TR
 
EN
 
Hakkında | Amaç ve Kapsam | Etik İlkeler ve Yayın Politikası | Yazım Kuralları | Değerlendirme Süreci | Editör, Yayın ve Danışma Kurulu | Dizin | İletişim
 
1. SAYI
2. SAYI
3. SAYI
4. SAYI
5. SAYI
6. SAYI
7. SAYI
8. SAYI
9. SAYI
10. SAYI
11. SAYI
12. SAYI
13. SAYI
14. SAYI
15. SAYI
16. SAYI
17. SAYI
18. SAYI
19. SAYI
20. SAYI
21. SAYI
22. SAYI
23. SAYI
 
 
6. SAYI // GÖÇ

DİVAN KALEMİ

Göç insan yazgısı. Ä°nsan göç etmekte, yer deÄŸiÅŸtirmekte, mekan deÄŸiÅŸtirmekte ve sürekli bir hareketlilik içinde yol almaktadır. Bir yol alış biçimi göç, bir yer deÄŸiÅŸtirme bçimi. Kimi zaman gönüllü bir hareket, kimi zaman zorunlu, zorlu ve meÅŸakkatli. Kimi yerde bir hayrın ve bereketin doÄŸmasına neden olan güçlü bir hareket göç; kimi zaman büyük acıların, kederlerin, yoklukların, yitirmelerin yaÅŸanmasının ana etkeni. Ama aynı zamanda göç dinamik bir alan olarak yenileÅŸmenin, yeni karşılaÅŸmaların, yeni ufukların potansiyeli. Büyük bir toplumsal ve insani gerçek; büyük toplumsal hadiselerden biri. Hayatın, siyasetin, kültürün, yaÅŸam biçimlerinin her daim odağında. Ä°nsan hayatını cepheden gösteren temel olgulardan biri.
 
Sosyoloji Divanı, yeni sayısında iÅŸte bu büyük toplumsal hadiseyi enine boyuna iÅŸliyor. Göçün insani, toplumsal, siyasal, iktisadi, kültürel boyutlarına iliÅŸkin kimi tahlillere varmak istiyor. Bunun için göçün deÄŸiÅŸik yönlerini ele alan, analiz eden ve bir bakış ortaya koyan pek çok makaleye yer veriyor. Dosya nitelikli yazılarla meseleyi derinlikli bir ÅŸekilde iÅŸliyor. Ali Zafer SağıroÄŸlu, Türkiye'nin deÄŸiÅŸen göç karakterini; Bahattin Cizreli, Batı'nın göç haritasını; Yasemin Çakırer Özservet, göçmenlerin mekan ve ÅŸehir algılarını; Hasan Alpagu, göç ekonomisini; Tuba Duman, göç ve kadın iliÅŸkisini; Ä°smail Güllü, yeni çocuk sosyolojisi baÄŸlamında Almanya'daki göçmen Türk çocuklarının dini toplumsallaÅŸmasını; Mustafa Aydın, gerek Ä°slam tarihinde gerekse dünya tarihinde ayrıcalıklı bir anlamı içeren hicret olgusunu; Faruk Karaarslan, göç, öykü ve hafıza iliÅŸkisini; MüÅŸerref Yardım, mülteci fobyasını; Ayhan Kaya, Ä°slamofobizm algısını; Y. YeÅŸim Özer, göçmenlere yönelik yabancı düÅŸmanlığını; SavaÅŸ ÇaÄŸlayan, Suriyeli göçmenleri; Orhan Deniz, göç güzergahında Türkiye'nin konumunu; Süreyya Sönmez Efe, göçmen iÅŸçilerin haklarını ele almaktadır.
 
Bu sayının sohbeti ülkemizin önde gelen sosyologlarından Prof. Dr. Ali YaÅŸar Sarıbay ile gerçekleÅŸtirilmektedir. Sarıbay, Türkiye'de sosyolojik algıları, sosyolojik yönelimleri, metodolojik yaklaşımları, sosyolojik bakışın nüanslarını etkileyici bir ÅŸekilde dile getirmektedir.
 
Kenar Kayıt, Necmettin DoÄŸan'ın roman sosyolojisi ile ilgili önemli makalesini, Zehni Özmen'in Lacancı bir okuma örneÄŸini gösteren yazısını ve Mehmet Aysoy'un Ä°bn Haldun'da gelenek meselesini ele alan bir makalesini içermektedir. 
 
Hayat Sahnesi, ağırlıklı bir ÅŸekilde göç konusuna odaklanan çözümlemeleri ihtiva etmektedir. Öykücü Hüseyin Su, tahta bavul etrafında göç, göçmenlik, gurbet meselesini etkileyici bir dille anlatmaktadır. Mahmut H. Akın, göç ve hicret aktörlerinden önemli bir figürü, muhaciri ele almaktadır. Köksal Alver, turna kuÅŸunu sosyolojik baÄŸlamda irdelemektedir; Seyfettin Kurt, Konya eski garajı analiz etmekte; Hüseyin Özil, kentleÅŸme bakımından öne çıkan bir taşıt olan dolmuÅŸ üzerine eÄŸilmekte; Muammer Mete TaÅŸlıova ise babası Aşık Åžeref TaÅŸlıova'yı tanıtan bir yazı ile dosyaya katkı saÄŸlamaktadır.
 
Kitaplık, okumayı, okunanlar üzerine yazmayı, kitaplar üzerinden farklı tartışmalar açmayı cesaretlendiren kitap analizlerine yer vermektedir. 
 
Selam ile...
 
 
 
 

İÇİNDEKİLER

 5 DÄ°VAN KALEMÄ° | Editör
 
 DOSYA: GÖÇ

9 Ali Zafer SağıroÄŸlu | Türkiye'nin DeÄŸiÅŸen Göç Karakteri
31 Bahattin Cizreli | Dünya Sistemleri Kuramı BaÄŸlamında Batının Göç Haritası
41 Yasemin Çakırer Özservet | Modern Göçebeler Olarak Göçmenler, Mekan ve Åžehre Uyum
55 Hasan Alpagu | Göç Ekonomisi
67 Tuba Duman | Göç ve Kadın: Göç Çalışmalarında Toplumsal Cinsiyetin Önemi
83 Ä°smail Güllü | Yeni Çocuk Sosyolojisi BaÄŸlamında Göçmen Türk Çocukları
103 Mustafa Aydın | Özel Bir Göç Biçimi Olarak Hicret
115 Faruk Karaarslan | Göç, Öykü ve Hafıza
129 MüÅŸerref Yardım | Göçmen Algısından Mülteci Fobyasına: Avrupa Tecrübesi
149 Ayhan Kaya | Refah Devletinden Neoliberal Devlete GeçiÅŸ ve Ä°slamofobizm
177 Y. YeÅŸim Özer | Göçmenlere Yönelik Yabancı DüÅŸmanlığı Türkiye Ä°çin Tehlike Olabilir mi?
193 SavaÅŸ ÇaÄŸlayan | Suriye Savaşı ve Suriyeli Göçmenler
209 Orhan Deniz | OrtadoÄŸu ve Asya Kökenli Göçmenlerin Göç Güzergahında Türkiye
233 Süreyya Sönmez Efe | Göçmen Ä°ÅŸçilerin  Hakları ve Devlet SorumluluÄŸu
 
SOHBET
245 Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay ile Sosyoloji Sohbeti
 
KENAR KAYIT
257 Necmettin DoÄŸan | Türkiye'de Bireyin Ä°nÅŸasında Edebi Bir Tür Olarak Romanın Rolü
277 Zehni Özmen | Sistemin SistemliliÄŸi ve Anlam Zinciri: Lacancı Bir Okuma
297 Mehmet Aysoy | İbn Haldun'da Gelenek Kavramı
 
HAYAT SAHNESÄ°
313 Hüseyin Su | Tahta Bavul
319 Mahmut H. Akın | Muhacir
325 Köksal Alver | Turna
329 Seyfettin Kurt | Otogar
337Hüseyin Özil | DolmuÅŸ
343 Muammer Mete TaÅŸlıova | Âşık Åžeref TaÅŸlıova
 
KÄ°TAPLIK
349 M. Ali Aydemir | Arafta Kalan Bir Hikâyenin Sosyolojisi
355 Ejder UlutaÅŸ | Göç-Modernizm
361 Feyzeddin Aytepe | Gündelik YaÅŸamda Avrupa'da Müslümanlar
365 Emrah BaÅŸaran | Türkiye'de Kırsal Yapıların DönüÅŸümü
369 Bedir Sala | Sosyolojik Araştırma Pratiği
373 Necla DaÄŸ | Türk Romanında Bilgi Ä°ktidar Ä°deoloji
 
379 ÖZETLER
 
397 YAZARLAR
  
 
DOSYA

Türkiye'nin Değişen Göç Karakteri

Ali Zafer SAÄžIROÄžLU

Anadolu topraklarının uzun yıllar öncesine kadar uzanan uzun bir göç deneyimi vardır. Bu deneyim boyunca kimi zaman bir “geçiÅŸ ülkesi”, kimi zaman bir “kaynak ülke” olarak deÄŸerlendirilen Türkiye, son birkaç yıldan beri “hedef ülke” konumuna yerleÅŸmiÅŸ görünmektedir. Düzenli ve düzensiz göç hareketlerine ve uluslararası koruma alanına dair veriler Türkiye’nin göç karakterinde bir takım deÄŸiÅŸimler yaÅŸandığına iÅŸaret etmektedir. Bu çalışmanın amacı, göç istatistiklerine dayalı olarak göç konusunda Türkiye’nin geçirdiÄŸi deÄŸiÅŸime dair genel bir çerçeve çizmektir. 

Dünya Sistemleri Kuramı Bağlamında Batının Göç Haritası

Bahattin CÄ°ZRELÄ°

Sosyal, politik, iktisadi ve coÄŸrafi etmenleri ile göç olgusunun interdisipliner çalışmalar ve karma kuramsal yaklaşımlarla anlaşılabilmesi daha mümkündür. Her kuramsal yaklaşım gerçekliÄŸi bir yönüyle kavramaktadır. Bu çalışmanın amacı Immanuel Wallerstein’ın dünya sistemleri kuramı çerçevesinde uluslararası göçü ve hedef ülke olarak Batıya yönelik insan hareketlerini anlaşılabilir kılmaktır. Marksizm-Leninizm ve bağımlılık okulu etkisiyle 1974’te kaleme aldığı Modern Dünya Sistemi ile Immanuel Wallerstein, akademide ve uluslararası politikada yankı uyandırmıştır. DiÄŸer sosyal tarihçilerden farklı olarak takipçi çevresi oluÅŸmuÅŸtur. 

Modern Göçebeler Olarak Göçmenler, Mekan ve Şehre Uyum

Yasemin ÇAKIRER ÖZSERVET

Åžehir her zaman yabancıyla karşılaşılan bir yer, belki bu nedenle de göçe en çok maruz kalan yerdir. Yabancı yani dışarıdan gelen göçmenle her an karşılaÅŸmanın mümkünlüÄŸüyle, o göçmenle uyum içinde yaÅŸama arasında ise hiç de doÄŸrusal bir iliÅŸki yoktur. Bugün ÅŸehir mekânı göçmeni imkânlarıyla kendine hem çağıran, hem de ona kucak açmayıp sırtını dönen bir yapıdadır, ikiyüzlülüÄŸün temsili gibidir. Åžehrin ruhunu, kimliÄŸini, iklimini yok eden, katleden, kemiren unsurlardan biri olarak da görülen göçün, bugünün ÅŸehrinin asli kurucu unsuru olduÄŸu ise kuÅŸku götürmezdir. 

Göç Ekonomisi

Hasan ALPAGU

Bireylerin ve toplumların her davranışı bir sonuç ve her sonucunda bir maliyeti söz konusudur. Konu göç ve mülteci akımları ile iliÅŸkilendirildiÄŸinde bu göç hareketlerinin ekonomik, siyasi ve sosyokültürel sonuçları ortaya çıkardığı görülmektedir. Günümüzde göç ve mülteci sorunları kendisine has uluslararası bir ekonomik ve idari sistem geliÅŸtirmiÅŸtir. Bugün sayıları neredeyse yüz milyona ulaÅŸan mültecilerin içinde bulunduÄŸu zor ÅŸartlarda kurtulmak ve günlük ihtiyaçlarını karşılamak için önemli oranda ekonomik kaynak sisteme dâhil edilmektedir. Umut tacirleri, yardım kuruluÅŸları ve sınır güvenlik birimleri bu süreçte yer alan aktörlerden sadece birkaçını oluÅŸturmaktadır. 

Göç ve Kadın: Göç Çalışmalarında Toplumsal Cinsiyetin Önemini ve Kadını Anlamak

Tuba DUMAN

Makalenin amacı kadın göçünün cinsiyet ve göç çalışmaları içinde nasıl çalışıldığı üzerinde bir analiz yapmaktır. Bunun için öncelikle göç çalışmalarında toplumsal cinsiyet odaklı bakış açısının yerine ve bu düÅŸüncenin göç çalışmaları içindeki tarihçesine deÄŸinilecektir. Bunun yanında kadın çalışmalarının göç çalışmalarının içinde nasıl ve hangi süreçlerle yer aldığı üzerinde durulacaktır. Göçün kadın üzerindeki sonuçları ve etkileri de ayrıca tartışılacaktır

Yeni Çocuk Sosyolojisi Bağlamında Almanya'daki Türk Göçmen Türk Çocuklarının Dini Toplumsallaşması

İsmail GÜLLÜ

Makalede yeni çocuk sosyolojisi yaklaşımı baÄŸlamında Almanya’da yaÅŸayan Türk göçmen çocuklarının dini toplumsallaÅŸma süreçleri sosyolojik bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Almanya’daki Türk çocuklarının toplumsallaÅŸma süreçleri, farklı din, dil ve kültürlerin bir arada yaÅŸadığı, tarihsel olarak çoÄŸunluÄŸun Hıristiyan olduÄŸu Almanya’da, iki farklı kültür dünyasının etki ettiÄŸi bir süreçte gerçekleÅŸmektedir. Göçmen Türk çocuklarının dini toplumsallaÅŸmaları, söz konusu farklı iki kültür dünyasına ilave olarak ulus üstü dinamiklerin de etki ettiÄŸi çok kültürlü ve çok parçalı esnek bir özelliÄŸe sahip görünmektedir. 

Özel Bir Göç Biçimi Olarak Hicret

Mustafa AYDIN

Ekolojiden sosyolojiye uzanan aralıkta birçok disiplinin ilgi alanına giren göç kavramı dini terminoloji açısından farklı ve özel bir anlam dünyasına tekabül eder. “Bir yerden baÅŸka bir yere hareket etmek” anlamına gelen göç, dini anlam dünyası içerisinde “Allah için” gerçekleÅŸtirildiÄŸinde hicret ismini alır. Ä°slam dünyası açısından ise hicret kavramının çok daha özel bir yeri vardır. Dini saikler ile yapılan özel bir göç biçimi olarak hicret kavramı bu makalenin temel eksenini oluÅŸturmaktadır

Göç, Öykü ve Hafıza

Faruk KARAARSLAN

Göç sadece insanların bir coÄŸrafyadan baÅŸka bir coÄŸrafyaya fiziksel hareketini ifade etmez. Göçün asli aktörü insandır. Dolayısıyla insanı merkeze alarak tanımlanmalıdır. Bu da göç edenin öyküsüne ve hafızasına odaklanmakla mümkündür. Aksi taktirde insan sadece inceleme nesnesine dönüÅŸmektedir. Bu makalenin temel amacı, göç olgusuna göç eden merkezinde yaklaÅŸmanın gerekliliÄŸini vurgulamaktır. Bu yaklaşım göç edenin öyküsüne ve hafızasına kulak vermekle mümkündür. Bu baÄŸlamda göç olgusuna öykü ve hafıza kavramları üzerinden yaklaÅŸmanın teorik giriÅŸi yapılmaya çalışılacaktır.

Göçmen Algısından Mülteci Fobyasına: Avrupa Tecrübesi

Müşerref YARDIM

Akdeniz’de meydana gelen ölümlere karşı duyarsız kalmayı tercih eden Avrupa BirliÄŸi ülkelerinin uygulamakta olduÄŸu mülteci politikalarının sorgulanmaya baÅŸlandığı görülmektedir. Birlik ülkelerinin mültecilere karşı tutumları her ÅŸeyden önce altına imza attıkları uluslararası sözleÅŸmelere ters düÅŸmekle birlikte Ä°nsan Hakları ihlaline sebebiyet vermektedir. Siyasi ve ekonomik nedenlere dayandırılarak Avrupa topraklarına geçiÅŸlerine izin verilmeyen mültecilere göçmen gözüyle bakılmaktadır. 

Refah Devletinden Neoliberal Devlete Geçiş ve İslamofobizm

Ayhan KAYA

11 Eylül saldırılarının ardından Batılı ülkelerde giderek yükselen Ä°slam korkusunun toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel arka planını anlamaya çalışan bu makale, Ä°slamofobi’nin aslında korku tacirleri ve muhafazakârpopülist siyasal anlatılar tarafından üretilen bir ideoloji olduÄŸunu göstermeye çalışmaktadır. Ancak 2011 yılında Norveç’te yaÅŸanan Breivik katliamı, 2014 yılında Almanya’da yükselen aşırı saÄŸcı ve Ä°slam karşıtı PEGIDA eylemleri karşısında Almanya devletinin takındığı tutum ve daha sonra 7 Ocak 2015 tarihinde yaÅŸanan Charlie Hebdo Katliamından sonra Fransız devletinin sergilediÄŸi yaklaşımla birlikte düÅŸünüldüÄŸünde, Islamofobizm olarak ifade ettiÄŸim bu ideolojinin pek sürdürülemez oduÄŸu görülmektedir. 

Göçmenlere Yönelik Yabancı Düşmanlığı Türkiye İçin Tehlike Olabilir mi? Suriyeli Göçmenler Üzerinden Bir Değerlendirme

Y. Yeşim ÖZER

Göçmenlere yönelik yabancı düÅŸmanlığı özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika BirleÅŸik Devletleri’nde Ä°kiz Kulelere yapılan saldırı sonrasında görünür hale gelmiÅŸtir. Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da baÅŸta olmak üzere, tüm dünyada, yerli toplumun göçmen topluma karşı ayrımcı ve düÅŸmanca tutum ve davranışları artmıştır. Makalede, göçmenlere yönelik yabancı düÅŸmanlığının Türkiye toplumu açısından deÄŸerlendirilmesi, ülkemizdeki Suriyeli göçmenler üzerinden yapılacaktır. 

Suriye Savaşı ve Suriyeli Göçmenler :Teorik ve Kavramsal Anlama Çabası

Savaş ÇAĞLAYAN

Bu makalede Suriye’den Türkiye’ye doÄŸru ve Türkiye’den de Avrupa BirliÄŸi Ülkelerine doÄŸru akmakta olan göç olgusu çeÅŸitli sosyolojik teorik yaklaşımlar çerçevesinde analize tabi tutulmuÅŸtur. Ä°lk olarak, yaÅŸanan olgunun ne olduÄŸunun anlaşılması için göçü yaratan yapısal süreçler ve iliÅŸkiler ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu durum tespiti ve yapısal analizin temel amacı, göçün aktörü olan göçmenin, göçmenlik durumunu anlayıp bunu bir veri olarak kullanmaktır.

Orta Doğu ve Asya Kökenli göçmenlerin Göç Güzergahında Türkiye Opsiyonu

Orhan DENÄ°Z

Türkiye, konumu gereÄŸi çevresindeki ülkelerde meydana gelen siyasal geliÅŸmelerden fazlasıyla etkilenen bir ülkedir. Bu etkilenme biçimlerinden birisi de OrtadoÄŸu ve Güney Asya ülkelerinden gelip, Avrupa'ya geçmeye çalışan transit göçmenler dolayısıyla yaÅŸanmaktadır. Türkiye, her yıl sayıları deÄŸiÅŸmekle birlikte, yakın veya uzak coÄŸrafyalardan gelip Avrupa'ya gitmeye çalışan on binlerce göçmenin yasadışı geçiÅŸine sahne olmaktadır. 1995 yılında Türkiye'den Avrupa ülkelerine gitmeye çalışırken yakalanan yasadışı göçmen sayısı 11.362 iken, 2000 yılında bu rakam 94.514'e kadar yükselmiÅŸtir. Sonraki yıllarda yakalanan göçmen sayısı önemli ölçüde azalmış olsa da, hala sayı 40 binin altına pek indirilememiÅŸtir.

Göçmen İşçilerin Hakları ve Devlet Sorumluluğu: Türk Emek Piyasasındaki İstemsiz Göçmen İşçiler Olarak Suriyeli Göçmenler

Süreyya Sönmez EFE

GeliÅŸmekte olan ve geliÅŸmiÅŸ ülkelere olan emek göçüne sebep olan faktörler hem ekonomik hem de politik olabilir. Ev sahibi ülkelere yerleÅŸerek göçmenler bir yaÅŸam tercihi yaparlar ve bu onlar için ekonomik olarak makul ve sosyal olarak da kabul edilebilir bir seçenektir. Gönüllü göçmen iÅŸçiler bu yaÅŸam tercihini isteyerek yaparlar ve bunlar genellikle kalifiye göçmenlerdir ve de hedef ülkeler tarafından arzulanan kiÅŸilerdir; bundan dolayı bu göçmenler daha kolay mobilize olurlar ve ev sahibi ülkelerde istemsiz göçmen iÅŸçilerden daha fazla haklara sahiptirler.
SOHBET

Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay ile Sosyoloji Sohbeti

“Sosyoloji” dendiÄŸinde, meramı tam ifade etmeyen bir ÅŸekilde “toplumun bilimi” akla geliyor hemen ve bu yaygın yanlış doÄŸrultusunda da birçok üniversitemizde Sosyoloji disiplini “Toplumbilim” adı altında öÄŸretiliyor. Sosyoloji, ne kadar “toplumun bilimi” ise Ä°ktisatı da o kadar toplumun bilimi addetmekte bir sakınca yoktur. Hatta BeÅŸeri Ä°limlerin diÄŸer disiplinleri için bile aynı ÅŸey söylenebilir. Bu husus, tabiatıyla, sosyal bilimlerde uzmanlaÅŸma meselesini ilgilendirdiÄŸi kadar; uzmanlaÅŸmayla beraber ortaya çıkan her disiplinin, doÄŸa bilimleri kompleksiyle malûl ÅŸekilde genel bir teori oluÅŸturma hevesiyle de baÄŸlantılıdır. Sosyoloji için bu, karmaşık, hatta paradoksal olarak akıl karıştırıcı bir hâl bile almıştır. Åžöyle ki: Sosyoloji’ye bir yandan toplumun bilimi olma görevini yükleyerek Toplumbilim diyip, toplumsal gerçekliÄŸi bir bütün olarak kabul ediyoruz; öte yandan, aynı gerçekliÄŸi bölüp-parçalayıp “Aile Toplumbilimi”, “Din Toplumbilimi”, “Ä°ktisat Toplumbilimi” “EÄŸitim Toplumbilimi”, “Siyaset Toplumbilimi”, vs. “alt-disiplinler” türetiyoruz.. 
KENAR KAYIT

Türkiye'de Bireyin İnşasında Edebi Bir Tür Olarak Romanın Rolü

Necmettin DOÄžAN

Bazı sosyal psikologlar modern Türkiye’de bireyleÅŸme olgusunun modernleÅŸme ile birlikte yaygınlaÅŸtığını belirtmektedirler. Türkiye’de bireyin varlığı, oluÅŸumu ve yaygınlığı baÅŸlı başına önemli tartışma alanlarıdır. Bununla birlikte modern bireye atfedilen bazı davranışların Osmanlı-Türk insanına çeÅŸitli araçlarla, Tanzimat’tan itibaren artan bir biçimde benimsetilmeye çalışıldığına dair birçok kanıt vardır. Bu araçlardan bir tanesi de roman olmuÅŸtur. Bir çok romancı, devleti ve toplumu kurtarmak için, eserlerinde öne çıkardıkları tipler ile Osmanlı insanını deÄŸiÅŸtirmeye ve yeniden inÅŸa etmeye çalışmıştır. Makalede bu çaba, Osmanlı-Türk modernleÅŸme sürecinin bir parçası ve disipliner bir pratik olarak ele alınmaktadır.

Sistemin Sistemliliği ve Anlam Zinciri: Lacancı Bir Okuma

Zehni ÖZMEN

Bruce Fink, Ernesto Laclau, ve Slavoj Žižek gibi birçok düÅŸünürün çeÅŸitli fırsatlarda belirttiÄŸi gibi Jacques Lacan’ın Hepsi olamamak (Pas tout/tümü deÄŸil) kavramı, ne kadar geliÅŸkin ya da ileri olursa olsun, içinde bir imkansızlık noktası bulunmayan hiçbir sistemin olmadığı düÅŸüncesiyle iliÅŸkilidir. Anlamlandırma zinciri bünyevi olarak tutarsız bir zincirdir yani Hepsi deÄŸil'dir ve bir delik etrafında yapılanmıştır. Bu simgeselleÅŸtirilemeyen çekirdek, Simgesel ile Gerçek arasındaki mesafeyi koruyarak Simgesel'in Gerçek'e düÅŸmesini önlemektedir. Sistem bu boÅŸluÄŸun etrafında yapılandırıldığı için Gerçek'in kendisine doÄŸrudan ulaşılamaz. Ayna evresiyle dikilmeye baÅŸlanılan o yırtık ya da boÅŸluk anlamlandırma zincirinin kırıldığı ve koptuÄŸu yerdir. 

İbn Haldun'da Gelenek Kavramı

Mehmet AYSOY

Bu çalışma Ä°bn Haldun düÅŸüncesinde gelenek kavramının analizini içerir. Ä°bn Haldun üzerine yapılan çalışma ve yorumlarda Mukaddime’deki kavram örgüsünün EÅŸari kelam metafiziÄŸi ve meÅŸÅŸai felsefe geleneÄŸine dayandığı belirtilir. Ä°bn Haldun Ä°slam düÅŸüncesinde ikinci klasik olarak ifade edilen Fahrettin Er-Razi geleneÄŸi içinde yer almaktadır, dolayısıyla hem usul hem de kavramsal örgü açısından bu baÄŸlam geçerlidir. Ancak bu yaklaşımlarda belirgin olan sorun felsefi yön öne çıkartılırken tasavvufi yönün yok sayılmasıdır. Bu durumun gerekçesi Ä°bn Haldun’un tasavvuf hakkındaki düÅŸüncelerine dayansa da Ä°bn Haldun’un temel kavramları bu yaklaşımdan uzak deÄŸildir. 
HAYAT SAHNESİ

Tahta Bavul

Hüseyin SU

Hayatımız boyunca kullandığımız eÅŸyalarımızın da hayatlarımızla iç içe geçmiÅŸ ve kaçınılmaz bir kaderleri vardır. EÅŸyalarımızın kaderleri de bizim kaderimize dahildir. Bu nedenle her eÅŸya, önem vermesek bile hayatımızın ve kaderimizin ayrılmaz bir parçasıdır; yokluklarında boÅŸluklarını, eksikliklerini mutlaka hissederiz. EÅŸyalarımızın hikâyeleriyle hayatımızın hikâyeleri, içiçedir, birbirini içerir ve bu nedenle de çok önemli ve ayrılmaz bir bütünlük oluÅŸtururlar. Duygularımızı, düÅŸüncelerimizi, düÅŸlerimizi, umutlarımızı eÅŸyalarımızdan ve eÅŸyalarımızın içimizde, çevremizde oluÅŸturduÄŸu atmosferden ayrı tahayyül edemeyiz. 

Muhacir

Mahmut H. AKIN

Muhacir, bir sosyalliÄŸin içinde yetiÅŸen ve baÅŸka bir sosyalliÄŸin içinde var olma çabası gösteren bir insan tipine karşılık gelmektedir. GittiÄŸi yeri dönüÅŸtürdüÄŸü gibi orada yaÅŸayan diÄŸer insanların sosyal pratiklerini de dönüÅŸtürmektedir. Ä°nsanlık tarihi boyunca hicrete ve muhacirliÄŸe din, ekonomi, savaÅŸlar gibi pek çok farklı sebep etki etmiÅŸtir. Hicret gibi zorlu bir süreci göze almak, hicrete sebep olan meselelerde daha iyi bir geleceÄŸi arzu etmekle mümkün olmaktadır. Bu anlamda hicret ve muhacirlik, tam da insanî haller olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü insan eylemlerini harekete geçiren bir “daha iyi” düÅŸüncesi olmaksızın hicreti anlamak mümkün deÄŸildir. 

Turna

Köksal ALVER

Ä°nsan, canlı ve cansız varlıklara kültürel bir öz zerkederek onları kendi dünyasına dahil etmesini bilir. Hayvanlar, bitkiler, nesneler, cansız maddeler insan dünyasında yani kültürde ilginç bir ÅŸekilde yer bulur; kültürel bir öz kazanarak hem gerçeklikleriyle hem de sembolik özellikleriyle hayatın akışında önemli eleman haline gelirler. Sözü edilen unsurlar gibi kuÅŸlar da böylesi bir çevrime dahildir. Binlerce türe sahip kuÅŸ dünyasında ise bazı kuÅŸlar, kimi özellikleri ile kültür ve medeniyet sahasında öne çıkar. Kartal, bülbül, leylek, martı, güvercin, kanarya, karga, keklik, serçe, ÅŸahin ve daha baÅŸka kuÅŸlar birer imgeye dönüÅŸme imkânı bulurlar. Ä°ÅŸte turna kuÅŸu bunlardan biridir.  

Kentin Yeni Otogarı Varsa Şehrin de Eski Garajı Var

Seyfettin KURT

Modern kentin çocukları, kentin yeni ihtiyaçları için, her büyüyen ÅŸehirde olduÄŸu gibi Konyada da, atalarının cesetlerini çiÄŸnemek zorunda kaldılar, maalesef. Eski garajın yeri de, eski mezarlık alanlarından birisidir. Cumhuriyet den önce alan, bir yanında, Fatih Sultan Mehmet Hanın hocası, Molla Gürani Hazretlerinin talebesi olan, 15. Asır büyük din âlimlerinden Sarı Yakup Efendinin mezarı, az ötesinde Pisili Cami diye de bilinen Pir Esat camii ve türbesi, diÄŸer yanında da Fakı Dede türbesi bulunan büyük bir mezarlıktır. Cumhuriyetin ilk yıllarında mezarlık yıkılarak alan, önce saman pazarı ve hayvan pazarı olarak kullanılmış, daha sonraları ise “Konya Belediyesi Garaj”ı olarak faaliyete geçmiÅŸtir. 

DolmuÅŸ

Hüseyin ÖZİL

Åžehir içi ulaşım amacı ile insanların en çok tercih ettikleri araçlar olan dolmuÅŸ içerisinde kalıplaÅŸmış hareketleri gözlemek mümkündür. Bu çerçevede dolmuÅŸa binildiÄŸinde ilk yapılan, ücreti verme konusudur. DolmuÅŸ içerisinde ücret verme konusunda öncelikle çeÅŸitli ön kabulleri bilmek gerekmektedir. Ä°lk olarak dolmuÅŸta bütün para vermek genelde hoÅŸ karşılanmaz. Özellikle sabah saatlerinde bütün para vermek küfürle eÅŸ deÄŸerdir. Her ÅŸeyi göze alıp bütün para veren kiÅŸi, karşılık olarak küfür ya da verilen paranın iadesi ile bedava yolculuk yapmaya kadar geniÅŸ bir skaladan nasibine düÅŸeni alır ve yolculuk devam eder. Tabi dolmuÅŸta ücreti verirken eÄŸer oturma imkânı varsa çeÅŸitli durumlar gözlenmektedir. 

Âşık Şeref Taşlıova

Muammer Mete TAÅžLIOVA

Anadolu âşıklığını Dede Korkut’tan Âşık Åženlik’e uzanan çizgide birleÅŸtiren ve kendi üslubu ile aktaran Âşık Åžeref TaÅŸlıova, 2014 yılında aramızdan ayrıldı. Mezarı Ankara BaÄŸlum’dadır. “Çıldır Âşık Mektebi”nin ikinci kuÅŸağına mensup TaÅŸlıova, geleneÄŸi dünyanın kırka yakın ülkesine taşımayı baÅŸardı. Kars’ın Çıldır ilçesinin Gülyüzü (PekreÅŸen) köyünde 10 Nisan 1938 tarihinde dünyaya geldi. Gülyüzü Köyü, 1992 yılında Ardahan’ın il olması ve Çıldır’ın bu ile baÄŸlanmasından sonra, 17 kilometre daha yakınında olan Kars’ın Arpaçay ilçesine dahil edilmiÅŸtir. 
KİTAPLIK

Arafta Kalan Bir Hikâyenin Sosyolojisi

M. Ali AYDEMÄ°R

Göç, insanlığın kadim eylemlerinden biri olarak hakkında belki binlerce yıldır kulaktan kulaÄŸa anlatılan yahut –tarihi- metinlere kaydedilen trajedileriyle sosyolojiden, edebiyata pek çok ÅŸekilde incelenmiÅŸ/iÅŸlenmiÅŸtir. Her çalışma bu tecrübenin bir parçasını iÅŸlerken, bitimsiz bir konu gibi kendini güncelleyen biralan olarak göç, bugün de farklı coÄŸrafyalarda benzer ya da farklı hikâyelerle var olmaya devam ediyor. Sosyal bilimler alanında göç çalışmaları olarak temayüz eden ve daha çok sosyoloji ve siyaset ekseninde yürütülen araÅŸtırmalarla geniÅŸleyen bu evrenin içinde elbette psikoloji, ekonomi, hukuk, uluslararası iliÅŸkiler hatta iletiÅŸim bilimleri gibi alanları saymak mümkün. 

Göç-Modernizm

Ejder ULUTAÅž

Göç, bir yer deÄŸiÅŸtirme hali olmanın ötesinde, uzun soluklu olduÄŸunda aynı zamanda habitat deÄŸiÅŸimini imler. Mukim olunan bir yaÅŸam alanından bir baÅŸka yaÅŸam alanı ya da alanlarına geçiÅŸ ÅŸeklinde gerçekleÅŸen bu yer deÄŸiÅŸtirme olayı sadece fiziksel deÄŸil, üretilen ve içerisinde var olunan habitusun da beraberinde taşınmasını kapsamaktadır. Böylelikle gidilen yerlere kültür ve kimliÄŸin tüm bileÅŸenleri de eÅŸlik etmektedir. Bu bileÅŸenler, göçülen yerdeki hayata uyum saÄŸlama ya da saÄŸlayamamada önemli roller oynamaktadır. “…leÅŸememek” gibi ekler kiÅŸiye gitti yerde bir damga unsuru olarak yapışıp kalabilmektedir. KentleÅŸememek… ModernleÅŸememek… 

Gündelik Yaşamda Avrupa'da Müslümanlar

Feyzeddin AYTEPE

Toplumlar ve toplumsal pratikler bir süreklilik içerisinde deÄŸiÅŸime gebedir. Öznesi insan olan her durum deÄŸiÅŸimden/dönüÅŸümden kaçamamaktadır. Bu baÄŸlamda toplumlar var olduÄŸundan bugüne, gerek iç dinamikler gerek dış dinamikler ve toplumsal aktörler tarafından bir baÅŸkalaşıma itilmiÅŸtir. Bu baÅŸkalaşım olgusal olarak olumlu olabileceÄŸi gibi olumsuz bir durum da arz edebilmektedir. Göç olgusu da bu baÄŸlamda sosyolojik ve ekonomik nedenlerden kaynaklı gerçekleÅŸen bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Göç olgusu deÄŸinildiÄŸi üzere farklı dinamikler yoluyla gerçekleÅŸen toplumsal bir deÄŸiÅŸim ve terk ediÅŸ olarak karşımıza çıkmaktadır.  

Türkiye'de Kırsal Yapıların Dönüşümü

Emrah BAÅžARAN

Sosyolojinin Türkiye’deki geliÅŸim serüveni incelendiÄŸinde kır/köy sosyolojisi alanındaki çalışmaların 1950’li döneme kadar daha yoÄŸun yapıldığı ancak bu dönemden sonra sanayileÅŸme ve kentleÅŸmeyle birlikte bu alanın unutulduÄŸu ve çalışmaların daha çok kent sosyolojisi baÄŸlamında ÅŸekillendiÄŸi görülmektedir. Ancak özellikle son döneme bakıldığında ise (2000 sonrası) kıra yönelik ilginin gerek politikalar gerekse bilimsel çalışmalar baÄŸlamında arttığı kuÅŸkusuz takip edilebilmektedir. Böyle bir ilginin ve hassasiyetin neticesinde ortaya çıkmış olan bu eser, Türkiye’nin toplumsal gerçekliÄŸinin tam olarak anlaşılabilmesi için kırsal yapıların önemli bir yer teÅŸkil ettiÄŸi düÅŸüncesinden yola çıkarak sosyolojik bir perspektifle kırsal yapıları ele almakta ve deÄŸerlendirmektedir.

Sosyolojik Araştırma Pratiği

Bedir SALA

Genel olarak sosyal bilimlerde özel olarak sosyolojide kullanılan araÅŸtırma yöntemleri teknik bir konu olmanın ötesinde toplumsalın doÄŸasına iliÅŸkin ortaya atılan farklı teorilerin birer uzantısıdır. Bu teoriler sosyolojik bilginin nesnesi olan toplumsalın mahiyetini sorunsallaÅŸtırarak “sahih” bir sosyolojik bilgiye ulaÅŸmanın yöntem ve tekniklerini belirlemeye çalışır. Dolayısıyla sosyoloji araÅŸtırmalarında kullanılan yöntemler aynı zamanda belli bir sosyolojik teorinin savunulması ve devam ettirilmesi anlamına gelmektedir. Zaman zaman bazı sosyolojik araÅŸtırmalarda kullanılan yöntemin hangi teorinin uzantısı olduÄŸu üzerinde çok fazla durulmamaktadır. Bu yöntemin arka planındaki teorik tartışmalar ve dayatmalar üzerinde çok fazla durulmadan araÅŸtırmacı yöntemini seçer ve bu yöntem doÄŸrultusunda araÅŸtırmasını sonuçlandırır.

Türk Romanında Bilgi İktidar İdeoloji

Necla DAÄž

Türk romanı üzerinde çeÅŸitli incelemeler yapılmasına raÄŸmen ideolojik söylemin hegemonyaya nasıl dönüÅŸtüÄŸü üzerinde yeterince durulmamıştır. Ä°ktidar ve ideolojinin ortaya çıkardığı bilgi ve bu bilginin iktidarı sürekli hale getirme iliÅŸkisi metnin zamanla bir araca dönüÅŸmesine ve dönemin ideolojik zihniyetine hizmet etmesine neden olmuÅŸtur. Ä°deolojik söylemi ortaya çıkaran ve bunun esere yansımasını saÄŸlayan iktidar-bilgi iliÅŸkisini öznenin penceresinden okumanın en kestirme yolu eser üzerindeki etkiyi çözümlemektir. “Romanda Bilgi Ä°ktidar Ä°deoloji: Türk Romanı Üzerine Bir Söylem Çözümlenmesi” isimli eser, daha önceki çalışmalarda pek de irdelenmemiÅŸ olan bilgi, iktidar ve ideoloji iliÅŸkisinin romana yansımalarını incelemektedir.  
 
Tüm Sayılar
Sosyoloji Divanı Kitaplığı
Basında Biz
Duyurular
Formlar
Satış Noktaları