TR
 
EN
 
Hakkında | Amaç ve Kapsam | Etik İlkeler ve Yayın Politikası | Yazım Kuralları | Değerlendirme Süreci | Editör, Yayın ve Danışma Kurulu | Dizin | İletişim
 
1. SAYI
2. SAYI
3. SAYI
4. SAYI
5. SAYI
6. SAYI
7. SAYI
8. SAYI
9. SAYI
10. SAYI
11. SAYI
12. SAYI
13. SAYI
14. SAYI
15. SAYI
16. SAYI
17. SAYI
18. SAYI
19. SAYI
20. SAYI
21. SAYI
22. SAYI
23. SAYI
 
 
11. SAYI // TEÅžHÄ°R TOPLUMU

DİVAN KALEMİ

3G yani görme-görünme-gösterme. Teknoloji ve tüketim kültürünün baÅŸ döndürücü hızda seyrettiÄŸi bir dönemin sihirli sözcükleridir bunlar. BeÄŸeni duygusunun ifade ediliÅŸ biçimlerinin neredeyse tamamen seyirlik bir malzeme haline gelmiÅŸ olması, mezkûr duygunun aşırılık içerecek tarzda sunulmasını beraberinde getirmektedir. Duygu durumunun, düÅŸüncenin, eylemin gündelik yaÅŸamda görünür olma motivasyonuyla önemli ölçüde kitsch ediliÅŸine matem tutmak yerine, söz konusu sürece giden yola döÅŸenen taÅŸların ne olduÄŸuna bakmak gerekmektedir. ToplumsallaÅŸmanın kendi seyrinde (spontane) ilerleyen süreçlerine önemli bir müdahale olarak okunabilecek geliÅŸmeler ya da 3G arzusunu perçinleyen dinamiklerin ne olduÄŸuna eÄŸilmek, toplumu “teÅŸhir”e götüren nedenleri anlamak için gerekli olmaktadır. Topluma dair açıklama ve tanımlama biçimlerinin önemli oranı, toplumu belli bir kavram ikilisi ÅŸeklinde sunmak olmaktadır. Herhangi bir sorun veya durumun ele alınışı, tek başına toplum kavramıyla tercih edilmemektedir. Toplum kavramının önüne veya arkasına onu betimleyen yahut meseleyi kapsayacağı düÅŸünülen bir baÅŸka kavram getirilerek meram dile getirilmek istenmektedir. Sosyoloji Divanı’nın bu sayıdaki dosya konusu ikili bir kavramın etrafında ÅŸekillenmektedir: “TeÅŸhir Toplumu”. Bu sayıda, zikredildiÄŸi üzere yaÅŸadığımız zamanın ve bu zamanın ruhunu oluÅŸturan ÅŸeyin teÅŸhir olduÄŸu iddiası, merkezi bir yer tutmaktadır. Dosyada ele alınan yazılar, günümüz “teÅŸhir toplumu”nun ruhunu anlamak ve açıklamak için, meselenin künhüne vakıf olduÄŸu düÅŸünülen metinlerden oluÅŸmaktadır. Dosyada teÅŸhir toplumunun ne olduÄŸu konusu hem teorik düzlemde hem de toplumsal yaÅŸam pratiklerine yansıma biçimleri çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu minvalde dosya, Ä°slam Can’ın teÅŸhir toplumuna dair kavram, kuram ve pratikleri ele aldığı çalışmasıyla açılıyor. Kenan ÇaÄŸan post-modern diye tabir edilen dönemin ve toplumsal hayatının mahremiyet dönüÅŸümünü deÄŸerlendirirken, Mehmet Ulukütük mahremiyet versus teÅŸhir konulu bir tartışma yürütüyor. Sever Işık; ifÅŸa, itiraf ve gösteri kavramlarına dikkat çekerken, Ali Fidan teÅŸhir ve “sosyal ben”e odaklanıyor. Mücahit Gültekin teÅŸhir ve gözetlemenin biyo-psiko-politiÄŸini ele alırken, Ferhat Tekin bedenin teÅŸhiri üzerine tartışıyor. Zülküf Kara ve Halime Aydın “schizo society” terkibini kapitalist tüketim üzerinden okurken, Musa Arı yine kapitalizm minvalinde bir teÅŸhir tartışmasına bizleri davet ediyor. Ahmet Gökçen “homoscreenus”un kim olduÄŸunu, sosyal medya mecraları üzerinden irdelerken, Ejder UlutaÅŸ TV dünyasındaki eÄŸlence programlarına deÄŸiniyor. Mustafa Günerigök gösteri toplumu, tarihselcilik ve sekülerleÅŸme süreçleri arasındaki illiyet üzerine bir çalışma gerçekleÅŸtirirken, Özgür TaburoÄŸlu “kutsal insan” (!) metaforunu merkeze alan bir yazı kaleme alıyor.  SöyleÅŸi bölümünde Prof. Dr. Mehmet Tayfun Amman ile sosyoloji, yöntem ve disiplinlerarasılık üzerine bir sohbet gerçekleÅŸtiriliyor. Amman, Türkiye’nin son yirmi yılda giderek "tesettürcü" bir toplumdan "teÅŸhirci" bir topluma doÄŸru evirildiÄŸine dikkatleri çekiyor. Ayrıca bu bölümde Amman’ın “Genç Sosyologlarla Sosyolojiye Dair Bir SöyleÅŸi” adlı bir konferans metni de yer alıyor. Kenar Kayıt bölümünde dosya dışında yazılar yer alıyor. Necmettin DoÄŸan, “Said Halim PaÅŸa’nın DüÅŸüncesinde Siyasal ve Toplum Tasavvuru”; Abdullah Harmancı, "'Yere KonmuÅŸ Gökyüzü': Cumhuriyet Dönemi Türk Åžiirinde Konya”; Suvat Parin ve Alim Arlı, “Bir KentlileÅŸ(tir)me Projesi: Ä°stanbul Sanat ve Meslek Edindirme Kursları (Ä°SMEK)” baÅŸlıklı makalelerle dergide yer alıyorlar. Hayat Sahnesi, görme-görünme ve gösterme pratiklerini gündelik hayatın içerisinden okuma örnekleriyle bizi karşılıyor. Cihan AktaÅŸ, “Kamera, Mahremiyet ve Hikâye”; Necdet Subaşı, “Misafir Odası”; Mehmet Birekul, "Görüntünün Dili: Vitrin"; Seyfettin Kurt, “Åžehrin Vitrini, Bedesten...” ve Adem Üstün ÇatalbaÅŸ, “Seyyahın Rüyası” baÅŸlıklı yazılarla, mekân, insan, eÅŸya ve edebiyat etrafındaki varoluÅŸ pratiklerini irdeliyor. Kitaplık bölümü ise baÅŸka deÄŸerli çalışmalarla beraber, ekseriyetle teÅŸhiri ele alan önemli çalışmaların kritize edildiÄŸi metinlere yer ayırıyor. Selam ile…

İÇİNDEKİLER

 5 Divan Kalemi | Dosya Editörleri 
7 DOSYA: TEÅžHÄ°R TOPLUMU 
 
9 TeÅŸhir Toplumu: Kavramlar, Kuramlar ve Pratikler | Ä°slam Can 
27 Postmodern Toplumda Mahremiyetin DönüÅŸümü | Kenan ÇaÄŸan 
59 Hakikatten Mahrumiyet Çağında TeÅŸhire TeÅŸne Olmak: Mahremiyet Versus TeÅŸhir Manzaraları | Mehmet Ulukütük 
81 Ä°fÅŸa, Ä°tiraf, Gösteri: Mahremiyet Toplumundan TeÅŸhir Toplumuna | Sever Işık 
95 Sonsuzluktan Mutlu KopuÅŸ: TeÅŸhir ve Yeni Sosyal “Ben” | Ali Fidan 
117 TeÅŸhirin ve Gözetlemenin Biyo-Psiko-PolitiÄŸi | Mücahit Gültekin 
133 Bedenin TeÅŸhiri: Dile Gelen Bedenden Duyuma Gelen Bedene | Ferhat Tekin 
147 Schizo Society ya da Kapitalizmi TeÅŸhir | Zülküf Kara, Halime Aydın 
163 Tüketim TeÅŸhiri ya da TeÅŸhir Tüketimi | Musa Arı 
177 Homo-Screenus: Bir TeÅŸhirci Olarak Sosyal Medya Kullanıcısı | Ahmet Gökçen 
197 GerçekliÄŸin Simülatif Ä°fÅŸası: EÄŸlence Programlarındaki Katarsistik Bakiye | Ejder UlutaÅŸ 
213 Gösteri Toplumu, Tarihselcilik ve SekülerleÅŸme | Mustafa Günerigök 
227 Delikleri Kapatmak: Tao’nun GösteriÅŸsiz Fiilleri | Özgür TaburoÄŸlu 
 
241 SÖYLEŞİ 
 
243 Prof. Dr. M. Tayfun Amman ile Sosyoloji Üzerine SöyleÅŸiler 
 
259 KENAR KAYIT 
 
261 Said Halim PaÅŸa’nın DüÅŸüncesinde Siyasal ve Toplum Tasavvuru | Necmettin DoÄŸan 
271 “Yere KonmuÅŸ Gökyüzü”: Cumhuriyet Dönemi Türk Åžiirinde Konya | Abdullah Harmancı 
281 Bir KentlileÅŸ(tir)me Projesi: Ä°stanbul Sanat ve Meslek Edindirme Kursları (Ä°smek) | Suvat Parin, Alim Arlı 
 
295 HAYAT SAHNESÄ° 
 
297 Kamera, Mahremiyet ve Hikâye | Cihan AktaÅŸ 
313 Misafir Odası | Necdet Subaşı 
319 Görüntünün Dili: Vitrin | Mehmet Birekul 
325 Åžehrin Vitrini, Bedesten... | Seyfettin Kurt 
329 Seyyahın Rüyası | Adem Üstün ÇatalbaÅŸ 
 
335 KÄ°TAPLIK 
 
337 Åžeffaflık Toplumu | Nuh Akçakaya 
345 Görünüyorum O Halde Varım: MeÅŸhuriyet Çağı’nda Kültür ve Ä°nsan | Mehmet Fatih BaÄŸrıyanık 
351 Dikizleme GünlüÄŸü Kendimizi ve KomÅŸularımızı Gözetlemeyi Niçin Bu Kadar Sevdik? | BüÅŸra Özen 
357 Åžöhret | Tuba BüyüktosunoÄŸlu Yaylalı 
363 Akışkan AÅŸk: Ä°nsan Ä°liÅŸkilerinin Dayanıksızlığı | Rukiye Geçer 
369 Türkiye’de Yeni Hayat | Fatma Emren 
375 Risk Toplumu ve Din -Yeni Bir Sosyolojiye DoÄŸru- | Ahmet Gökçen 
 
381 ÖZETLER 

400 YAZARLAR
DOSYA

TeÅŸhir Toplumu: Kavramlar, Kuramlar ve Pratikler

Ä°slam CAN

YaÅŸadığımız çaÄŸ, insanın eski dönemlerden bugüne geçirdiÄŸi en büyük mutasyonu sahnelemektedir. Bu çaÄŸda görme ile iÅŸitme, söz ile jest ve mimikler arasındaki hassas denge, iÅŸaretler ve görme lehine deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Ä°nsanlar artık iÅŸitme üzerinden hakikati inÅŸa etmek yerine, görme duyusuyla gerçekliÄŸin sırrını aramaktadırlar. Bu çalışmada, “teÅŸhir toplumu”na iliÅŸkin anahtar kavramlara ve sosyal bilimlerde yer alan temel tartışmalara yer verilecektir. TeÅŸhir kavramının sosyo-psikolojik kökeni ele alınarak, teÅŸhir ve dikizleme kavramları çözümlenecektir. Ayrıca teÅŸhir kavramının sosyal bilimler literatüründe yer alan anlamları ve kuramsal düzeyde “teÅŸhir toplumu”nun sosyoloji literatüründeki teorik kökenleri de çalışmanın kapsamı içerisindedir.

Postmodern Toplumda Mahremiyetin Dönüşümü

Kenan ÇAĞAN

Bireysel ve toplumsal yaÅŸamın en önemli düzenleyici deÄŸerlerinden birisi de mahremiyettir. Mahremiyet toplumlara göre deÄŸiÅŸkenlik gösterdiÄŸi gibi, zamansal deÄŸiÅŸimlerden etkilenerek bir toplumun farklı anlarında farklı içeriklerle kendini gösterebilir. Nitekim geleneksel toplumlardan postmodern toplumlara kadar geniÅŸ bir zaman yelpazesi izlendiÄŸinde bu deÄŸiÅŸim çok açık bir ÅŸekilde gözlemlenebilir. Mahremiyetteki dönüÅŸüm çoÄŸu zaman güç kaybı ÅŸeklinde gerçekleÅŸmiÅŸtir. Ä°çinde yaÅŸadığımız zaman diliminde ise büsbütün ölümünden bahis açılmaktadır. Mahremiyetin dönüÅŸümünü hazırlayan birçok etken olmakla birlikte en önemlilerinden iki tanesi ÅŸunlardır; birincisi toplumların yaÅŸadığı zihinsel deÄŸiÅŸimdir; ikincisi ise zihinsel deÄŸiÅŸimle zamansal olarak örtüÅŸen maddi kültürdeki deÄŸiÅŸim dinamikleridir. 

Hakikatten Mahrumiyet Çağında Teşhire Teşne Olmak: Mahremiyet Versus Teşhir Manzaraları

Mehmet ULUKÃœTÃœK

Bu makalede göstergeler dünyasının ışıltısı altında ama hakikatten mahrumiyet yaÅŸandığı bir çaÄŸda insanların deÄŸiÅŸik araç ve yollarla bir kültür ve ahlaki yozlaÅŸma biçimi olarak teÅŸhire nasıl yenik düÅŸtükleri tahkiye edilecektir. Söz konusu tahkiyeye çeÅŸitli vesilelerle teori de mihmandarlık edecektir. Modern rasyonel bilincin akıl ve metafizik arasında yaÅŸadığı gerilim yerini zamanla dil, din ve felsefede radikal açıklık ve kesinliÄŸe bırakmıştır. Radikal açıklık ve kesinlik ise mimaride, sinemada ve tıpta neÅŸvü nema bulmuÅŸtur. Ä°ÅŸte tam da bu vasatta geleneksel gündelik hayatın hakikatle örülü ve örtülü mahremi pek çok medya ve iletiÅŸim aracılığıyla delinmiÅŸtir ve buharlaÅŸmıştır

İfşa, İtiraf, Gösteri: Mahremiyet Toplumundan Teşhir Toplumuna

Sever IÅžIK

Modern toplum teÅŸhir, temaÅŸa, gözetim ve denetim toplumudur. 19. yüzyılda özelikle görmenin radikal bir biçimde deÄŸiÅŸmesiyle birlikte insan bedeni, mekân ve bütün doÄŸal varlıklar teÅŸhir edilerek iktisadi tüketimin hizmetine sunulmuÅŸtur. Sürekli imaj ve imgelerin üretilmesi sonucu toplum giderek her ÅŸeyin sahnelendiÄŸi bir gösteriye dönüÅŸmüÅŸtür. TeÅŸhir ve gösterinin bir varoluÅŸ biçimi olarak ön plana çıkması mahremiyeti yani özel alanı kamusal alan lehine sürekli olarak daraltmıştır. Her ÅŸeyin görselleÅŸtiÄŸi ve nesnelleÅŸtiÄŸi teÅŸhir toplumunda tüm bireyler hem izlenen hem de izleyen konumundadırlar. Toplumun bir teÅŸhir toplumuna dönüÅŸmesinde bir teknik olarak modern sanat, teknoloji, modern bilimler ve kültür endüstrisi önemli rol oynamıştır.

Sonsuzluktan Mutlu Kopuş: Teşhir ve Yeni Sosyal “Ben”

Ali FÄ°DAN

Bilgi teknolojilerinin baÅŸ döndürücü bir ÅŸekilde hızlı geliÅŸimi sonucunda gerçekliÄŸin kendiliÄŸinden yanılsama evrenine doÄŸru kayması, kitle iletiÅŸim araçlarına mahkûm olunan düzende gerçekliÄŸin deÄŸil göstergenin de dengesinin ve konumunun bozulması söz konusudur. Bugünün toplumlarında minimum gerçeklik ve toplumsallık ile maksimum simülasyon ortamında gerçeklik deÄŸil gerçekliÄŸin baÅŸ döndürücülüÄŸü vardır. Göstergelere sığınarak ve gerçeÄŸin yadsınması içinde yaÅŸayan bireyler günün her saatinde açık sosyal medya araçları ile sürekli paylaşım yapmakta ve benzeÅŸtiÄŸi diÄŸer toplum fertlerini takip etmektedir. 

Teşhirin ve Gözetlemenin Biyo-Psiko-Politiği

Mücahit GÜLTEKİN

Modernizmin kurucu kalıplarından biri de görmektir. Görünür kılmak, modernliÄŸin yaslandığı temel itici güç olmuÅŸtur. Modernlik, hem teÅŸhiri hem de gözetlemeyi rasyonelleÅŸtiren bir anlam alanına sahiptir. TeÅŸhir ve gözetlemenin karşılıklı rızaya dayanan biçimi görece yeni bir olgudur. TeÅŸhirin sınırları küresel hegemonyanın etki alanına iliÅŸkin bir gösterge olarak kabul edilebilir. Gözetlenmeye gösterilen rıza, neoliberal hegemonyanın toplumları sınıflandırmak için kullandığı önemli bir ölçüttür. TeÅŸhir, bu noktada psikopolitik bir anlam kazanır. Gözetlenebilenler pozitif bir anlam alanına sahip kavramlarla yüceltilirken, buna karşı direnenler tehlikeli olarak kodlanır. DiÄŸer bir ifadeyle teÅŸhir farklı kültür ve toplumları sınıflamanın iÅŸlevsel bir aracıdır. T

Bedenin TeÅŸhiri: Dile Gelen Bedenden Duyuma Gelen Bedene

Ferhat TEKÄ°N

Bu makale sosyal teoride 1980’li yıllardan bu yana önemi gittikçe artan bedene, teÅŸhir baÄŸlamında odaklanmaktadır. Her çağın kendine göre bir zihniyeti, bir insan telakkisi ve bunlara baÄŸlı olarak da bir beden anlayışı bulunmaktadır ve bu, bedenlerde kendini göstermekte veya cisimleÅŸmektedir. Modern çaÄŸda ve özellikle de günümüzde bedenin en dikkat çeken yönü onun özellikle bir sergi deÄŸerine ve teÅŸhire sahne olmasıdır. Bu baÄŸlamda makalede beden, öncelikle dini ve geleneÄŸi yapı-bozuma uÄŸratan modernite ve mahremiyet dönüÅŸümü çerçevesinde ele alınmıştır. Akabinde cazibenin, kışkırtmanın ve imajın belirlediÄŸi postmodern kimliÄŸin temeli olarak bedene; son olarak da duyumcul kültürün hipercinselleÅŸtirilmiÅŸ beden anlayışına odaklanılmıştır. 

Schizo Society ya da Kapitalizmi TeÅŸhir

Zülküf KARA-Halime AYDIN

Toplumsal kimliklerin ve bedenlerin kamusallaÅŸtığı, ekranın gerçekliÄŸi yerinden edip yalnızca temsilleri sızdırdığı, görsel imajların temel sosyal bileÅŸenlerden biri haline geldiÄŸi modern toplumlar, yeni bir sosyallik türü ile karşı karşıya: “Schizo Society”. Kapitalizmin bir tutam gerçeklik serpiÅŸtirerek sosyal olanı ayarttığı, kodladığı ve kendi simgesel düzlemine çektiÄŸi günümüzde, toplum, artık herhangi bir hastalık türü olarak deneyimlenmektedir. GösteriÅŸin dinsel alandan seküler alana kadar gündelik yaÅŸamın bütün katmanlarına sızmasıyla “schizo topluluklar” türemiÅŸtir. Kapitalizmin toplumsal bedeni bir meta göstergeye dönüÅŸtürdüÄŸünü fark etmeden bizler de, sosyolojik özneler olarak, maskeli kimliklerimizle bu topluluÄŸun gönüllü üyeleri haline gelmiÅŸ bulunmaktayız.

Tüketim Teşhiri ya da Teşhir Tüketimi

Musa ARI

Sanayi devrimi sonrası ürün bolluÄŸu ve çeÅŸitliliÄŸi artmıştır. Fabrikalarda seri olarak üretilen malların bir arz fazlalığına neden olması pazarlama çalışmalarının artışına neden olmuÅŸtur. Reklamcılığın geliÅŸmesiyle tüketicinin nelere ihtiyaç duyduÄŸu ona öÄŸretilmektedir. Tüketicinin üretilmesi saÄŸlanmaktadır. Tüketicinin tükettiÄŸi ürünü teÅŸhir etmesi yoluyla bir farklılık saÄŸlanmakta, tüketici bireyliÄŸini teÅŸhir ettiÄŸi tüketim nesnesinin varlığından almaktadır. Medyanın üretimle tüketim arasında kurduÄŸu iÅŸlevsel iliÅŸki ve gelir kaynağının da bu iliÅŸki olması nedeniyle teÅŸhir de moda ÅŸeklinde tüketilmektedir. Bireye mutluluk vaadi veren reklamcılık, tüketimi körüklemekte ve netice olarak toplumsal hayatın kendisi bir tür teÅŸhire dönüÅŸmektedir.

Homo-Screenus: Bir Teşhirci Olarak Sosyal Medya Kullanıcısı

Ahmet GÖKÇEN

Ä°nternetin artık gündelik hayatımızın önemli bir parçası haline geldiÄŸi çağımızda, internet ile iliÅŸkisini daha ileri boyuta taşıyan tiplerle sıklıkla karşılaşıyoruz. Bu tipin ve iliÅŸkinin oluÅŸmasında ÅŸüphesiz sosyal medya uygulamalarının rolü oldukça büyüktür. Sosyal medya kullanıcısı olarak kavramsallaÅŸtırılan bu toplumsal tip, artık dünya nüfusunun önemli bir kısmını oluÅŸturmaktadır. Sosyal medya uygulamaları kullanıcılarına yeni bir dünya sunmaktadır. Sosyal medya kullanıcısı bu yeni dünya içinde yeni bir kiÅŸilikle hayatını sürdürmektedir. Sosyal medya kullanıcısın en önemli özelliklerinden birisi teÅŸhirci olmasıdır. Ekran ile özdeÅŸleÅŸen bu yeni dünyada her ÅŸey ekrana sunulmak için bir metaya dönüÅŸmektedir. Sosyal medya kullanıcısı ekranda; düÅŸüncesini, bedenini, sözünü, mekanını, dinini, duygularını, iletiÅŸimini, törenlerini, ailesini, akrabalarını, arkadaÅŸlarını, iÅŸ ortamını, evini kısacası her ÅŸeyini ve hatta mahremini bile teÅŸhir eder. 

Gerçekliğin Simülatif İfşası: Eğlence Programlarındaki Katarsistik Bakiye

Ejder ULUTAÅž

Bu çalışma, günümüz dünyasında görünür olmanın, vitrinde bulunma çabasının ve teÅŸhir edilme sürecinin izini sürmektedir. Ä°letiÅŸim teknolojilerindeki geliÅŸmelerin öncülüÄŸünde toplumsal iliÅŸkiler önemli dönüÅŸümlere uÄŸramaktadır. Özellikle televizyon öncülüÄŸünde eÄŸlence ve ÅŸov kültürünün yaygın hale gelmesi söz konusudur. 1980’lerden sonra meÅŸhur olma çabasının çoÄŸu kiÅŸi açısından hüsranla sonuçlanması, teÅŸhir temalı bir pazarın temellerini attırmıştır. Simülasyon dünyasındaki ÅŸov programları burada başı çekmektedir. Åžov programlarındaki duyguların pazarlanma biçimleri standart hale getirilmiÅŸtir. Toplum içerisinde dile getirilemeyen, yapılamayan, yaÅŸanamayan her ne varsa buralarda gösterilmiÅŸtir. Dolayısıyla bu programlar, seyircide ciddi bir katarsistik boÅŸalma meydana getirmiÅŸ ve getirmektedir. 

Gösteri Toplumu, Tarihselcilik ve Sekülerleşme

Mustafa GÜNERİGÖK

Gösteri toplumu bir modern toplum sosyolojisidir. Bu sosyolojinin kuramcısı Fransız düÅŸünür ve sinemacı olan Guy Debord (1931-1994)’tur. Debord, “gösteri” kavramını bir paradigma haline getirmiÅŸ ve onu sosyolojik bir tanıma kavuÅŸturmuÅŸtur. Onun bu yaklaşımı birçok muhitte tartışılmaktadır. Bu makalede Debord’un yaklaşımı din sosyolojisi baÄŸlamında bir okumaya tabii tutulmuÅŸtur. Buna göre bu çalışmada gösteri toplumu sosyolojisi tarihselcilik, din ve sekülerleÅŸme düÅŸünceleriyle birlikte deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Bu çerçevede ilk olarak gösteri toplumunun kavramsal yapısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ä°kinci olarak yine Debord’un gösteri sosyolojisi baÄŸlamında tarihselcilik, din ve sekülerleÅŸme konuları tartışılmıştır. Sonuç olarak ise araÅŸtırmada öne çıkan yaklaşımın genel bir deÄŸerlendirmesi yapılmıştır.

Delikleri Kapatmak: Tao’nun Gösterişsiz Fiilleri

Özgür TABUROĞLU

Antik Yunan ve Taocu düÅŸünceler neredeyse aynı zamanda ortaya çıkmış ve farklı ve birbirinden habersiz iki ayrı coÄŸrafyada olgunlaşır. Özellikle Platon’un isim verdiÄŸi khōra ve Lao Tzu’nun tanımladığı ch’i benzer hakikatlere iÅŸaret eder. Her ikisi de isim vermenin sıfat yakıştırmanın zor olduÄŸu bir varoluÅŸa sahiptir. Ancak özellikle Antik Yunan düÅŸüncesi khora’yı ifade etmek ister. Taocu fikriyatta ise Tao tanımsızlığıyla bırakılmak istenir. Lao Tzu’nun “delikleri kapatmak” ifadesi böyle bir hakikati duymanın ve ifade etmenin yollarından uzak kalmayı ifade eder. Dolayısıyla Antik Yunan Homerik düÅŸüncesiyle, Taocu kozmoloji benzer bir varlıkbilime yaslansa da, her ikisinin uygulaması farklıdır. Bu farkı Lao Tzu’nun Tao Te Ching ve Platon’un Timaios diyaloglarına bakarak anlamak olanaklıdır. Ayrıca Japon düÅŸünür Toshihiko Ä°zutsu’nun bu farkı yorumladığı metinler bu farkı açıklıkla ortaya koyar.
KENAR KAYIT

Said Halim Paşa’nın Düşüncesinde Siyasal ve Toplum Tasavvuru

Necmettin DOÄžAN

Ä°slamcı düÅŸünürlerin siyasal tasavvuru, Ä°slam Dünyasında yakın dönemlerde yaÅŸanan siyasal geliÅŸmeler sonucunda giderek daha fazla ilgi çekmeye baÅŸladı. Özellikle, Ä°ran, Tunus, Mısır ve Türkiye’deki siyasal geliÅŸmeler, bu ülkelerdeki Ä°slamcı hareketlerin siyasal tasavvurlarını hem iç siyasal hem de uluslararası dengeler açısından önemli hale getirdi. Siyasal konusunda artan akademik-entelektüel tartışmalar doÄŸal olarak, bugünkü siyasal tasavvurların arkasındaki düÅŸünsel geleneklere olan ilgiyi de artırdı. AK Parti’nin ulusal ve uluslararası düzeyde zaman zaman Ä°slamcı bir söylem kullanması, bu ilginin bir kısmının Türkiye’deki Ä°slamcı hareketler ve ideologlara yönelmesine de yol açtı. Bu makalenin konusu da Türkiye’deki Ä°slamcılığın öncülerinden biri olan Said Halim PaÅŸa’nın siyasal tasavvuru ve bu tasavvurun arkasındaki düÅŸünsel, tarihsel ve sosyolojik etkilerdir.

“Yere Konmuş Gökyüzü”: Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirinde Konya

Abdullah HARMANCI

Konya, tarihin eski çaÄŸlarına uzanan bir geçmiÅŸe sahiptir. Türklerin Anadolu’ya geliÅŸleriyle birlikte milletimizin tarihinde de önemli bir merkez haline gelmiÅŸtir. Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde her zaman siyasetin olduÄŸu gibi kültürel çalışmaların, edebiyatın da önemli mercilerinden olmuÅŸtur. Bu sebeple ÅŸehir hakkında çok sayıda eser kaleme alınmış, Konya, kültürel ve edebi eserlerin konusu olmuÅŸtur. Edebiyatın en güçlü türü olan ÅŸiir de projektörlerini bu ÅŸehre yöneltmiÅŸtir. Makalemizde, cumhuriyet dönemi edebiyatımız içerisinde yazılmış ÅŸiirler taranarak Konya’ya ÅŸairlerimiz tarafından nasıl bakışlar yöneltildiÄŸi incelenmeye çalışılmıştır. Åžairlerin; ÅŸehrin dini, tasavvufi birikiminden, coÄŸrafi özelliklerine, uzun tarihi geçmiÅŸine, gelenek ve göreneklerine, son dönemlerde yaÅŸadığı deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸümlere kadar farklı konulara yöneldikleri görülmüÅŸ ve ÅŸiirimizin aynasına yansıyan Konya incelenmeye gayret edilmiÅŸtir.

Bir Kentlileş(tir)me Projesi: İstanbul Sanat ve Meslek Edindirme Kursları (İsmek)

Suvat PARÄ°N-Alim ARLI

Demografik yapının kentsel alandaki istihdamını iÅŸaret eden kentleÅŸme ile kentte yaÅŸayan nüfusun davranışsal özelliklerine göndermede bulunan kentlileÅŸme kavramları ayrımı Türkiye’deki kent çalışmalarında sıklıkla tartışılan bir konu özelliÄŸi göstermekte, Cumhuriyet’in kuruluÅŸundan bu yana kentleÅŸme oranlarındaki artışla eÅŸ düzeyde bir kentlileÅŸmenin olmadığı söz konusu çalışmalarda deÄŸiÅŸik tonlarda vurgulanmaktadır. Kentsel normları içselleÅŸtirme ve bu eksende bir yaÅŸam sürdürme kapasitesi anlamına gelen kentlileÅŸme sürecinin kente yerleÅŸmeye kıyasla daha maliyetli, daha uzun erimli ve görece ucu açık bir süreç olduÄŸu gerçeÄŸinden hareketle; Türkiye’de sivil toplum örgütleri, üniversiteler, kamu kurumları ve yerel yönetimler gibi farklı aktörlerce kenti mesken tutan nüfusun kentlilik sermayesini artırmaya, dolayısıyla kentleÅŸme ile kentlileÅŸme arasındaki makası daraltmaya dönük çok sayıda faaliyet gerçekleÅŸtirilmektedir. 
HAYAT SAHNESİ

Kamera, Mahremiyet ve Hikâye

Cihan AKTAÅž

Bir göz neleri göreceÄŸine, kulak da neleri duyacağına nasıl karar verir? Algıda bir yerde baÅŸ gösteren seçicilik, kendi beÄŸenimiz ve eÄŸilimimiz kadar, irademizi de yansıtır. Görmeye ve dinlemeye bazen yakalanır, maruz kalırız. Fakat mahrem görüntüleri ve sesleri alımlama arzumuz duvarlar kadar vicdanın (ve iffetin) uyarılarıyla engellenir. Hangi haklı gerekçe adına aÅŸacağız o yüksek duvarları? Kimin “ayrıcalıklı” gözleri haram edilmiÅŸ olanı görmeye, kayıt altına almaya ve bir de kamuya sunmaya yetkili olabilir?

Misafir Odası

Necdet SUBAÅžI

Bugün genellikle bir dalga konusu olarak çiÄŸ yorumlara kurban edilse de misafir odaları gelenekte oldukça iÅŸlevsel mekanlar olarak hafızlarda yerlerini almışlardır. Doksanların ortalarında ağırdan ağıra bizim evdeki misafir odası da bir ÅŸekilde ağırlığını yitirmeye baÅŸlamış, mesela önce benim gibi tatile gelen evlatlar için uzun süreliÄŸine açılmış, kent hayatının dayattığı yeni ÅŸartlar içinde hükmünü yavaÅŸ yavaÅŸ kaybetmeye baÅŸlamıştı. Oysa mesela köyde dedemin evinde yün döÅŸeklerin sıra sıra dizildiÄŸi, yanda kallavi bir karyolanın arzı endam ettiÄŸi, etrafta yer yastıklarının, duvarlarda dört bir tarafta kilimlerin asılı olduÄŸu o evde misafir odası asla boÅŸ kalmazdı. 

Görüntünün Dili: Vitrin

Mehmet BÄ°REKUL

Kendi bütünlüÄŸü içinde ele alındığında gösteri, mevcut üretim tarzının hem sonucu hem de tasarısıdır. Gerçek dünyaya bir eklenti, ona ilave edilen bir süs deÄŸildir. O gerçek toplumun gerçekdışılığının can alıcı noktasıdır. Gerek enformasyon ya da propaganda, gerekse reklam ya da doÄŸrudan eÄŸlence tüketimi biçiminde olsun bütün özel biçimleriyle gösteri, toplumsal olarak hakim olan yaÅŸamın mevcut modelini oluÅŸturmaktadır. O, üretimde önceden yapılmış seçimin her alanda onaylanması ve bunun sonucu olan tüketimdir. Gösterinin biçimi ve içeriÄŸi, var olan sistemin koÅŸullarının ve amaçlarının tümüyle aynen doÄŸrulanmasıdır.

Åžehrin Vitrini, Bedesten...

Seyfettin KURT

Bedesteninden anlaşılır bir ÅŸehir, bir memleket, bir kent, bir yurt... Çünkü bedestenler, çarşılar ÅŸehri inÅŸa eder, ÅŸehirler insanı. Çarşılar Ä°slam ÅŸehirlerinin kalbidir. Selçuklu – Osmanlı kültürü ile yoÄŸrulmuÅŸ ÅŸehirlerde, bedestenler, sadece alış-veriÅŸin yapıldığı, ticari hayatın temerküz ettiÄŸi, ÅŸekillendiÄŸi yerler deÄŸildir. Çarşı, bazar, bedesten, kamusal alanın ÅŸekillendiÄŸi, resmi, gayri resmi iÅŸlerin takip edildiÄŸi, vaktin belirlendiÄŸi, vaktin akışının düzenlendiÄŸi, yeni ÅŸeylerin öÄŸrenildiÄŸi, yetenek ve kabiliyetlerin sınandığı, insan içine çıkılan bir seyir ve gösteri alanıdır.

Seyyahın Rüyası

Adem Üstün ÇATALBAŞ

Çocukken atlaslarla oynamayı çok severdim. Envai çeÅŸit haritanın üzerinde hiç kimselerin duymadığı, gidip görmediÄŸi, belki de bilip terk ettiÄŸi yerleri adeta ezbere bilir, oralardaki insanları düÅŸünür, çeÅŸitliliÄŸe hayran kalırdım. Ya rabbi! Ne çeÅŸitli diller konuÅŸuyordu insanlar, ne çok inanç vardı müminlerinin bile anlayamadığı, ne saçma bir ÅŸeydi bir toprak parçasını çevirip ‘’burası benim’’ demek! Çocuk aklı iÅŸte, insan alışıyor bir zaman sonra. Oralardaki insanların da beni/bizi düÅŸünüp düÅŸünmediklerini merak ederdim, ÅŸimdi yeni yeni anlıyorum kimsenin umurunda deÄŸilmiÅŸiz. Onca dert arasında, kim düÅŸünsün bizi, deÄŸil mi ama?
KİTAPLIK

Şeffaflık Toplumu

Nuh AKÇAKAYA

Ä°çinde yaÅŸadığımız toplumların veya daha genel ifadeyle çağın tarihsel süreç içerisindeki ayırt edici özelliÄŸine dair ÅŸimdiye kadar sosyoloji literatüründe oldukça fazla tanımlama ve terkip söz konusu olmuÅŸtur. Özelde Batı toplumlarının gerçekliÄŸi üzerinden neÅŸet etmiÅŸ ve tüm dünyaya bir ÅŸekilde mal olabilmiÅŸ kimi tanımlamalar, bütün toplumları az ya da çok ilgilendirebilen bir dizi tematik unsurları ihtiva etmektedir. 

Görünüyorum O Halde Varım: Meşhuriyet Çağı’nda Kültür ve İnsan

Mehmet Fatih BAÄžRIYANIK

Felsefe tarihinin belki de en çarpıcı öncüllerinden; varlığın mesnedine ve insanın özüne dair derinlikli bir ifade; dillere pelesenk olmuÅŸ basmakalıp bir sığlığa dönüÅŸme tehlikesi içerisinde olsa bile bugünün insanını anlama noktasında halen tılsımını koruyan bir özdeyiÅŸ: “Cogito, Ergo Sum!” nam-ı diÄŸer “düÅŸünüyorum, o halde varım”. Descartes felsefesinin mottosu olan bu ifade, hülasa varlığın ontik boyutuna, düÅŸüncenin ise metodik yönüne iÅŸaret etmektedir.

Dikizleme Günlüğü Kendimizi ve Komşularımızı Gözetlemeyi Niçin Bu Kadar Sevdik?

Büşra ÖZEN

YaÅŸadığımız zaman diliminden kendimizi düÅŸünsel olarak izole edip mevcut muhtevayı kavramaya çalıştığımız zaman içinde bulunduÄŸumuz paradoksu anlamak mümkün olacaktır. Endüstri devrimi öncesi küçük topluluklardaki sahici iliÅŸkiler zamanla aşınmış son kertede 21. yüzyıl öÄŸretileri ve teknolojinin geliÅŸimi ile yok olma noktasına gelmiÅŸtir. “Dikizleme Kültürü” artık popüler kültürü de geride bırakmış, teÅŸhirci bireyleri ortaya çıkarırken sanal mecralar aracılığı ile mahremiyeti ÅŸeffaflaÅŸtırmıştır. 

Şöhret

Tuba BÃœYÃœKTOSUNOÄžLU YAYLALI

Modern dünyanın bizlere sunduÄŸu en temek itki ÅŸüphesiz ki, herkesin ayrı bir deÄŸer olduÄŸu söylemidir. Kültürel aracılar tarafından yüceltilen ve sürekli pekiÅŸtirilen bu söylem, özel ve farklı olma arzularını her daim beslemektedir. Bundan dolayıdır ki, insan ruhu toplumsal yaÅŸam içerisinde, yakın ve uzak mesafeli her iliÅŸkisinde beÄŸeni, beklenti, onaylanma, takdir görme arzusu ve eÄŸilimindedir. Ä°ç dünyamızdaki bu hareketlilik ve izlenimler, tümüyle insan fıtratına iliÅŸkin bir meseledir. Åžöhret arzusunun yaygınlığının en muteber cevabı, bu arzuların doyurulması ihtiyacından kaynaklanmaktadır. 

Akışkan Aşk: İnsan İlişkilerinin Dayanıksızlığı

Rukiye GEÇER

DeÄŸiÅŸimin zoraki var olma arzusu, bireyin deÄŸiÅŸime direnen yanıyla birleÅŸtiÄŸinde arada kalmış bir insan tiplemesinin kaçınılmazlığına doÄŸru savrulan yeni bir haleti ruhiye ortaya çıkmaktadır. BaÅŸka bir deyiÅŸle deÄŸiÅŸimin kendisinin de deÄŸiÅŸtiÄŸi bir var oluÅŸa zorlanan bireyin ahvali deÄŸiÅŸmemeye direnen varlığıyla eklemlendiÄŸinde, birey her ÅŸeyin geçiciliÄŸiyle anıldığı sonsuzluk sarmalının daimi sürgünü olarak zikredilmektedir. Ä°nsan varlık sergilemeye baÅŸladığı andan itibaren ortamının tutsağı olmaya mamurdur.

Türkiye’de Yeni Hayat

Fatma EMREN

ModernleÅŸme, Batı dışı toplumların Batı toplumunu toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda takip etme süreci olarak ifade edilmektedir. Batı toplumlarının yaÅŸadığı geliÅŸmeleri takip etme adına gerçekleÅŸtirilen bu süreç, insanlığın geliÅŸim süreci olarak da adlandırılabilir. ModernleÅŸmenin odak noktası Batı toplumları ve Batı kültürü olarak görülür. Bir baÅŸka ifadeyle, Batı merkezci bir modernleÅŸme süreci izlenilmesi gerekmektedir. ModernleÅŸmede esas olan ÅŸey, geleneksel kurumların aşılıp yerine modern, çaÄŸdaÅŸ kurumların getirilmesidir.

Risk Toplumu ve Din -Yeni Bir Sosyolojiye DoÄŸru

Ahmet GÖKÇEN

Bir karar alırken iki seçeneÄŸiniz varsa oldukça ÅŸanslısınızdır. Tek seçenek ise sizi çaresiz halde bırakabilir. Peki ya birçok seçeneÄŸiniz var ama bütün seçenekler tek bir seçeneÄŸe çıkıyorsa? Yirminci yüzyıldan sonra modernitenin nasıl bir hal aldığı çaÄŸdaÅŸ sosyoloji kuramlarınca cevabı oluÅŸturulmaya çalışılan en merkezi soru olarak kabul edilebilir. Modernite son buldu mu, yoksa ana bileÅŸenleri korunmak suretiyle katı durumdan sıvıya ve oradan gaz haline dönüÅŸüp her nefisin nefesine karışan bir hale mi geldi? Yeni toplumsal yapıyı açıklama ve kavramsallaÅŸtırma çabaları birçok teorisyenin gündemini meÅŸgul etmiÅŸtir. 
 
Tüm Sayılar
Sosyoloji Divanı Kitaplığı
Basında Biz
Duyurular
Formlar
Satış Noktaları