
Noham Eyasu
Sosyolojinin ortaya çıkışı dünyanın her yerinde aynı değildir. Bunun sebebi klasik dönemdeki belli başlı ampirik araştırmaların kavramsallaştırılması ve geliştirilmesiyle sosyolojiyi ileriye taşımak ve ütopik etkileri indirgemek için felsefi spekülasyonlarla başa çıkmaya çalışan yeni sosyolojik fikirlerin başlangıç zamanından, günümüzde dünyanın bağlamsal anlaşılması arasındaki döneme dayanır (Wallace ve Wolf, 1995). Etiyopya sosyolojisi farklı sosyal sorunlardan, siyasetten ve diğer sosyal fenomenlerden oluşmuştur. Bunun yanında günümüz sosyal fenomenlerini daha iyi kavramak için etkili metodolojik araçlar kullandıkları gibi uygun teorik perspektifler de uygulamışlardır (Harold, 1976).
Afrika Çalışmalarında Sosyal Bilimler: Togo Sosyolojisinin Yenilenme İhtiyacı
Abdou-Wahabi Abdou
Tarım” ve “hayvancılık” olarak iki temel faaliyete dayanan kırsal kalkınma, Batılı güçler tarafından sömürgeleştirilmiş tropikal ülkeler için uzun zamandır öncelik teşkil etmektedir. Togo nüfusunun yüzde 62,3’ünün kırsalda yaşadığı gerçeğine rağmen, Afrika ülkelerinin kalkınma politikaları çoğunlukla Batı merkezli bir bakışa dayanmaktadır. Bu bağlamda ilerleme sürecinde geri kalmış Afrikalıları ilkellikle özdeşleştiren sömürgeci güçlerin evrimci ideolojisi hakimdir (Arditi, 2011). Bu bakış açısı içinde, kırsala dayanan Afrikalı nüfusun akıllı ve verimli olduğu düşüncesi kabul görmüyordu. Kalkınma programlarında da söz konusu Afrika kırsal toplumlarının sosyal yapısı küçümsendi veya tamamen yok sayıldı.
İran’da Tarihsel Gelişmeler ve Sosyoloji Geleneği
Moharram Pourbagheri-Hedayat Eydi Tarakameh
İran toplumunun Kaçar döneminden ve özellikle Meşrutiyet döneminden sonra Batıyla tanışması ve ilişkisinin artması, İran toplumu içerisinde yeni bir takım toplumsal, siyasal ve kültürel kavramları da beraberinde getirmiştir. Önceden daha çok tarihçilik ve tarih araştırması yapan İran aydınları, sosyal teoriler geliştirerek İran’ın siyasal ve toplumsal durumunu yorumlamaya başlamışlardır. Yeni bir sisteme götüren nasyonalist düşünceler başta olmak üzere, sol ve dini eğilimli çalışmalar, bu dönemdeki en önemli konular haline gelmiştir. İrancılık, meşrutiyet, özgürlük, batılılaşma, yeni dünya, dini yeniden yorumlamak gibi kavramlar ve düşünceler, İran aydınları arasında tartışılan konular olarak gündeme gelmiştir.
Orta Asya’da Sosyolojinin Gelişimi
Aigul Zabirova vd.
Orta Asya’da sosyolojinin gelişimi konusundaki bilgiler yetersizdir. Bu bölgede sosyoloji tarihinin anlaşılması, sosyolojik araştırmaların artışı, akademik sosyolojinin çözümlenmesi ve Orta Asya’daki sosyoloji bilimi ile ilgili baskın fikir ve kuramların araştırılması açısından önemli ihmaller bulunmaktadır. Bu makale üç Orta Asya ülkesinde, yani Kazakistan, Özbekistan ve Kırgazistan’da sosyolojinin gelişiminin anlaşılmasına ışık tutarak gelecekteki Orta Asya çalışmalarının üzerine bina edilebileceği sosyolojik bir temel oluşturmayı amaçlamaktadır.
Rus Sosyolojisinin Gelişiminin Ana Aşamaları ve Yönleri
Jean Toshchenko
Rusya’daki ilk sosyoloji çalışmaları, 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış ve çeşitli alanlarda gelişmiştir. Coğrafya alanında yapılan çalışmalar bu gelişim sürecinde önemli rol oynamıştır. Bu durum en açık şekilde Lev Mechnikov tarafından (1838-1888) iklim, coğrafi koşullar ve özellikle su kaynaklarının toplumsal gelişmenin eşitsizliğine etkisi konusunda kaleme alınan ‘Medeniyet Ve Büyük Tarihsel Nehirler: Modern Toplumların Gelişiminin Coğrafi Teorisi’ adlı çalışmada görülmektedir. Bu faktörler, onun görüşüne göre, insan gelişiminin despotizmden özgürlüğe, ilkel yaşam biçimlerinden kooperatif yönetim biçimlerine dayanan ekonomik ve sosyal başarılara kadar ana eğilimlerini belirlemektedir.
Sosyolojinin Tutsak Doğası: Bangladeş’te Sosyolojik Çalışmaların Altmış Yılı
Mozharul Islam
Bu çalışma, Bangladeş’te sosyolojinin genel durumu hakkında okuyucuya genel bir çerçeve çizecektir. Bangladeş’te sosyoloji biliminin doğuşunda Avrupa’da var olan ve Batı dünyasında sosyolojiyi bir akademik disiplin olarak ortaya çıkaran şartların varlığından söz etmek imkansızdır. Bangladeş’te sosyolojinin gelişimi bu çerçeveden değerlendirildiğinde ülkeye özgü bir durum söz konusudur. Ülke, neredeyse tek bir tane dahi kendine özgü bir sosyolog yetiştirememiştir. Özellikle batıda eğitim alan akademisyenlerin dahi kendi ülkelerine döndükten sonra aldıkları eğitimleri sosyal alana taşıyamamaları, yalnızca özgünlük sıkıntısı değil aynı zamanda kısır bir disiplin ortaya çıkarmaktadır
Hayali Takımada Nusantara Sosyolojisine Genel Bir Bakış
Bernando J. Sujibto
Günümüzde Endonezya adı köklü medeniyetler anlamına gelmektedir. Onun kökenleri, coğrafi olarak takımadada var olan ve siyasi olarak hanedanlıkla yönetildiği Nusantara dönemine dayanmaktadır. Toplumsal, siyasi ve ekonomik bağlamlara göre Nusantara, kendi yaşam alanları olan ve toplumsal olarak ayrı olduğu görülen Majahapit İmparatorluğu (1293-1500) ile ilişkilendirilen orijinal bir terimdir. Deniz dünyası Papua’dan Sumatra’ya ve takımadaya uzanan alanı kapsayan Majapahit devleti olarak kabul edilen Nusantara, aynı zamanda modern Endonezya’yı meydana getiren temel ruh olarak görülmektedir. Nusantara 1945 yılında bağımsızlığını kazanmış, daha sonra Cumhuriyet’in resmi adı Endonezya olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Sosyolojinin Bir Disiplin Olarak Pakistan’daki Gelişimi
Muhammad Suliman
Sosyolojinin de diğer disiplinler gibi Avrupa’dan dünyanın diğer ülkelerine yayıldığı inkar edilemez bir durumdur. Yakın zamanda Pakistan’daki sosyolojik düşüncenin gelişiminin Amerikan sosyolojik düşüncesinden etkilendiği gözlenmiştir. 1952-1953’de UNESCO’nun sosyal bilimcilerinin tavsiye etmesiyle Doğu Pakistan’ın merkezindeki Dacca Üniversitesi’nde kurulan Sosyoloji Bölümü'nde yapılan çalışmalar ve bağlantılar bu etkilenmenin sonucudur. Prof. Dr. A.N.J. Hollander’ın yöneticisi olduğu bölümün müfredatı, Fransız antropolog Pierre Bessoignet tarafından planlanmıştır
Latin Amerika’dan Eleştirel Bir Sosyoloji: Gelenek ve Yaratıcılık
José Vicente Tavares dos Santos vd.
Entelektüel bir tarihin yakın zamandaki süreci Latin Amerika sosyolojisinin uluslararasılaştırılmasını yapılandırmıştır. 26. Alas Kongresi 2007 yılında Meksika, Guadalajara’da yapılmış, dünya çapındaki şu tartışmalar genel konular olarak sunulmuştur: “Latin Amerika ve Karayip sosyolojisinde bıraktıkları etki ve aynı zamanda orijinalliği ve Latin Amerika düşüncesinin dünya çapındaki sosyal bilimler tartışmasına katkı sağlamasını empoze etmiştir.” Neredeyse aynı konular, 2009 yılında Buenos Aires’teki 27. Alas Kongresi’nde de tartışılmıştır: Sosyal bilimlerdeki Latin Amerika entelektüel hareketini yapılandırmaya ve şu konulardaki farklı katılımları teşvik etmeye kararlıyız: doğal kaynakların aşınması ve ekolojik çatışma; vatandaşlık ve katılımcı demokrasi; yeni üretici sahalar ve eleştirel bilginin yapılandırılması.
Kolombiya’da Sosyoloji
Andrea Lampis
Yıllar içerisinde Kolombiya’da sosyoloji biliminin kökeni ve sosyolojide yapılan çalışmaların kısa veya uzun bir incelemesinin yapılması yönünde birçok teşebbüs ortaya çıkmıştır. Kolombiya’da Sosyoloji ve sosyologlar üzerine anlatılan anekdot (hikaye) tarzındaki tarihçeleri araştıran Cataño’nun belirttiği gibi (1980), bu teşebbüslerin hiçbirisi nihai veya kapsamlı olarak görülebilecek bir seviyeye ulaşamamıştır. Ancak burada önemli olan nokta, bu teşebbüslerin ne ölçüde kapsamlı ve eksiksiz olduğunu değerlendirmek değil, Kolombiya’da sosyolojinin anlama geldiğini ve ülkede ne tür sosyoloji çalışmalarının yürütüldüğünü anlamaktır.
Modernleşme, Militarizasyon ve Sosyal Teori: Şili Sosyolojisi ve Şili’nin Sosyolojisi Üzerine Bir Deneme
Adem Üstün ÇATALBAŞ
Üçüncü Dünya ülkelerinde, sosyal bilimlerin gelişmesi süreci ağırlıklı olarak büyük sosyal fenomenlere bağlıdır; özellikle de modernleşme çabalarına Üçüncü Dünya üzerine Batılı uzmanlar tarafından yapılan çalışmalar modernleşme çabalarının sonuçları ve yetersizlikleri ile ilgilidir. J. E. Goldthorpe (1975) Üçüncü Dünya’nın Sosyolojisi başlıklı kitabında daha çok yoksulluk, sosyal eşitsizlik, aşiretçilik gibi büyük sorunları ele almıştır. Üçüncü Dünya üzerine gelişen bu uzmanlık alanı başlıca eksik modernleşmeye odaklanmaktadır (Hurd and Johnson 1969). Üçüncü Dünya’nın gelişimi, gelişmiş ülkeler için, kendi sanayi öncesi geçmişlerini inceleyebilecekleri ve modernizasyon politikalarının işlerliğini gözlemleyebilecekleri bir örnek teşkil edegelmiştir.
Arap Dünyasında Sosyolojinin Başlangıcı ve Rolü
Kemal Bokra-Abdulmalik Hammal
Sosyolojide teorik düşünce daha çok fen bilimlerinin sosyal bilimlere intibak edilmeye çalışılması ile başlamış ve çok çeşitli yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Elbette bu çeşitlilikte sosyolojik fikirleri yönlendiren sosyal yapıların da rolü vardır. Bu teoriler genel çerçevede çeşitli sosyal olguları ele alarak ve inceleyerek anlamaya çalışmaktadır. Sosyolojinin en yaygın konularından birisi sosyolojik teorilerin sınıflandırılmasıdır. Bu teoriler arasında bulunan denge teorileri toplumu bir denge halinde görerek onun istikrarına ve dengelenmesine dikkat çekmektedir. Çatışma teorileri sosyal değişime ve bu değişim de çatışmanın önemine vurgu yapmaktadır. Toplumun kontrol edilmesini iddia eden genel sosyal bilimler teorileri ise toplumun tarih boyunca belli kurallar etrafında var olduğunu ve bu kurallar ile toplumun yönetilmesi gerektiğini vurgular
Arap Dünyasında Sosyolojinin Sorunları: Bazı Arap Sosyologlarının İtiraflarının Analitik Bir Çalışması
D. Suha Hamzawy-A. Samia Kawashi
Sosyoloji, Batı Avrupa toplumunun tarihi koşullarından doğan bir bilimdir. Avrupa’da sosyoloji, Avrupa toplumunun yaşadığı politik, sosyo-ekonomik ve entelektüel koşullarda yaşanan değişimler sonucunda ortaya çıkmıştır. Buna ilaveten sosyolojinin ortaya çıkışında kapitalist toplumun yaşadığı kriz ve feodalizmden serbest kapitalist düzene geçiş de önemli bir rol oynamıştır.
Cezayir’de Sosyolojinin Gelişimi
Cemal Matouq
Cezayir’deki toplumsal ve kültürel olgular üzerine yapılan araştırmalar, yazılan yazılar ile sosyolojik uygulamalar arasındaki farka dikkat edilmesi gerekmektedir. Ancak bu farkın anlaşılması sonrasında akademik (ilmi) bir uzmanlık alanı olarak sosyolojinin üniversitelerde nasıl teşekkül ettiği anlaşılacaktır. Sömürgecilerin Cezayir’e girişinin ilk anlarından itibaren toplum içerisinde yapılan araştırmaların ve çalışmaların sosyolojik olarak uygulanmasına ilişkin birçok faaliyet hayata geçirilmiştir. İlk dönem çalışmalarında Fransızların Cezayir’e gelmelerinden önceki Cezayir toplumunu ele alan yazılar kaleme alınmıştır.
Suriye Akademisinde Sosyoloji
Talal Abdul Mu’ti Mustafa
Suriye’de sosyolojinin akademik tarihini kavramak için Suriye toplumunun yaşadığı tarihsel süreçleri ve şartları incelemek gerekmektedir. Dolayısıyla bu toplumun 20. yüzyıldan beri yüzleştiği sosyal sorunların doğasının araştırılması ve idrak edilmesi elzemdir. Zira sosyolojinin ortaya çıkması ve gelişmesi ile toplumun karşılaştığı maddi ve manevi sorunlar arasında mantıksal bir ilişki vardır. Öyle ki; teorik ve pratik bilimler, genelde toplumların yüzleştiği sorunlar karşısında ortaya çıkar ve gelişir. Çünkü bilimlerin temel gayesi, insanlığın sübjektif ve objektif sorunlarını çözmek, doğal çevrenin ve toplumu iyiden iyiye gelişmesini sağlamaktır
Büyük Çin’de Sosyolojinin Gelişimi (Anakara Çin, Tayvan, Hong Kong
Alvin Y. So
Çin’de sosyoloji disiplininin gelişimi, diğer ülkelerde görülmeyen şekilde dolambaçlı olmuştur. Spencer’ın Principles of Sociology (Sosyolojinin İlkeleri) adlı eseri ilk kez 1903’te Çin’de oldukça geniş bir ilgiye mazhar olmasına rağmen, sosyoloji eğitimi için Şangay’daki St. John’s Üniversitesi’nde, 1914 yılında sosyolojiyle ilgili bir ders okutulasıya kadar beklemek gerekecekti. Sosyoloji eğitimi veren en eski üniversiteler misyoner kurumlardı ve sosyoloji dersleri, çoğu Amerikalı misyonerler olmak üzere yabancılar tarafından verilirdi. Sosyoloji bölümleri, misyon olarak sosyal hizmet bürosuna personel yetiştirmeyi gaye edinmişti; bu nedenle sosyologlar pragmatik bir yönelime sahip olma eğilimindeydi. Bu doğrultuda Çin’deki (açlık, yoksulluk, kırsal iflas gibi) ciddi sosyal sorunları da çözmeyi amaçlıyorlardı (Cheng ve So, 1983).
Japon Sosyolojisinin Gelişimi ve Asya ile İlişkisi
Shigeto Sonoda
2010 yılında Tokyo Üniversitesi, Japonya’daki Asya Üniversitesi’nden Prof. Tomoyuki Okui Shakaigaku no Rekishi (Sosyoloji Tarihi) adlı kitabını yayınladı. Bu kitabın tanıtımında, kitabın “sosyolojik tarihin Ortodoks bir ders kitabı” ve “sosyolojiye iyi bir giriş” olduğu vurgulanmaktaydı. Bu kitabı okuduğumuzda, kitabın tamamını oluşturan 12 bölümün Yasuda Takada, Eitarô Suzuki ve Ikutarô Shimizu gibi bazı Japon sosyologlarla birlikte, August Comte, Karl Marx, Friedrich Engels, Sigmund Freud, Georg Simmel, Èmile Durkheim, Max Weber, Talcott Parsons, Robert Merton, Alfred Shutz, Harold Garfinkel, Ervin Goffman, Jügen Habermas, Niklas Luhmann, Michel Foucault, Pierre Bourdieu, Zygmunt Bauman gibi batılı sosyologlara atıfta bulunduğunu görebiliriz.
|
|
 |
|
|
|
|
|