TR
 
EN
 
Hakkında | Amaç ve Kapsam | Etik İlkeler ve Yayın Politikası | Yazım Kuralları | Değerlendirme Süreci | Editör, Yayın ve Danışma Kurulu | Dizin | İletişim
 
1. SAYI
2. SAYI
3. SAYI
4. SAYI
5. SAYI
6. SAYI
7. SAYI
8. SAYI
9. SAYI
10. SAYI
11. SAYI
12. SAYI
13. SAYI
14. SAYI
15. SAYI
16. SAYI
17. SAYI
18. SAYI
19. SAYI
20. SAYI
21. SAYI
22. SAYI
23. SAYI
 
 
21. SAYI // AÄ°LE

DİVAN KALEMİ

Sosyoloji Divanı 11. yılında 21. sayısı ile sizlerle buluÅŸmanın heyecanını yaşıyor. Dosya konusu Aile. AdemoÄŸluna ait en kadim birlikteliklerden biri olan aile tarihin her döneminde toplumsal yapının da en temel yapı taşı olmuÅŸtur. Bireysel olarak olumsuz tecrübeler olsa da aile hemen her zaman huzur, güven, sevgi, mutluluk ile anılagelmiÅŸtir. ÇoÄŸu zaman insanoÄŸlunun kaderini belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Modern çağın da temel tartışma konuları arasında yer alan aile özellikle son dönemde görünürlüÄŸü artan toplumsal dönüÅŸümler ile tekrar gündeme gelmiÅŸ, bir taraftan varlığı sorgulanmaya çalışılırken diÄŸer taraftan ailenin geleceÄŸi ve önemine dair tezler ve etkinlikler yeniden ve daha güçlü bir ÅŸekilde sökün etmiÅŸtir. Evlenme oranlarının düÅŸtüÄŸü, boÅŸanmaların arttığı, toplam doÄŸurganlık hızının 1,6’ya kadar gerilediÄŸi, LGBTÄ° tartışmalarının zemin bulduÄŸu ama ailenin varlığının, öneminin ve gerekliliÄŸinin daha yoÄŸun tecrübe edildiÄŸi bir dönemde Sosyoloji Divanı aile konusuna duyarsız kalamazdı elbette. Ä°ÅŸte böyle bir zeminde aile dosyası ile karşınızdayız. 
 
Dosya’da “DeÄŸiÅŸen Aile DeÄŸiÅŸmeyen Aile DeÄŸerleri” baÅŸlıklı yazısında Ertan Özensel dünden bugüne ailenin teÅŸekkülünü ve devamını saÄŸlayan temel deÄŸerlerini konu ediniyor. Bu baÄŸlamda ailenin kurum deÄŸeri, nikah, sevgi, sadakat, saygı, hoÅŸgörü, sorumluluk, geçim, paylaşım ve sabır gibi deÄŸerlerinin yanı sıra geçmiÅŸte çeÅŸitli toplumlarda ailenin yok edilmesine yönelik politikalara ve bugünün küresel dünyasında farklı birlikteliklerin, aile kavramı altında tanımlanma giriÅŸimlerine meÅŸruiyet kazandırma çabalarına özgün bir perspektif sunuyor. 
 
Ertan Özensel’in bıraktığı yerden söze devam eden Mücahit Gültekin genetik mühendisliÄŸi ve biyoteknoloji alanındaki geliÅŸmelerle birlikte gündeme gelen alternatif aile modellerinin gerçeklik kazanma ihtimalini sorguluyor. “Anne”, “baba”, “doÄŸum”, “çocuk” gibi aile kurumunu oluÅŸturan en temel kavramların anlamları yeniden tartışmaya açıldığı bu biyoteknolojik geliÅŸmelerin aile kurumunda nasıl bir dönüÅŸüme yol açabileceÄŸini tahlil ediyor. 
 
Meryem Åžahin, “EÅŸler Arası Ä°liÅŸkilerde Dinin Rolü: Din Aile Ä°liÅŸkilerini Nasıl Etkiler?” baÅŸlıklı makalesinde bir baÅŸka temel kurum olan dinin aile hayatına etkisini tartışıyor. Sadece Müslümanlar deÄŸil farklı inançlara sahip bireyleri de ele alan ve konu ile ilgili araÅŸtırmaların bulgularından hareketle dindarlık ve aile arasındaki iliÅŸkiyi evlilik kriterlerini belirleme, evlilik istikrarı, evlilik baÄŸlılığı, aile içi problemlerin önlenmesi ve çözümü, evlilik doyumu gibi deÄŸiÅŸkenler üzerinden deÄŸerlendiriyor. 
 
Mehmet Fatih GüloÄŸlu, uzun yıllar literatürde aile de gücün ve otoritenin sembolü olarak sunulan ve kimi zaman büyük haksızlıklara da maruz kalan baba ya da babalık konumuna odaklanıyor. Aile içinde babanın pozisyonunun etik bir temelde nasıl kurulabileceÄŸi sorusundan hareketle babanın sahip olduÄŸu pozisyonun toplumsal ve sembolik anlamının ailenin inÅŸasındaki rolü, sorumluluk odaklı ve erdemli ailenin inÅŸasının imkanı ile erdemli babalar ve çocuklar yetiÅŸtirmenin tarihsel koÅŸullarını babalık etiÄŸi üzerinden tartışmaya açıyor. 
 
AyÅŸe Canatan, “YaÅŸlılıkta Aile” baÅŸlıklı makalesinde geçmiÅŸten günümüze ailenin yaÅŸlı üzerindeki etkileri ve yaÅŸlıların yaÅŸam biçiminde meydana gelen deÄŸiÅŸmelerin aile kurumuna etkisini analitik bir incelemeye tabi tutuyor. 
 
Olgun Gündüz, aile kurumunun geçirdiÄŸi deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸümleri evlenme ve boÅŸanma dinamikleri üzerinden analiz ediyor. Türkiye Ä°statistik Kurumu (TÜÄ°K) verileri ve Türkiye Aile Yapısı AraÅŸtırması (TAYA) bulgularından hareketle evlenme ve boÅŸanma dinamikleri üzerinde belirleyici olan temel unsurların neler oldukları tartışılıyor. 
 
“Türkiye’de Aile Politikalarının Güncel Durumunun DeÄŸerlendirilmesi” baÅŸlıklı makalesinde Döne Ayhan, 2002 sonrası aile politikalarında benimsenen yaklaşım ve uygulamaların arka planını hedef aktörler olan kadın, çocuk ve yaÅŸlı perspektifinde uygulanan hizmetler üzerinden inceliyor. Aile politikalarının güncel görünümü, toplumsal dinamiklerin ekseninin hızlı bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸtiÄŸi aile politikalarında gelinen noktada Türkiye’nin konumu ve sürdürülebilir aile politikalarına dikkat çekiyor. 
 
Hasan Hüseyin Taylan, boÅŸanmaların ve tek ebeveynli ailelerin hızla arttığı günümüzde birçok ülkede uygulansa da ülkemizde uygulamaya henüz geçmemiÅŸ olan aile arabuluculuÄŸu uygulamasının önemine deÄŸiniyor. Aile bütünlüÄŸünün korunması, boÅŸanma sürecindeki eÅŸlerin, süreci saÄŸlıklı biçimde yönetebilmesi ve eÅŸler arasındaki anlaÅŸmazlıkların çözümlenmesi için alternatif çözüm yollarından biri olan aile arabuluculuÄŸu sosyolojik, hukuki, mesleki ve uygulama yönleriyle deÄŸerlendiriliyor ve halihazırda bu sistemi kullanan ülkelerin bazılarının uygulamalarına ve temel ilkelerine temas edilerek ülkemizde uygulanmasını kolaylaÅŸtıran yasal statüsü ve sosyolojik zorunluluk konu ediliyor. 
 
Ä°brahim Nacak da konuyu mimarlık ve aile iliÅŸkisi üzerinden analiz ediyor. “GeçmiÅŸten Günümüze Mimari Açıdan Ev ve Ailenin Ä°marı” baÅŸlıklı makalesinde ailenin yeryüzünde varlığını güvenle sürdürmesini saÄŸlayacak yapı ve mimari yapıtların tarihteki ilk ürünlerinden biri olan evin mimari açıdan yaÅŸadığı dönüÅŸüm ile toplumsal yönleriyle ailenin yaÅŸadığı dönüÅŸüm ele alınıyor. 
 
Nuh Akçakaya, insanlık tarihinin kadim gerilim alanlarından birini erkeklerin gözünden masaya yatırıyor. Kaynana gelin çatışmasının konu edildiÄŸi çalışmada, bu kadim çatışmanın sadece ailedeki gerilim hattını temsil etmediÄŸini aynı zamanda bir dayanışma, tolerans ve sorun çözme kültürünü de oluÅŸturduÄŸu saha araÅŸtırması bulguları ile analiz ediliyor. Dolayısıyla makale, çatışmayla beraber ailenin sorun çözme becerilerini ortaya koyarak konuyu özgün bir perspektiften ele alıyor. 
 
Saha araÅŸtırması bulgularına dayalı bir diÄŸer makalede Abdulkadir Ä°nce bireylerin gündelik yaÅŸam içerisindeki düÅŸünme, hissetme ve eylemde bulunma biçimleriyle aile ve akrabalık iliÅŸkilerinin nasıl baÄŸlantılı olduÄŸunu katılımcıların kendi anlam dünyaları ve bakış açılarından hareketle anlamaya ve açıklamaya çalışıyor. 
 
Aile yapısında meydana gelen deÄŸiÅŸimlere gelin-kaynana iliÅŸkileri üzerinden odaklanan Gamze Abi Cingü ve Suvat Parin iki kadın aktörün deÄŸiÅŸen sosyo- ekonomik konumlarına baÄŸlı olarak aile içindeki rol, statü ve etki alanlarını nitel saha araÅŸtırması bulguları üzerinden yorumluyor. Bu baÄŸlamda, 1960’larda ailede gelin sonrasında ise kaynana olmuÅŸ katılımcılar ile 1990’larda kaynana ile birlikte aile deneyimi yaÅŸamış gelinlerin gözünden gelin kaynana iliÅŸkileri üzerinden ailedeki deÄŸiÅŸime ışık tutuluyor. 
 
Dosyanın “Ev Kadını Olmak: Aile Ä°çinde Ev Kadınlığına Yönelik Beklentilerin DönüÅŸümü” baÅŸlıklı makalesinde Rukiye Geçer, kadınlık rolleri ve rutinleri baÄŸlamında, genel olarak ev içiyle anlamlandırılan kadınlık rollerinin kadınları sosyalleÅŸmeden alıkoyma boyutunun rol ve kamusal görünürlüÄŸe yüklenen deÄŸeri ve kamusal görünürlüÄŸü kısıtlı olduÄŸu düÅŸünülen ev kadını özneyi temsil eden genel kanı literatürdeki tartışmalar referans alınarak tartışmaya açıyor. 
 
SöyleÅŸi bölümünde konuÄŸumuz yazar Mustafa Ruhi Åžirin. Çocuk Edebiyatı, çocuk hakları, çocuk kültürü ve sanatına ile ilgili çalışmalarıyla tanıdığımız Åžirin bu alanda çok sayıda eser veren ödüllü bir isim. Rukiye Geçer’in gerçekleÅŸtirdiÄŸi söyleÅŸide ailenin dönüÅŸümü, çocuÄŸun deÄŸeri, modern çocuk paradigmasının kurguları, sanal pedagoji, çocuk ve çocukluk felsefesi, zaman, mekân ve çocuk iliÅŸkisi, yeni çocuk algısı, çocuÄŸun dünya tasarımı, ideal çocuk anlayışı gibi pek çok konu da nitelikli, özgün ve bir o kadar da keyifli bir sohbet bekliyor bizleri…
 
Kenar Kayıt'ta GülÅŸen ÖÄŸüt, kadın yoÄŸun meslek gruplarında çalışan erkeklerin mesleklerinin cinsiyetlendirilmesini nasıl deneyimlediklerini keÅŸfetmeye çalıştığı nitel araÅŸtırmadan hareketle erkeklerin kadın yoÄŸun meslekleri nasıl deneyimledikleri ve mesleklerine dair algılarının nasıl ÅŸekillendiÄŸi sorularına cevap arıyor 
 
Havva Nur Ä°leri, “Engelli Ailesi Olmak: Gündelik Hayat ve Gelecek Tasarımı” baÅŸlıklı yazısında engelli birey ailelerinin toplumun geri kalanından farklılık sergileyen taraflarını, günlük yaÅŸamlarını, sosyal hayatlarını ve geleceÄŸe dair endiÅŸelerini gözler önüne seriyor. Nitel araÅŸtırma bulgularına dayalı çalışma engelli birey ailelerinin toplumdan ve toplumsal kurumlardan beklentileri; gündelik hayatlarının kolaylaÅŸtırılması, toplumsal aidiyet, kendilerinin ve engelli evlatlarının geleceklerinin güvence altına alınması ile toplumdaki dezavantajlı konumlarından sıyrılma gibi temel sorun alanlarına iliÅŸkin çözümleme yapıyor. 
 
Özge PınaroÄŸlu ise evlilik merasimlerini mekân, ritüel ve aktörler üzerinden inceliyor. Evlilik merasimlerinin dönemsel olarak yeni evli gelinler tarafından nasıl algılandığı, geleneksel ve modern anlamda ne gibi farklılıkların yaÅŸandığı sorunsalından hareketle merasimlerin gerçekleÅŸtikleri mekânlar, bu merasimleri gerçekleÅŸtiren ve etki eden kiÅŸilerin sosyal konumları tanımlayış biçimleriyle evlilik merasimlerinin yeniden biçimlenmesinde dönüÅŸen pratikler saha araÅŸtırması verileri ile okuyucuya sunuluyor.
 
Hayat Sahnesi’nde Hüseyin Çil, bir metafor olarak aileyi konu alırken; Hatice Ebrar Akbulut, kadın, anne ve annelik kavramlarına farklı bir pencereden bakıyor. Murat Demir ise Mustafa Çiftçi’nin öykülerinden hareketle taÅŸra analizi yapıyor.
 
Kitaplık'ta Tuba BüyüktosunoÄŸlu Yaylalı, Saba Mahmood’un “Dindarlığın Siyaseti Ä°slami Uyanış ve Feminist Özne”; Gülsen Çankal, Özlem AydoÄŸmuÅŸ Ördem’in “Çocukluk Sosyolojisi”; Hanım KeleÅŸ, Sümeyye Asa’nın “Popüler Kültür, Gençlik ve Hallyu: Güney Kore Kültür Endüstrisinin Türkiye’deki Yansımaları” ve Ahmet Faruk KoÅŸar, Ahmed Tufan’ın “Ä°nsan, Hakikat ve Anlam Rene Guenon’da Modern Ä°nsanın Anlam Problemi- Mona” isimli eserlerinin kritiÄŸini yapıyorlar. 
 
Bu vesile ile dosya editörlüÄŸünü üstlenen ve süreç boyunca yoÄŸun emek sarf eden Samsun Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ÖÄŸretim Üyesi Faruk TurÄŸut baÅŸta olmak üzere derginin sekretaryasını yürüten Gülsen Çankal’a ve elbette yazıları ile dosyaya can veren yazarlarımıza teÅŸekkürü bir borç biliriz. 
 
Selam ile…

İÇİNDEKİLER

Ä°çindekiler
7 Divan Kalemi
 
11 DOSYA
13 DeÄŸiÅŸen Aile DeÄŸiÅŸmeyen Aile DeÄŸerleri / Ertan Özensel
31 Alternatif Aile Arayışları ve Üremenin Biyoteknolojik Ä°nÅŸaası / Mücahit Gültekin
55 EÅŸler Arası Ä°liÅŸkilerde Dinin Rolü: Din Aile Ä°liÅŸkilerini Nasıl Etkiler? / Meryem Åžahin
73 Babalık EtiÄŸinden Bahsetmenin Zamanı Geçiyor! / Mehmet Fatih GüloÄŸlu
93 Yaşlılıkta Aile / Ayşe Canatan
109 Evlenme ve BoÅŸanma Dinamikleri Üzerinden Aile Kurumunda Ä°zlenen DeÄŸiÅŸim Parametreleri / Olgun Gündüz
131 Türkiye’de Aile Politikalarının Güncel Durumunun DeÄŸerlendirilmesi / Döne Ayhan
153 Aile BirliÄŸinin Korunmasında Aile ArabuluculuÄŸu / Hasan Hüseyin Taylan
173 GeçmiÅŸten Günümüze Mimari Açıdan Ev ve Ailenin Ä°marı / Ä°brahim Nacak
189 Erkeklerin Gözünden Kaynana Gelin Ä°liÅŸkileri: Neden Çatışırlar, Nasıl Barışırlar? / Nuh Akçakaya
219 Aile ve Akrabaların Bireyin Gündelik YaÅŸam Pratiklerine Etkisi: Malatya ÖrneÄŸi / Abdulkadir Ä°nce
239 Gelin-Kaynana Ä°liÅŸkileri Üzerinden Ailedeki DeÄŸiÅŸime Bakmak / Gamze Abi Cingü | Suvat Parin
253 Ev Kadını Olmak: Aile Ä°çinde Ev Kadınlığına Yönelik Beklentilerin DönüÅŸümü / Rukiye Geçer
 
269 SÖYLEŞİ
271 SöyleÅŸi / Mustafa Ruhi Åžirin
 
279 KENAR KAYIT
281 Yeni Nesil Gelinlerde Evlilik Merasimi ve DönüÅŸümü / Özge PınaroÄŸlu
307 Kadın YoÄŸun Meslek Gruplarında Çalışan Erkeklerin Mesleklerin Cinsiyetine Dair Algı ve Tutumları / GülÅŸen ÖÄŸüt
327 Engelli Ailesi Olmak: Gündelik Hayat ve Gelecek Tasarımı / Havva Nur Ä°leri
 
347 HAYAT SAHNESÄ°
349 Bir Metafor Olarak Aile / Hüseyin Çil
355 Kadın, Anne ve Annelik / Hatice Ebrar Akbulut
361 TaÅŸra Ataerkil Mi?: Çiftçi Öyküleri Üzerine Bir SoruÅŸturma / Murat Demir
 
367 KÄ°TAPLIK
369 Dindarlığın Siyaseti Ä°slami Uyanış ve Feminist Özne - Saba Mahmood / Tuba BüyüktosunoÄŸlu Yaylalı
377 Çocukluk Sosyolojisi-Özlem AydoÄŸmuÅŸ Ördem / Gülsen Çankal
383 Popüler Kültür, Gençlik ve Hallyu: Güney Kore Kültür Endüstrisinin Türkiye’deki Yansımaları -Sümeyye Asa / Hanım KeleÅŸ
389 Ä°nsan, Hakikat ve Anlam Rene Guenon’da Modern Ä°nsanın Anlam Problemi-Mona Ahmed Tufan / Ahmet Faruk KoÅŸar
 
393 Yazım Kuralları
394 DeÄŸerlendirme Süreci
395 Etik Ä°lkeler
396 Yayın Politikası
DOSYA

DeÄŸiÅŸen Aile DeÄŸiÅŸmeyen Aile DeÄŸerleri

Ertan Özensel

Özet: Aile, birbirlerine kan bağı, evlilik ve akrabalık bağı ile baÄŸlı olan, büyüklerin çocukların bakımı için sorumluluk aldığı, fizyolojik, psikolojik, toplumsal, sosyo-kültürel ihtiyaçlarının karşılandığı bir toplumsal kurum olarak tanımlanabilir. Geleneksel toplumların aile yapısı olarak tanımlanan geniÅŸ aileden, modern toplumların aile yapısı olarak tanımlanan ve yaygın olarak tüm dünyada görülen çekirdek aileye doÄŸru dönüÅŸmüÅŸtür. Bu dönüÅŸümde baÅŸat rolü sanayileÅŸmenin aldığı söylenebilir. Bu deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸüm, ailenin bazı iÅŸlevlerinde daralmalara yol açmış, netice olarak aile yapılarında nitelik ve nicelik olarak köklü olarak nitelendirebilecek deÄŸiÅŸmelere neden olmuÅŸtur. Fakat toplumsal bir kurum olarak aile temel birçok fonksiyonunu korumayı baÅŸarmış ve günümüzde alternatifi olmayan bir kurum olarak varlığını sürdürmüÅŸtür. 
 
Tüm toplumsal kurumlar gibi aile de deÄŸiÅŸim geçirmesine raÄŸmen, ailenin teÅŸekkül etmesini ve devamını saÄŸlayan bazı deÄŸerlerini, temel özellikleri itibariyle deÄŸiÅŸmeden koruyup sürdürebilmiÅŸtir. Bu deÄŸerler dünkü aile yapılarında var olduÄŸu gibi bugünkü aile yapılarında da devam etmektedirler. Ailenin, ailenin kurum deÄŸeri, nikah, sevgi, sadakat, saygı, hoÅŸgörü, sorumluluk, geçim, paylaşım ve sabır gibi deÄŸerleri kaybetmesi, ailenin toplumsal bir kurum olarak varlığını sürdürememesi gibi bir sonuca gitmesi, iddialı bir yaklaşım olmayacaktır. Çünkü aile kurumu, ancak bu deÄŸerlerle var olabilecek, toplumsal iÅŸlevlerini yerine getirebilecektir. GeçmiÅŸte çeÅŸitli toplumlarda ailenin yok edilmesine yönelik politikalar uygulanmış ve bunda muvaffak olunamamıştır. Bugünün küresel dünyasında da farklı birlikteliklerin, aile kavramı altında tanımlanma giriÅŸimleri, bu birlikteliklere meÅŸruiyet temeli kazandırma çabası olarak nitelendirilebileceÄŸimiz gibi, aynı zamanda aileyi tehdit eden önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. 
 
Anahtar Kelimeler: Aile, toplumsal kurum, ailenin deÄŸiÅŸimi, toplumsal deÄŸiÅŸme, deÄŸer.

Alternatif Aile Arayışları ve Üremenin Biyoteknolojik İnşaası

Mücahit Gültekin

Özet: Aile kuruluÅŸu, yapısı ve iÅŸlevleri açısından çeÅŸitli farklılıklar gösterse de evrensel bir kurum olarak görülmekte, toplumun temeli olarak kabul edilmektedir. Buna raÄŸmen aile kurumu tarih boyunca çeÅŸitli gerekçelerle eleÅŸtiriye de maruz kalmış, bazı filozoflar ve siyasetçiler tarafından sakıncalı bir kurum olarak görülmüÅŸtür. Son zamanlarda bu eleÅŸtirilerin daha fazla arttığını söylemek mümkündür. Aile özellikle “ataerkil” ve “heteronormatif” bir kurum olması sebebiyle sorgulanmakta; geleneksel aileye alternatif aile arayışları sürmektedir. Genetik mühendisliÄŸi ve biyoteknoloji alanındaki geliÅŸmeler bu arayışların hızlanmasını saÄŸlamış, alternatif aile modellerinin gerçeklik kazanma ihtimalini güçlendirmiÅŸtir. Bu geliÅŸmelerin bir sonucu olarak aile kurumu bir dönüÅŸüme uÄŸramakta; “anne”, “baba”, “doÄŸum”, “çocuk” gibi aile kurumunu oluÅŸturan en temel kavramların anlamları yeniden tartışmaya açılmaktadır. Bu makalede biyoteknoloji ve yardımcı üreme teknikleri hakkında bilgi verilmekte; bu alanlardaki geliÅŸmelerin aile kurumunda nasıl bir dönüÅŸüme yol açabileceÄŸi ele alınmaktadır.
 
Anahtar Kelimeler: Aile, biyoteknoloji, yardımcı üreme teknikleri, tüp bebek, taşıyıcı annelik, yapay
rahim.

Eşler Arası İlişkilerde Dinin Rolü: Din Aile İlişkilerini Nasıl Etkiler?

Meryem Åžahin

Özet: Bu çalışmada dinin aile hayatına etkisi problem edinilmiÅŸ; hem Müslüman, hem de farklı inançlara sahip bireyler üzerinden din psikolojisi bakış açısıyla bu iliÅŸkiyi ele alan çalışmalardan hareketle konuya dair derleme yapılmış, araÅŸtırmaların getirdiÄŸi mevcut durum anlaşılmaya çalışılmıştır. AraÅŸtırmada dindarlık ve aile deÄŸiÅŸkeni ele alınmakla birlikte, konunun kapsamı “eÅŸler arası iliÅŸkiler” olarak sınırlandırılmış ve mevcut çalışmaların derlenmesi ve deÄŸerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yapılan araÅŸtırmalar deÄŸerlendirildiÄŸinde evlilik kriterlerini belirleme, evlilik istikrarı, evlilik baÄŸlılığı, aile içi problemlerin önlenmesi ve çözümü, evlilik doyumu gibi deÄŸiÅŸkenlerle dindarlığın iliÅŸkili bulunduÄŸu; dindarlığın genellikle aile hayatına olumlu etkileri olduÄŸu görülmüÅŸtür. Öncü ve daha fazla sayıda araÅŸtırma Hristiyan inancı merkezli olarak ABD’de yürütülmüÅŸ olmakla birlikte, son yıllarda Müslüman ya da farklı inançlara sahip bireyler üzerinde de araÅŸtırmalar yürütülmektedir. Gelinen aÅŸamaya kadar yapılan çalışmalar ortaya genel bir resim koymuÅŸ olsa da bu alanın geliÅŸmeye ihtiyaç duyduÄŸu görülmektedir. Ä°slam inancına özgü ayırt edici yapıların ortaya konması, dindarlığın farklı aile tiplerindeki etkilerinin anlaşılmaya çalışılması, boylamsal çalışmalar yürütülmesi, aracı deÄŸiÅŸkenlerin gündeme alınması gibi öneriler dikkate alınarak tasarlanacak araÅŸtırmalar alanının geliÅŸimine katkı sunacaktır. Mevcut araÅŸtırmaların bulgularından hareketle evlilik öncesi eÄŸitimler, aile danışmanlığı, çift-aile terapisi gibi uygulamalı alanlarda dindar bireylerin dini ve manevi yaÅŸantılarının dikkate alınması ve kültüre duyarlı bir ÅŸekilde destekleyici rolde kullanılması önerilmektedir. 
 
Anahtar Kelimeler: Din psikoloji, aile psikolojisi, din ve aile, evlilik doyumu, aile danışmanlığı.

Babalık Etiğinden Bahsetmenin Zamanı Geçiyor!

Mehmet Fatih Güloğlu

Özet: Babanın aile üyeleri üzerinde kırılamaz bir gücünün (patria potestas) olduÄŸu aile sosyolojisi metinlerinde dile getirilir. 21. yüzyılda, özellikle psikoloji merkezli tartışmalarda bir çocuÄŸun geliÅŸiminin merkezinde babanın olduÄŸu belirtilir. Bu iddianın haklı olduÄŸu yanlar olmakla birlikte babanın tek merci olması en basit ifade ile bir abartı; aile bireyleri üzerindeki gücünün aşırılığına vurgu ise babaya yapılan ciddi bir haksızlık olarak deÄŸerlendirilebilir. Ancak baba ya da babalık konumu aile içindeki iliÅŸki aÄŸlarında etkili ve de ÅŸekillendirici bir yere sahiptir. Babanın sahip olduÄŸu pozisyonun toplumsal ve sembolik anlamı nasıl bir ailenin inÅŸa edileceÄŸini veya nasıl bir toplumda yaÅŸadığımızın bir özetidir. Bu metinde “aile içinde babanın pozisyonu etik bir temelde nasıl kurulabilir?” sorusu sorulmuÅŸtur. Öncelikle babalık kavramı etik merkezli bir sorgulamaya tabi tutulmuÅŸtur. Kendi kanından olan veya ‘kendisine ait olan’ bir varlığı (çocuÄŸu) merkeze alan babalığın etik olarak ‘aynılaÅŸtırıcı’ bir yaklaşıma sahip olmasının ahlaki olarak problemli olduÄŸunun altı çizilmiÅŸtir. Çalışmada babanın da öteki tarafından -yani bizzat çocuk tarafından- inÅŸa edildiÄŸi söylenerek ‘sorumluluÄŸun’ kurala uyma olarak yorumlanmasının önüne geçilirse ahlaki sorumluluk temelinde bir aile inÅŸasının önünün açılabileceÄŸi öne sürülmüÅŸtür. BaÅŸkası için olan baba, ailede sorumluluk temelinde ‘iyi yaÅŸamın’ imkânını açığa çıkarabilir. Böylece ‘sorumluluk’ odaklı ve erdemli ailenin inÅŸasının mümkün olabileceÄŸi gibi erdemli babalar ve çocuklar yetiÅŸtirmenin tarihsel koÅŸulları aÅŸikâr kılınabilir.
 
Anahtar Kelimeler: Babalık, etik, erdemler ve sorumluluk.

Yaşlılıkta Aile

AyÅŸe Canatan

Özet: Ä°nsanların içine doÄŸduÄŸu aile her yaÅŸ döneminde farklı destekler vererek toplumun üyelerinin yaÅŸamlarını sürdürmesini saÄŸlamaktadır. Her yaÅŸ döneminde olduÄŸu gibi yaÅŸlılık döneminde de ailenin etkisi önemlidir. Ailenin yaÅŸlı üzerindeki etkileri geçmiÅŸten günümüze deÄŸiÅŸiklik göstermiÅŸtir. GeçmiÅŸte yaÅŸlılar geniÅŸ ailenin bir üyesi olarak yaÅŸlandıkça pasif bir hayatı sürdürürken ve daha erken yaÅŸlarda ölürken, günümüzde saÄŸlıkta ilerlemeler, teknoloji ve eÄŸitimde geçirilen yılların artışı ile yaÅŸlıların yaÅŸam biçimi deÄŸiÅŸmiÅŸ ve kendi çekirdek ailelerinin içinde yaÅŸamlarını sürdürmeye baÅŸlamışlardır. Bu durum yaÅŸlıların daha aktif ve uzun bir yaÅŸam sürmelerine imkân saÄŸlarken diÄŸer taraftan ileri yaÅŸlarda bakım sorunu ile yüzleÅŸmelerine yol açmıştır.
 
Anahtar Kelimeler: Yaşlılık, yaşlılıkta aile, yaşlılıkta bakım, geleneksel aile, modern aile.

Evlenme ve BoÅŸanma Dinamikleri Ãœzerinden Aile Kurumunda Ä°zlenen DeÄŸiÅŸim Parametreleri

Olgun Gündüz

Özet: Toplumların yapı taÅŸlarını meydana getiren kurumların başında gelen aile, evlenme, boÅŸanma, çocuk sahibi olma gibi deÄŸiÅŸkenler etrafında deÄŸerlendirilme konusu edilmektedir. Toplumsal deÄŸiÅŸme süreci içinde sosyal yapı ve kurumlarda yaÅŸanan farklılaÅŸmalar aileye dair unsurları da etkilemektedir. Evlenme, boÅŸanma, çocuk sahibi olma gibi temel unsurlar, yaÅŸanan farklılaÅŸmanın izlendiÄŸi alanların başında gelmektedir. Aile kurumunun geçirdiÄŸi deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸüm aÅŸamaları toplumsal deÄŸiÅŸme sürecinde yaÅŸanan farklılaÅŸmalarla birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde anlaşılabilir olmaktadır. Bu çalışmada aile kurumunda meydana gelen deÄŸiÅŸiklikler ele alınırken evlenme ve boÅŸanma dinamikleri üzerinde belirleyici olan temel unsurların neler oldukları tartışılmaya çalışılmıştır. Temelde Türkiye Ä°statistik Kurumu (TÜÄ°K) verileri esas alınarak yapılan bu deÄŸerlendirmede 5’er yıllık periyodlarla tekrarlanan Türkiye Aile Yapısı AraÅŸtırması (TAYA) bulgularından da karşılaÅŸtırmalı olarak istifade edilmiÅŸtir. 2011 ile 2021 arasındaki istatistiksel verilerin karşılaÅŸtırılmalı analiz sonuçları; evlenme yaşının yükseldiÄŸini, çocuk sayısının düÅŸtüÄŸünü, boÅŸanma oranlarının arttığını ve erken yaÅŸta evliliklerin de giderek azaldığını ortaya koymuÅŸtur. Ailede yaÅŸanan problemlerin ev içi iÅŸ bölümünün kadınların aleyhine olmasından kaynaklandığı, sorumsuz ve ilgisiz davranışların en önemli boÅŸanma nedeni olarak görüldüÄŸü ve boÅŸanma sonucunda çocukların velayetinin çoÄŸunlukla kadınlara verildiÄŸi bu çalışmanın diÄŸer bulguları arasında yer almaktadır. 
 
Anahtar Kelimeler: Aile, evlenme, boÅŸanma, tek ebeveynli aile, çocuk.

Türkiye’de Aile Politikalarının Güncel Durumunun Değerlendirilmesi

Döne Ayhan

Özet: Aile, toplumsal yapıdaki varyasyonlara koÅŸut olarak her dönemde üzerine tartışmaların gerçekleÅŸtiÄŸi bir kurumdur. Küresel ve yerel düzeydeki kültürel, siyasi, ekonomik, saÄŸlık ve benzeri alanlardaki geliÅŸmeler aile kurumuna yansımaktadır. Bu noktada aileye dair tüm politikaların toplumsal arenada etkili olduÄŸu söylenebilir. Türkiye’nin tarihsel perspektifine bakıldığında siyasi devamlılığın olmaması ve ekonomik krizler politikalarda sürekliliÄŸi engellemiÅŸtir. YaÅŸanan toplumsal zihniyet dönüÅŸümünün aile kurumu üzerinden okunması söz konusudur. 2002 sonrasında yaÅŸanan deÄŸiÅŸimle aile politikalarında nispeten düzenli ve sistematik yapı amaçlanmıştır. Bu çalışmanın aile politikalarının tarihsel süreçte geçirdiÄŸi tüm detayları analiz etmesi imkân dâhilinde deÄŸildir. 2002 sonrası aile politikalarında benimsenen yaklaşım ve uygulamaların deÄŸerlendirilmesi bu çalışmanın temel amacı olacaktır. Türkiye’de ailenin korunması ve güçlendirilmesi politikaların temelini oluÅŸturmaktadır. Bu çalışmada aile politikalarının arka planını anlayarak hedef aktörler olarak kadın, çocuk ve yaÅŸlı perspektifinde uygulanan hizmetler incelenecektir. Aile politikalarının güncel görünümünün geçmiÅŸle kıyasla ciddi bir ilerleme kaydedildiÄŸi bilinmektedir. Son olarak, toplumsal dinamiklerin ekseninin hızlı bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸtiÄŸi aile politikalarında gelinen noktada Türkiye’nin bulunduÄŸu durum deÄŸerlendirilecektir. Toplumu var eden koÅŸulların dikkate alınarak sürdürülebilir aile politikalarının üretilmesi gerekliliÄŸi sonucuna varılmıştır.
 
Anahtar Kelimeler: Aile, sosyal politika, aile politikası, Türkiye.

Aile Birliğinin Korunmasında Aile Arabuluculuğu

Hasan Hüseyin Taylan

Özet: Türkiye’de evlenme oranlarındaki düÅŸüÅŸ, çocuk sahibi olmadaki azalış, tek başına yaÅŸayan hanelerdeki artış gibi ailenin krizine dair göstergelerin yanı sıra boÅŸanmalarda ve tek ebeveynli ailelerde hızlı bir artış söz konudur. Aile bütünlüÄŸünün korunması, boÅŸanma sürecindeki eÅŸlerin, süreci saÄŸlıklı biçimde yönetebilmesi ve eÅŸler arasındaki anlaÅŸmazlıkların çözümlenmesi için alternatif çözüm yollarından biri olan aile arabuluculuÄŸu, birçok ülkede uygulansa da ülkemizde uygulamaya henüz geçmemiÅŸ ve uygulanması gerekli bir modeldir. Aile arabuluculuÄŸu, boÅŸanma süreci öncesindeki, boÅŸanma sürecindeki ve boÅŸanma sonrasındaki anlaÅŸmazlıklarda tarafları çözüme eriÅŸtirmeyi hedefler ve anlaÅŸmazlıklarda özellikle çocukları ve eÅŸleri korumayı esas edinir. Temelde aileyi, özelde eÅŸ ve çocukları koruyan sosyal politikalar, aile refahı çerçevesinde Türkiye’de daha çok Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aracılığıyla yürütülmektedir. Ne yazık ki aile arabuluculuÄŸu ihtiyaç olmasına raÄŸmen uygulamaya geçmemiÅŸ bir modeldir. Bu çalışmada aile arabuluculuÄŸu, sosyolojik, hukuki, mesleki ve uygulama yönleriyle deÄŸerlendirilmiÅŸ; halihazırda bu sistemi kullanan ülkelerin bazılarının uygulamalarına ve temel ilkelere temas edilmiÅŸtir. Ayrıca aile arabuluculuÄŸunun ülkemizde uygulanmasını kolaylaÅŸtıran yasal statüsü ve sosyolojik zorunluluÄŸuna deÄŸinilmiÅŸtir.
 
Anahtar Kelimeler: Aile, boÅŸanma, aile arabuluculuÄŸu.

Geçmişten Günümüze Mimari Açıdan Ev ve Ailenin İmarı

Ä°brahim Nacak

Özet: GeçmiÅŸten bugüne mimarlık ve aile iliÅŸkisi giderek daha kompleks bir hal almaktadır. Ä°nsanın biyolojik varlığının devamını saÄŸlayan en temel unsur ailedir. Ailenin yeryüzünde (tabiat içinde) varlığını güvenle sürdürmesini saÄŸlayacak yapı olarak ev ise mimari yapıtların tarihteki ilk ürünlerinden birisidir. Evin sığınma ve barınma iÅŸlevi öncelikle fiziki bir yapıyı ortaya çıkarmış olsa da ailenin tarihsel, sosyal ve kültürel özellikleri eve çeÅŸitli iÅŸlevler kazandırmıştır. Bu iÅŸlevler aile üyelerinin sayısına, statüsüne ve rollerine baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Evin iÅŸlevleri, ailenin iÅŸ bölümü, tüketim, kimlik, kültürel aktarım gibi ihtiyaçlarına karşılık gelmektedir. Evin mimari yapısı malzemeden tekniÄŸe, iÅŸlevden estetiÄŸe kadar çok boyutlu özellikler taşımaktadır. Bu makalede evin mimari açıdan yaÅŸadığı dönüÅŸüm
ile toplumsal yönleriyle ailenin yaÅŸadığı dönüÅŸüm incelenmeye çalışılmıştır. Bu dönüÅŸümde ev mimari açıdan basit fakat çok iÅŸlevli bir yapıdan, kompleks fakat tekil iÅŸlevli yapılara doÄŸru evrilmiÅŸtir. Ayrıca ev halkının sosyo-kültürel dünyası çeÅŸitli ÅŸekillerde evin mimarisini doÄŸrudan etkilemektedir. Günümüzde ise kitlesel konut yatırımları ve projeleri ile kentlerde modern tüketim kültürünün bir yansıması olan standardize evler, konutlar, daireler, apartmanlar inÅŸa edilmektedir. Bu evlerde yaÅŸayan insanların (ailelerin) tarihsel ve kültürel hafızası, sahip olduÄŸu deÄŸer ve normlar dikkate alınmamaktadır. Özetle bugünün ev mimarisi, sosyo-kültürel açıdan aileyi imar edecek hususiyetlere sahip deÄŸildir. 
 
Anahtar Kelimeler: Kent, ev mimarisi, apartman, aile, ailenin imarı.

Erkeklerin Gözünden Kaynana Gelin İlişkileri: Neden Çatışırlar, Nasıl Barışırlar?

Nuh Akçakaya

Özet: Kaynana gelin çatışması, Türk aile yapısı içerisinde kadim bir gerilim alanını resmeder. Ama bu çatışma, ailedeki gerilim hattını temsil ettiÄŸi kadar bir dayanışma, tolerans ve sorun çözme kültürünü de oluÅŸturmaktadır. Dolayısıyla Coser’cı bir perspektif üzerinden bakıldığında çatışmanın bir iÅŸlevi de söz konusu olabilmektedir. Bu perspektifle kaynana gelin çatışmasını konu alan bu makale, çatışmayla beraber ailenin sorun çözme becerilerini ortaya koymak için tasarlanmıştır. Bilhassa oÄŸul ve koca hükmündeki erkeklerin gözünden, kavgaların hangi sebeplerden dolayı ortaya çıktığının, kavganın taraflarının birbirlerine nasıl davrandıklarının ve nihayetinde bu kavgaların nasıl sonlandırıldığının anlaşılması literatüre özgün bir katkı sunabilecek niteliktedir. Bu minvalde araÅŸtırmada, amaçlı örneklemle 331 kiÅŸiden yüzyüze anket verisi toplanmıştır. Nicel veriler, SPSS 24 paket programıyla betimleyici istatistiklerin yanında faktör analizi, tek yönlü varyans analizi, t test, korelasyon analizi, uyum analizi, basit doÄŸrusal ve çoklu regresyon analizi gibi testlerle analiz edilmiÅŸtir. Sonuç olarak çatışma sıklığının; tarafların okuryazar olmaması, kaynana ve gelinin birlikte geçirdiÄŸi zaman, kocaların boÅŸanma isteÄŸi gibi bazı deÄŸiÅŸkenlerle anlamlı bir iliÅŸkisinin olduÄŸu görülmüÅŸtür. Bunun yanında gelin cimriliÄŸinin, oÄŸlanın annesine naif yaklaşımının ve annesini adaletli görmesinin kavgayı azalttığı; kaynana ve gelinin birlikte zaman geçirmesinin de kavgayı artırdığı anlaşılmıştır. Bu deÄŸiÅŸkenler, kavga sıklığını %15,1 oranında açıklarken; kavga sıklığının boÅŸanma isteÄŸini açıklama düzeyi %7,7 olarak bulunmuÅŸtur. Son olarak erkeklerin arabuluculuk stratejilerinin annelerine karşı daha ılımlı; eÅŸlerine karşı da daha doÄŸrudan olduÄŸu anlaşılmıştır.
 
Anahtar Kelimeler: Kaynana gelin çatışması, uyum, arabuluculuk, aile.

Aile ve Akrabaların Bireyin Gündelik Yaşam Pratiklerine Etkisi: Malatya Örneği

Abdulkadir Ä°nce

Özet: Bu çalışma, bireylerin gündelik yaÅŸam içerisindeki düÅŸünme, hissetme ve eylemde bulunma biçimleriyle aile ve akrabalık iliÅŸkilerinin nasıl baÄŸlantılı olduÄŸunu anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Bu bakımdan çalışmanın nihai hedefi, aile ve akrabalık iliÅŸkilerinin bireysel eylem üzerindeki etkisini katılımcıların kendi anlam dünyaları ve bakış açılarından hareketle incelemektir. Çalışmanın konusu ve amacı gözetilerek nitel araÅŸtırma yöntem ve teknikleri kapsamında Malatya’nın Battalgazi ve YeÅŸilyurt ilçelerinde ikamet eden yirmi dört katılımcı ile yüz yüze ve derinlemesine görüÅŸmeler yapılmıştır. Sahadan elde edilen veriler üzerinde tematik analiz gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. AraÅŸtırma bulgularından hareketle bireylerin gündelik yaÅŸam içerisindeki düÅŸünme, hissetme ve eylemde bulunma biçimlerinin aile ve akrabalık iliÅŸkisi içerisindeki insanlarla olan etkileÅŸimlerine baÄŸlı olduÄŸu; bireylerin eylemlerini hayatlarındaki en önemli deÄŸerlerin başında gelen aileleri ile girmiÅŸ oldukları etkileÅŸimler çerçevesinde inÅŸa ettikleri; dolayısıyla bireylerin eylemlerini gerçekleÅŸtirirken hem ailelerinin beklentilerini hem de kendi istek ve arzularını dikkate aldıkları sonucuna ulaşılmıştır. 
 
Anahtar Kelimeler: Aile, aile yapısı, akrabalık iliÅŸkileri, gündelik yaÅŸam pratikleri.

Gelin-Kaynana Ä°liÅŸkileri Ãœzerinden Ailedeki DeÄŸiÅŸime Bakmak

Gamze Abi Cingü & Suvat Parin

Özet: Aileyi merkeze alan çalışmalarda aile yapısında meydana gelen deÄŸiÅŸimlere odaklanma sorunsalı önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle evlilik yaşı, eÅŸ seçimi, çocuk sayısı, boÅŸanma ve evlilik biçimi gibi hususlarda yaÅŸanan farklılaÅŸmaları anlamlandırma çabası sosyolojik çalışmalarda bir kümelenmeye yol açmış görünmektedir. Tür, kompozisyon ve iliÅŸkiler ağı açısından geniÅŸ bir yapıya iÅŸaret ettiÄŸinden aile formunda yaÅŸanan deÄŸiÅŸimleri baÅŸka iliÅŸkiler ve parametreler üzerinden de okumak mümkündür. Gelin-kaynana iliÅŸkileri bu türden bir özellik taşımaktadır. Ä°ki kadın aktörünün deÄŸiÅŸen sosyo-ekonomik geliÅŸmelere baÄŸlı olarak aile içindeki rol, statü ve etki alanları deÄŸiÅŸebilmektedir. 
 
Bu çalışmanın amacı, 1960’larda ailede gelin sonrasında ise kaynana olmuÅŸ katılımcılar ile 1990’larda kaynana ile birlikte aile deneyimi yaÅŸamış gelinlerin gözünden gelin kaynana iliÅŸkilerini anlamaya çalışmaktadır. AraÅŸtırma modernleÅŸmeye çalışan fakat geleneksel kodları ağır basan Van ilinin kent merkezinde yapıldı. Van Kent merkezinde yaÅŸayan gelin ve kaynana rollerine sahip bireylerin birbirlerine yönelik algılarını, tutumlarını nitel bir araÅŸtırma deseni üzerinden tartışan bu çalışma kapsamında 8 gelin, 8 kaynana olmak üzere toplamda 16 katılımcı ile derinlemesine görüÅŸmeler yapılmıştır. GörüÅŸmeler sonucunda elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilerek çalışma amaç ve hedefleri doÄŸrultusunda yorumlanmıştır. AraÅŸtırma kaynanaların gelinlerle iliÅŸkilerinde statü ve rol kaybı yaÅŸadıklarını ortaya koymaktadır. 
 
Anahtar Kelimeler: Aile, evlilik, gelin, kaynana, Van.

Ev Kadını Olmak: Aile İçinde Ev Kadınlığına Yönelik Beklentilerin Dönüşümü

Rukiye Geçer

Özet: Bir aile içinde yaÅŸamını sürdüren birey, rolleriyle gündelik pratikleri üzerinde bir düzen oluÅŸturmaktadır. Kadının ev içindeki gündelik rutinler, erkeÄŸinse ev içinin ihtiyaç duyduÄŸu kaynakları edindiÄŸi ev dışındaki gündelik rutinlerle hayata katılımı da bu düzenin tahsis edilmesi için gerçekleÅŸmektedir. SosyalleÅŸme süreciyle baÄŸlantılı bir ÅŸekilde, kadınlık rolleri ve rutinleri ile erkeklik rolleri ve rutinleri, bu makale içinde toplumsal cinsiyet rolleri olarak deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Genel olarak ev içiyle anlamlandırılan kadınlık rollerinin kadınları sosyalleÅŸmeden alıkoyma boyutunun rol ve kamusal görünürlüÄŸe yüklenen deÄŸeri deÄŸiÅŸtirdiÄŸi düÅŸünülmüÅŸtür. Bu baÄŸlamda mesleki uzmanlaÅŸma sosyalleÅŸme deÄŸerini belirleyen ölçütlerden biri olarak görülmüÅŸtür. Bu açıdan bakılarak meslek sahibi olmadığı için sosyalleÅŸemediÄŸi, kamusal görünürlüÄŸü kısıtlı olduÄŸu düÅŸünülen ev kadını özneyi temsil eden genel kanı tartışılmıştır. Literatürdeki tartışmalar referans alınarak aile fertleri, toplumsal çevre ve diÄŸer bakışlara dikkat çekilmiÅŸtir. ‘Ev kadını olmak’ ile ‘kendine ve sorumlu olduÄŸu diÄŸer fertlere yetme’ duygusu arasındaki baÄŸlantının ‘çalışma hayatına katılım’ baÄŸlamı, altı çizilen unsurları oluÅŸturmuÅŸtur. Makalede ulaşılan sonuç, çalışma hayatına katılımla birlikte eÅŸ olma, anne
olma ve kadın olma gibi ev içi rolleri ve buna yönelik beklentilere ‘kendine ve sorumlu olduÄŸu diÄŸer fertlere yetebilme’ beklentisinin eklendiÄŸidir. Sonuç olarak ise bu beklentinin kadınlar üzerinde bir ‘rol yorgunluÄŸu’ oluÅŸturduÄŸu ifade edilmiÅŸtir.
 
Anahtar Kelimeler: Rol, toplumsal cinsiyet, kadın, ev içi, ev kadını.
SOHBET

Geleneğin Dünyasıyla Modernleşme Arasında İki Farklı Çocukluk Sosyolojisi

Mustafa Ruhi Åžirin

Ä°nsanlık tarihi boyunca farklı medeniyetlerin geliÅŸtirdiÄŸi en önemli kurumdur aile. Genel hatlarıyla aile, geleneÄŸin dünyasıyla modernleÅŸme arasında iki farklı sosyoloji evreninden oluÅŸur. DeÄŸiÅŸen çocuk ve çocukluÄŸu da bu iki sosyoloji arasında anlamaya yönelebiliriz. GeleneÄŸin ailesi modern aile zihniyetiyle karşı karşıya geldiÄŸi tarihten bu yana temel karakterini korumak için direniyor. Bu karşılaÅŸmada ailenin sosyal, kültürel ve ekonomik yapıları dönüÅŸtükçe ‘aile kurmak ve çocuk sahibi olmak’ da modern aile anlayışını belirleyici duruma geliyor. GeleneÄŸin ailesi kodlarına dayalı karakter dizgesine göre inÅŸa edilirken, modern aile ekonomik bir iÅŸletme anlayışına göre yapılandırılıyor. Ailenin geleneÄŸimizde ilk deÄŸiÅŸiminin ve evrilmesinin Tanzimat Dönemiyle baÅŸladığı kabul edilir. Cumhuriyet Dönemi modernleÅŸme politikaları aracılığıyla ilk müdahale edilen alanları aile, lisan ve maariftir. 1960’lı yıllarda baÅŸlayan BeÅŸ Yıllık Kalkınma Planlarının en çok üzerinde durduÄŸu ailede sosyal, kültürel ve ekonomik yapı sorunlarıysa geleneÄŸin ailesiyle modern aile arasındaki zihniyet çatışmasıyla ilgilidir. Özellikle 1980’li yıllarla birlikte modernleÅŸme, küresel ekonomik sistemle birlikte aile kurma tarzını daha da dayattığı bir aÅŸamaya iÅŸaret ediyor. Türkiye toplumunun eÄŸitimli nüfusu için ‘aile kurmak’ ‘iÅŸletme kurmak’ anlamında bir anlayışa dönüÅŸme eÄŸilimi içine girdiÄŸi söylenebilir. Ne yazık ki çocuk sahibi olmak da ‘iÅŸletme kurmak’ anlayışına göre ÅŸekilleniyor artık. 
KENAR KAYIT

Yeni Nesil Gelinlerde Evlilik Merasimi ve Dönü

Özge Pınaroğlu

Özet: Bu çalışmada hemen hemen her toplumda farklı biçimlerde gerçekleÅŸtirilen evlilik merasimleri mekân, ritüel ve aktörler üzerinden incelenmektedir. Öncelikle törensel bir eylem olarak ritüeller küreselleÅŸme ve popüler kültür etkisi üzerinden deÄŸerlendirilmektedir. Evlilik merasimlerinin dönemsel olarak yeni evli gelinler tarafından nasıl algılandığı, geleneksel ve modern anlamda ne gibi farklılıkların yaÅŸandığı çalışmanın temel sorunsalını oluÅŸturmaktadır. AraÅŸtırmada merasimlerin gerçekleÅŸtikleri mekânlar, bu merasimleri gerçekleÅŸtiren ve etki eden kiÅŸilerin sosyal konumları tanımlayış biçimleriyle evlilik merasimlerinin yeniden biçimlenmesinde dönüÅŸen pratiklere odaklanılmıştır. Saha araÅŸtırması olarak nitel araÅŸtırma yöntemi ile yarı yapılandırılmış görüÅŸme ve gözlem teknikleri kullanılmış, veriler 24 yeni evli gelin ve 10 gelin adayından elde edilmiÅŸtir. AraÅŸtırmanın bulgularında günümüz evlilik merasimlerinin küreselleÅŸme, teknolojik geliÅŸmeler ve kültür endüstrisi alanlarındaki büyük deÄŸiÅŸimlerle farklı formlara büründüÄŸü görülmüÅŸtür. Ailelerin geleneksel yaklaşımlarının aksine yeni gelinlerde gelenek ve ritüeller mantıksal çerçevesini kaybetmiÅŸ görünmektedir. Evlilik merasimlerinin gerçekleÅŸtirildiÄŸi mekânlara yükledikleri anlam ve yaÅŸam tarzları arasında benzerliÄŸin önemsenmeye baÅŸlamıştır. Yeni evli gelinlerin eÄŸitim seviyeleri ile evlilik ve düÄŸün süreci kararlarında kendi kararlarını alabilmeleri arasında anlamlı bir baÄŸlantılı bulunmaktadır. 
 
Anahtar Kelimeler: Evlilik merasimi, yeni gelinler, ritüel, küreselleÅŸme, popüler kültür, tüketim toplumu.

Kadın Yoğun Meslek Gruplarında Çalışan Erkeklerin Mesleklerin Cinsiyetine Dair Algı ve Tutumları

Gülşen Öğüt

Özet: Meslek ve toplumsal cinsiyet olguları birbirilerine benzer ÅŸekilde bireyin toplumsal rolünü ÅŸekillendirmenin yanında bir statü kazanmasına neden olmaktadır. MesleÄŸin cinsiyetlendirilmesi doÄŸrudan mesleÄŸin toplumsal statüsünü de tartışmaya açmaktadır. AraÅŸtırmanın amacı bu baÄŸlamda kadın yoÄŸun meslek gruplarında çalışan erkeklerin mesleklerinin cinsiyetlendirilmesini nasıl deneyimlediklerini keÅŸfetmektir. Erkeklerin kadın yoÄŸun meslekleri nasıl deneyimledikleri ve mesleklerine dair algılarının nasıl ÅŸekillendiÄŸi soruları araÅŸtırmanın temel problemini oluÅŸturduÄŸundan bu araÅŸtırma kuramsal düzlemde nitel araÅŸtırmaya uygun düÅŸmektedir. Derinlemesine görüÅŸme yapılan bu araÅŸtırmada veri toplama aracı olarak yarı- yapılandırılmış mülakat formu araÅŸtırmaya katkı saÄŸlamaktadır. Formun oluÅŸturulmasında görüÅŸmecilerin mesleÄŸe baÅŸlama hikayeleri, mesleki deneyimleri ve meslekte toplumsal cinsiyet rollerinin deneyimlenmesi ana temalardır. AraÅŸtırmanın güvenilirliÄŸinin ve temsil gücünün arttırılması amacıyla görüÅŸmecilerden baÅŸka bir görüÅŸmeciye yönlendirmesi istenmiÅŸtir. AraÅŸtırma sürecinde farklı sermaye biçimlerine sahip meslek grupları tercih edilmiÅŸtir. 10 HemÅŸire, 10 Kuaför ve 7 Anaokulu öÄŸretmeni ile görüÅŸme saÄŸlanmıştır. GörüÅŸmeci ifadelerinin tekrar etmesiyle veri doygunluÄŸuna ulaşılmış, saha süreci tamamlanmıştır. Mülakat verileri betimsel analiz tekniÄŸiyle sınıflandırılarak, yorumlanmıştır. AraÅŸtırma sonuçlarına göre toplumsal cinsiyet rollerinde eÅŸitlik argümanı öne sürülse de cinsiyet rollerine dayalı ayrımlar sürmektedir. GörüÅŸmeciler, meslekleri ‘kadın mesleÄŸi’ olarak cinsiyetlendirilse de meslekte iÅŸ bölümünü ve davranış biçimlerini eril düzlemde ÅŸekillendirmektedir. Toplumsal cinsiyet rollerinin anlamlandırılmasında ve davranış biçimlerinin ÅŸekillenmesinde ekonomik, kültürel, sosyal ve sembolik sermayenin etkili olduÄŸu gözlemlenmiÅŸtir. 
 
Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet, meslek, cinsiyetlendirilmiş meslek, kadın yoğun meslekler, erkeklik.

Engelli Ailesi Olmak: Gündelik Hayat ve Gelecek Tasarımı*

Havva Nur Ä°leri

Özet: Bu araÅŸtırmada engelli birey ailelerinin toplumun geri kalanından farklılık sergileyen taraflarının incelenmesi, günlük yaÅŸamları hakkında bilgi sahibi olma, sosyal hayatları ile ilgili konuları gözler önüne serme ve geleceÄŸe dair endiÅŸelerine kulak verme amaçlanmıştır. AraÅŸtırmada nitel araÅŸtırma yöntemi kullanılmıştır. Yedi yaşın üstünde engelli evladı olan aileler arasından amaçlı örnekleme modeli ile otuz aile ile yüz yüze derinlemesine mülakat yapılarak veriler betimsel analiz yöntemi ile çözümlenmiÅŸ ve temalaÅŸtırılarak yorumlanmıştır. Engelli birey ebeveynleri her ÅŸeyden önce engelli bireyin ihtiyaçlarını karşılayıp sonrasında kendilerinin günlük temel ihtiyaçlarını karşılayabilmektedirler. Sosyal hayata katılabildikleri kısıtlı zamanda da toplumun çok nadir muhatap olduÄŸu engellilere ve ailelerine, onların yaÅŸayışlarına aÅŸina olmadıklarından ya da önyargılı olduklarından dolayı bakışların farklılaÅŸabildiÄŸi görülmektedir. Engelli birey ailelerinin toplumdan ve toplumsal kurumlardan beklentilerinin; maddi ve manevi gündelik hayatlarının kolaylaÅŸması, sosyal hayata dâhil olup topluma ait hissetme, kendilerinin ve engelli evlatlarının geleceklerinin güvence altına alınması ile toplumdaki dezavantajlı konumlarından sıyrılma, toplumun homojen bir unsuru olma olduÄŸu araÅŸtırmamızın genel bir sonucunu oluÅŸturmaktadır.
 
Anahtar Kelimeler: Engelli, engelli ebeveyni, engelli kardeÅŸi, sosyalleÅŸme, gündelik hayat, gelecek endiÅŸesi. 
HAYAT SAHNESİ

Bir Metafor Olarak Aile

Hüseyin Çil

Metafor bir teÅŸbih türüdür. Ancak bildiÄŸimiz manadaki teÅŸbihten çok daha güçlü bir anlam oluÅŸturur. “Aslan gibi cesur oÄŸlum” dediÄŸimizde çocuk aslana benzetilir. Burada bir benzeyen ve benzetilen iliÅŸkisi vardır ki bu iliÅŸki ister istemez hiyerarÅŸiktir. ÇocuÄŸunu aslana benzeten ebeveyn, doÄŸal olarak aslanın kendi çocuÄŸundan daha güçlü olduÄŸunu kabul etmiÅŸ olur. Oysa metafor, bu iliÅŸkiyi bay pas eder ve aradaki iliÅŸkiyi hiyerarÅŸik olmaktan çıkarır. “Aslan oÄŸlum” dendiÄŸinde benzetmenin gücü, mukayese edilen taraflar arasındaki hiyerarÅŸiyi ört pas edecek derecede artar. Bu nedenle metaforlar, benzeyen zayıf ile kendisine bir ÅŸey benzetilen güçlü arasındaki iliÅŸkiyi, eÅŸitler arasındaki bir iliÅŸkiye doÄŸru evriltir. Böyle bir dilsel imkanın biraz söz ehli olanlar için hayatın her alanında hayli kullanışlı olduÄŸu aÅŸikardır. 

Kadın, Anne ve Annelik

Hatice Ebrar Akbulut

Annelik tek başına bir deÄŸerdir. Önüne veya yanına aldığı sıfatlarla eksilmez ziyadeleÅŸmez. Annelik, baÅŸka sıfatları ziyadeleÅŸtirir. Modern toplumlarda annelik artık tek başına bir var olma biçimi yahut kadına deÄŸer katan bir ÅŸey olarak görülmez. AnneliÄŸin yanında kariyer de varsa annelik de kabul görmektedir. Evin sınırlarında çocuÄŸunu büyütmekle, eÄŸitmekle meÅŸgul olan geleneksel annelikse sistematik saldırılar karşısında zayıf ve kırılganlaşır. “Annelik” tek başına bütün deÄŸerleri içine alan ve kuÅŸatan üst bir deÄŸerken “oyuncu anne”, “sanatçı anne”, “süper anne”, “kariyer sahibi anne”, “bakımlı anne” gibi nitelemelerle bir meslek, bir iÅŸ gibi tanımlanan anneliÄŸin esasında tek başına bir deÄŸer olmadığı söylenir.

Taşra Ataerkil mi?: Çiftçi Öyküleri Üzerine Bir Soruşturma

Murat Demir

Klasik anlatılardan postmodern anlatılara deÄŸin edebiyat ve toplum ikilisi her toplumsal yapının kayıt defteri mahiyetindedir. ÇoÄŸu düÅŸünür, edebiyatın genel anlamda sosyoloji için yeterli düzeyde toplumsal gerçeklikle baÄŸdaÅŸmadığını ifade etmiÅŸ olmasına raÄŸmen, söz konusu edebi çalışmaları içinden çıktıkları toplumsal ÅŸartlardan bağımsız olarak ifade etmek oldukça zordur. Nitekim bu hususa dikkat çeken Alver ÅŸöyle bir açıklama yapar: Edebiyat, gündelik yaÅŸam ve pratiklerinin neredeyse tamamından beslenip ÅŸekillenmiÅŸ bir sanat kurumu olarak daima topluma ayna tutan bir kurumdur (2006, s. 34). Ä°laveten Leo Löwenthal, Edebiyat, Popüler Kültür ve Toplum isimli çalışmasında, “gerçek” bir edebi eseri içinden çıktığı tarihsel ve toplumsal ÅŸartlardan bağımsız olarak düÅŸünmek ve ona sıradan masa başında yazılmış, kurgusal metin gözüyle bakmak esere ihanettir (2017, s. 8-9). Çünkü bir yazın eserini üreten yazar, içinde doÄŸup büyüdüÄŸü baÄŸlamın üretimi olan bir tiptir. 
KİTAPLIK

Dindarlığın Siyaseti İslami Uyanış ve Feminist Özne - Saba Mahmood

Tuba Büyüktosunoğlu Yaylalı

Bir antropoloji profesörü olan Saba Mahmood’un, Müslüman toplumlarda dindarlık ve siyasetin iÅŸleyiÅŸini anlamaya yönelik eseri, ilk olarak 2005 yılında yayınlanmıştır. Çalışma genel olarak feminizm ve siyasette, kültürel ve dini farklılıkların ağırlığını ortaya koyma amacını taşımaktadır. Kültürel ve tarihsel geleneÄŸin siyaseti ÅŸekillendirme biçimleri feminist teorinin siyaseti açısından da oldukça önemli bir mesele olarak görülmektedir. Liberal-seküler dünya görüÅŸü ve devlet yapılanmasının Müslüman bir toplumda ortaya çıkardığı sorun alanları üzerine gündelik hayatın yeniden tesis edilme biçimlerine odaklanan çalışma, direnç mekanizmaları üretmek yerine hem dini deÄŸerler sisteminin muhafazası hem de mevcut dünyayla birlikte yaÅŸamak anlayışıyla var olan gerçekliÄŸi anlamaya çalışmaktadır. Tüm bunların ortasında kadın cami hareketi Ä°slami hareket kategorisine yerleÅŸtirilmekte ve hareket katılımcılarının ekonomik, siyasal ve kültürel etkilerinin neliÄŸi ve nasıllığı üzerinde durulmaktadır. 

Çocukluk Sosyolojisi-Özlem Aydoğmuş Ördem

Gülsen Çankal

 Özlem AydoÄŸmuÅŸ Ördem tarafından kaleme alınan “Çocukluk Sosyolojisi” adlı eser, çocukluÄŸu toplumsal bir olgu olarak ele almakta ve çocukların toplum içerisindeki konumlarını, deneyimlerini, iliÅŸkilerini ve sosyal yapı içerisindeki etkileÅŸimlerini inceleme nesnesi haline getirmektedir. Kitabını besleyen ilk kaynak yazarın 2016 yılında kaleme aldığı “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türk Romanında Çocuk” adlı eseridir. Yazar, incelediÄŸi romanlardan hareketle erken modernleÅŸme döneminde çocukluk üzerinde cariye, köle, esir gibi kavramların ön plana çıktığı, Servet-i Fünun döneminde ise yabancı okulların, mürebbiyelerin ve batılı yaÅŸam tarzının çocuk üzerinde etkili olduÄŸu, MeÅŸrutiyet’ten Cumhuriyet’e kadar ise çocukların milliyetçi ideolojiye uygun ÅŸekilde aile deÄŸerleri ve eÄŸitimle yetiÅŸtirilmesinin hedeflendiÄŸini iddia etmiÅŸtir (2016). Yazar, Çocukluk Sosyolojisi adlı eserini kaleme alırken aynı zamanda Türkiye ve diÄŸer ülkelerde yaptığı gözlemler, izlediÄŸi filmler, sosyal iliÅŸkiler ve eleÅŸtirilerini bir araya getirmiÅŸtir. Kitap, toplam beÅŸ bölümden oluÅŸmaktadır. Kitapta, çocukların toplum içindeki konumları, iliÅŸkileri ve sosyal yapı içerisindeki etkileÅŸimlerinin yanı sıra çocukların sosyal olarak inÅŸa edildiÄŸi ve toplumun kültürel, ekonomik, siyasal ve kurumsal yapıları tarafından etkilendiÄŸi de vurgulanmıştır. Eser aynı zamanda çocuk hakları, çocuk iÅŸçiliÄŸi, çocuk yoksulluÄŸu, çocuk istismarı, çocuk eÄŸitimi, engelli çocuk gibi konular ile çocukların sosyal rolleri ve cinsiyet kimlikleri üzerinde tartışma yürütmektedir. 

Popüler Kültür, Gençlik ve Hallyu: Güney Kore Kültür Endüstrisinin Türkiye’deki Yansımaları-Sümeyye Asa

Hanım Keleş

1980’ler ile akademi dünyasına giren, 90’lı yıllardan itibaren sıkça tartışılan bir konu olan küreselleÅŸme, dünyayı pek çok açıdan etkileyen bir durum olmuÅŸtur. Sosyal medya ve kitle iletiÅŸim araçlarının yaygınlaÅŸması neticesinde hızlanan küreselleÅŸme, toplumları ekonomik, siyasal, sosyal, çevresel ve kültürel olarak etkilemektedir. KüreselleÅŸme ile beraber sınırlar ortadan kalkmış ve toplumlar daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir etkileÅŸim içine girmiÅŸtir. Tüm dünyayı etkisi altına alan küreselleÅŸmenin en çok tartışıldığı alanlardan birisi kültürel küreselleÅŸmedir. Son yıllarda teknolojik geliÅŸmelerin artması ve yeni iletiÅŸim araçlarının yaygınlaÅŸması ile birlikte kültürel küreselleÅŸmenin etkileri daha görünür hale gelmeye baÅŸlamıştır. Kitle iletiÅŸim araçları popüler kültürü tüm dünyada görünür kılmakta ve yerel olanı da popüler hale getirmektedir. KüreselleÅŸme ile birlikte gündemimize giren popüler kültür kavramı, günümüz toplumları için kültürel yıkım olarak da yorumlanmakla birlikte aynı zamanda büyük bir kazanç kapısına dönüÅŸmüÅŸ durumdadır. 

İnsan, Hakikat ve Anlam Rene Guenon’da Modern İnsanın Anlam Problemi- Mona Ahmed Tufan

Ahmet Faruk KoÅŸar

Mona A. Tufan tarafından yazılan “Ä°nsan, Hakikat ve Anlam Rene Guenon’da Modern Ä°nsanın Anlam Problemi” isimli eser Ä°nsan yayınları tarafından yayımlanmıştır. Eserde günümüz dünyasının anlaşılmasında kritik bir öneme sahip olan moderniteden ve modernitenin insan tasavvurundan bahsedilmektedir. Bir boyutuyla modernite insanın nicel, ölçülebilir özelliklere dayalı olarak tanımlandığı bir çaÄŸdır. Söz konusu kavram aydınlanma, rasyonalite, ilerlemecilik gibi kavramlarla yakından iliÅŸkilidir. Bu çaÄŸ yeni disiplinlerin ortaya çıkışı ve özellikle Aydınlanma dönemi ile birlikte bireyin, toplumun ve hayatın pozitivist yöntemlerle kavranacağına dair bir bakış açısını da beraberinde getirmiÅŸtir. Dolayısıyla modernite, duygu alanına yer vermemesi ile “gerçekçi” ve “pozitivist” bir bakış açısı olarak karşımıza çıkmıştır.
 
Tüm Sayılar
Sosyoloji Divanı Kitaplığı
Basında Biz
Duyurular
Formlar
Satış Noktaları