TR
 
EN
 
Hakkında | Amaç ve Kapsam | Etik İlkeler ve Yayın Politikası | Yazım Kuralları | Değerlendirme Süreci | Editör, Yayın ve Danışma Kurulu | Dizin | İletişim
 
1. SAYI
2. SAYI
3. SAYI
4. SAYI
5. SAYI
6. SAYI
7. SAYI
8. SAYI
9. SAYI
10. SAYI
11. SAYI
12. SAYI
13. SAYI
14. SAYI
15. SAYI
16. SAYI
17. SAYI
18. SAYI
19. SAYI
20. SAYI
21. SAYI
22. SAYI
23. SAYI
 
 
13. SAYI // KUÅžAKLAR SOSYOLOJÄ°SÄ°

DİVAN KALEMİ

KuÅŸak, belli bir zamanı, dili, söylemi, yaÅŸam tarzını, adab-ı muaÅŸereti, bakış açısını temsil eden gerçek bir toplumsal katmandır. EÅŸya, mekân, zaman, kıyafet, dil, üslup, davranış, tutum ve bakış açısı, kuÅŸakların hayata kattıklarını, hayata verdikleri cevapları, hayatı dönüÅŸtürme etkinliklerini terennüm eder. Kimi zaman bir eÅŸya, bir kıyafet, bir araç, bir mekân doÄŸrudan bir kuÅŸağın sosyolojisinin keskin bir tanığı haline gelir. Kimi zaman bir tutum, kimi zaman bir davranış, bir haleti ruhiye bir kuÅŸağın psikolojisinin resmi olur. Tüm halleri ve görünümleriyle kuÅŸaklar, hayatın içinde anlam bularlar ve hayatın tüm yüzleriyle yüzleÅŸirler. KuÅŸaklar sosyolojisi, kuÅŸaklar etrafında yapılaÅŸan etkinlikler, ritüeller, pratikler, kimlikler, aidiyetler, kültür, bakış açısı, hayat biçimleri, zaman ve mekân halleri okuması yapmaktadır. Her kuÅŸağın sosyolojisinin biricikliÄŸine ve aynı zamanda baÅŸka kuÅŸaklarla olan irtibatına ve etkileÅŸim yönüne vurgu yapmaktadır. KuÅŸak sosyolojisi, yalın bir ÅŸekilde hayatın akışına doÄŸrudan temas etme çabasıdır. KuÅŸaktan murat insandır; toplumsal katmanların en esaslı aktörü olan insandır. Belli bir insan kümesine, insan muhayyilesine, insan eylemine, insan profiline, insan anlayışına atfen kullanılır kuÅŸak kavramı. Benzerlik, ortaklık, aynılık terimleriyle beraber belirli bir çerçeveye dahil edilen insanları bir zeminde buluÅŸturan, bir tarafa ait kılan, bir yöne götüren etkin ve güçlü bir mekanizmadır. Ä°lginç bir ÅŸekilde kuÅŸaklara mensup olan insan teklerinin, o tekilliklerinin ötesinde benzer tutumlara, davranışlara, bakışlara sahip oldukları, benzer bir ÅŸekilde konuÅŸtukları, benzer bir ÅŸekilde giyindikleri görülür. KuÅŸak esasen insanın duruÅŸunu, dönüÅŸümünü, deÄŸiÅŸimini ve farklılaÅŸmasını keskin bir ifadesi olarak anlam bulur. Zamansal bir terimdir aynı zamanda kuÅŸak; doÄŸrudan döneme, zamana, evreye, çaÄŸa iÅŸaret eder. Zamanın ruhunu üzerinde taşır, gösterir. Zamanın ruhu kuÅŸaklar üzerinde tecelli eder. Zaman kuÅŸakları kuÅŸatır, sarar, yönlendirir, yol tayin eder. KuÅŸaklar, zamanlarının sınırlarında, imkânlarında, bakışlarında hayat bulur. Bir ortamda oluÅŸur, anlamını bulur, çözülür, parçalanır ve ortadan kalkarak yeni kuÅŸaklar, yeni gelenlere yer ayırır. Bir kuÅŸakla birlikte giden bir zamanın ruhudur, bir dönemin sesidir, bir çağın meÅŸgalesidir. KuÅŸağın en az zaman kadar bir mekân etkinliÄŸi olduÄŸu aÅŸikârdır. Kimi kuÅŸaklar kendilerine bir mekânı referans alır; kimi kuÅŸaklar kendi kimliklerini bazımekânlarda örer. KuÅŸaklar zamanlardan ve mekânlardan geçerek, zamanlarda ve mekânlarda durarak bir varlık haline gelebilir ancak. Köy odalarındaki okumalardan cafelerdeki etkinliklere uzanan süreçlerde mekânların birer kimlik, aidiyet, duygu, görgü, davranış ortamı saÄŸladığı gözlemlenir. Hemen her mekânın kuÅŸaklara zorunlu bir ÅŸekilde sunduÄŸu, kuÅŸaklara kimi ritüeller ve davranışlar eklediÄŸi vakidir. KuÅŸak, toplumsal süreçlerde ve sosyal iliÅŸkiler ağında temel bir meseledir. Toplumsal deÄŸiÅŸmenin, deÄŸiÅŸen yapıların, deÄŸiÅŸen iliÅŸki biçimlerinin aynasıdır. ÇoÄŸu zaman sancılı bir meseledir, kimi zaman umudun mücessem halidir. Bir endiÅŸe halidir kuÅŸak yani yeni kuÅŸaklar; ne olacak ÅŸu gençliÄŸin hali sorusunu her dem sorduran bir endiÅŸe hali. BaÅŸka bir bakışla toplumun tazelendiÄŸi, yenilendiÄŸi, yeni biçimlerle kendini sürdürdüÄŸü bir temel zemindir. Ama dahası, her çağın, her dönemin, her anın kendince bir dilinin, halinin, bakışının olduÄŸunu gösteren ve garip bir ÅŸekilde bunun bu ÅŸekilde devam edeceÄŸini bildiren etkili bir durumdur. Her kuÅŸak kendini merkez alır, her kuÅŸak kendinden baÅŸlar, kendisiyle sonlandırır. Ama hayat tüm kuÅŸaklara bir nefes armaÄŸan eder ve kader o nefes kadar kuÅŸakların etkinliÄŸine imkân verir. BaÅŸka kuÅŸaklar gelir, baÅŸka biçimler, baÅŸka durumlar, baÅŸka haller. Her kuÅŸak kendi yazgısını yaÅŸar, her kuÅŸak kendi hikâyesini yazar. Ä°yi-kötü, güzel-çirkin, doÄŸru-yanlış bir hikâye, bir hal, bir biçim. Kendine göre doÄŸru, baÅŸkasına göre yanlış. KuÅŸak bu anlamda bir zıtlığı, karşıtlığı, farklılığı, deÄŸiÅŸmeyi ifade eder ve bunun hayatın doÄŸasında anlamlı olduÄŸunu belgeler. Tıpkı ‘bizim kuÅŸak’ kavramının gölgesinde anlam bulan biz olmayı, benzerliÄŸi, aynılığı, yakınlığı, uzlaşıyı, esnekliÄŸi, dayanışmayı, ortaklığı sunduÄŸu gibi hayatın. Cömert hayatın açtığı kapılardan, çizdiÄŸi yörüngelerden, gösterdiÄŸi yollardan kendi hikâyesini yaza yaza giden kuÅŸaklar… Bazen yeni bir çığır açan, dünyanın gidiÅŸatına kafa tutan, isyan eden, kendini inÅŸa eden, ağır davalar yüklenen, ideal aynasında boy gösteren; bazen hayatın gerçekliÄŸinde kaybolan, gerçeklik denen insan deÄŸirmeninde un ufak olan, kötürümleÅŸen, dilini yitiren, benliÄŸini kaybeden kuÅŸaklar… KuÅŸaklar kuÅŸaklara eklenir, kuÅŸaklar kuÅŸakların kaderiyle yüzleÅŸir. KuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa tevarüs eden genetik, sosyolojik ve psikolojik unsurlar, hayatın akışında merkezi rol oynar. KuÅŸaklar arası etkileÅŸim, hayatın yorumlandığı, yeniden anlamlandırıldığı bir alandır. EtkileÅŸim, iletiÅŸim, çatışma, yenileme, yerinden etme, ortadan kaldırma eylemleri yeni gerçeklikleri meydana getirir. Bu gerçeklikte üretilir hayat, bu vasatta anlamlandırılır insan yapısı. KuÅŸak, biz ve onları, biz ve onlar arasındaki duvarları, bariyerleri, sınırları, karşıtlıkları olduÄŸu kadar geçiÅŸlilikleri, müdahaleleri, temasları, baÄŸları, ilmekleri maharetli bir ÅŸekilde kendinde toplamasını bilir. Ve hemen her kuÅŸağın içinde nefeslendiÄŸi, yuvalandığı bir hikâye yazılır, o hikâye ‘bizim kuÅŸak’ adını alır. Selam ile…

İÇİNDEKİLER

5 Divan Kalemi 
7 DOSYA: KUÅžAKLAR SOSYOLOJÄ°SÄ°   
 
9    KuÅŸak Sosyolojisi: Kavramsal ve Metodolojik Temeller | Ä°brahim Nacak 
29  KuÅŸaklar Sosyolojisi ve Türkiye Ä°çin Yeni Bir KuÅŸak Analizi | Vehbi Bayhan  
47  Teknoloji Kullanmak Ä°letiÅŸim Kurmak DeÄŸildir: KuÅŸakların Ä°letiÅŸim Pratikleri Üzerine | Mehmet Emin Babacan 
57   Tasarruf ve Tüketim Anlayışı BaÄŸlamında KuÅŸak Farkı | Ferhat Tekin 
75   M Nesli Edebiyat | Hüseyin Çil 99 Ä°-Nesil “Akıllı” Sokak Eylemleri | AyÅŸegül Dede 
109 Tesettür Algısının DeÄŸiÅŸimi: Üç Nesil Ä°ncelemesi | BüÅŸra ÖzüdoÄŸru   
 
133 SÖYLEŞİ   
 
135 KurtuluÅŸ Kayalı ile Türk DüÅŸüncesi ve KuÅŸaklararasılık Meselesi Üzerine SöyleÅŸi  
 
151 KENAR KAYIT   
 
153 Bugün Türkçe KonuÅŸan KiÅŸi Kimdir? ya da 21. Yüzyılda Nefsin Pür Melali | Sibel A. Arkonaç 
179 Evsizlik Kuramları ve Nedensellik: EleÅŸtirel Bir Yaklaşım | Yüksel BekaroÄŸlu DoÄŸan 
203 KentleÅŸme Sürecinde Sosyo-Mekânsal Bir Olgu: Aile Apartmanları Üzerine Bir DeÄŸerlendirme | Mehmet Tayanç
215 YaÅŸlılarda Mekân Aidiyeti: YaÅŸlılık ve Mekân Ä°liÅŸkisine Sosyolojik Bakış | Mukadder Özkan

229 HAYAT SAHNESÄ° 
 
231 Pazar Çantasından Naylon PoÅŸete: Metaforik Bir KuÅŸak Tartışması | Mehmet Birekul 
235 KuÅŸaklarla Beraber Ölen EÅŸyalar ve Titreyen Kelimeler Üzerine | Nuh Akçakaya 
249 Babaannem Hangi KuÅŸak? | M. Zeki Saka 
257 Ä°stanbul YaÅŸlılık Atölyesi (1-2 Ekim 2018) | Adem MenekÅŸeoÄŸlu   

263 KÄ°TAPLIK   
 
265 KuÅŸak Kavramına Disiplinler Arası Bakış | Nilüfer Öztürk Aykaç 
275 Telgraftan Tablete: “Türkiye’nin BeÅŸ KuÅŸağına Bakış” | Emine Sena TaÅŸ 
281 M Nesli - Yeni Müslüman Gençlik | Semih SöÄŸüt 
287 Ä°-Nesli | Metin Eken 293 Çocukluk Sosyolojisi Tarihi | Hale Nur Uyanık 
297 Türkiye’nin 68’i: Bir KuÅŸağın Sosyolojik Analizi | Hüseyin Özil 
303 YaÅŸlanma ve YaÅŸlılığa Disiplinler Arası Bakış | Mert Ersözlü 
309 Mannheim’ın Bilgi Sosyolojisi | Ä°lhami Aydın 
315 Weber ve Durkheim Metodolojik Bir KarşılaÅŸtırma | Sinem Kaya 

321 ÖZETLER 
 
333 YAZARLAR  
DOSYA

KuÅŸak Sosyolojisi: Kavramsal ve Metodolojik Temeller

Ä°brahim Nacak

KuÅŸak olgusu, sosyolojinin temel konularından birisidir. Bir araÅŸtırma konusu olarak kuÅŸak olgusuna yönelik ilgi her geçen giderek artmaktadır. Bu makale özellikle Türkçe literatürde yayınlanan çalışmalarda görülen eÄŸilimlere odaklanmaktadır. Ä°ncelenen bu çalışmaların önemi sosyolojik anlamda toplumsal deÄŸiÅŸmeyi açıklaması sebebiyledir. Fakat Türkçe literatürde kuÅŸak sınıflandırmaları çoÄŸunlukla modern toplumlardan etkilenmiÅŸtir. Bu yüzden yapılan araÅŸtırmalar kendi toplumsal yapımızı çözümleme imkânı vermemektedir. Özetle bu makalede kuÅŸak çalışmalarının kavramsal zemini ortaya koyulmaktadır. Bunun yanında kuÅŸak fenomeninin uygulamalı araÅŸtırmalarda metodolojik bir araç olarak kullanılması örneklerle birlikte incelenecektir.

Kuşaklar Sosyolojisi ve Türkiye İçin Yeni Bir Kuşak Analizi

Vehbi Bayhan

KuÅŸaklar, aynı zaman döngüsünde yaÅŸayan bireylerin sosyal ve kültürel habitusunu içerir ve yansıtır. Bu baÄŸlamda, bir taraftan aynı çaÄŸda ve dönemde yaÅŸayanların küresel etkileÅŸimle benzer davranış kodları oluÅŸurken, diÄŸer taraftan her ülkenin kendine özgü sosyal ve kültürel yapısından kaynaklanan farklı davranış modelleri meydana gelir. Bu gerçeklikler sosyolojik açıdan anlamlıdır ve doÄŸaldır. KuÅŸakların adlandırılması, genellikle Amerikan sınıflandırması çerçevesinde “sessiz kuÅŸak, bebek patlaması kuÅŸağı, X kuÅŸağı, Y kuÅŸağı ve Z kuÅŸağı” olarak yapılmaktadır. Ancak, Amerika ve Türkiye’nin sosyal ve kültürel yapısı farklıdır. Öncelikle iki farklı toplumun geçirdiÄŸi sosyal evrim ve baÄŸlam farklıdır. KuÅŸakların sosyolojik yapısı hakkında ABD’de boylamsal araÅŸtırma verileri mevcutken, Türkiye’de kuÅŸaklar boyu araÅŸtırma verisi bulunmamaktadır. Bu baÄŸlamda, bu makalede, genel olarak kullanılan Amerikan kuÅŸak sınıflaması ile benzerlik ve farklılıkları da dikkate alınarak Türkiye için yeni bir kuÅŸak kategorizasyonu önerilmektedir. Weber baÄŸlamında kuÅŸakların ideal tip sınıflaması, Bourdieu çerçevesinde kuÅŸakların habitusu irdelenmeye çalışılacaktır.

Teknoloji Kullanmak İletişim Kurmak Değildir: Kuşakların İletişim Pratikleri Üzerine

Mehmet Emin Babacan

Modern dönemle baÅŸlayarak günümüzde söz konusu yeni teknolojilerle devam eden insan ve teknoloji iliÅŸkisinde yapısal dönüÅŸüme zorlanan en önemli hususlardan biri hiç kuÅŸkusuz kuÅŸaklar arası iletiÅŸim kavramının durumudur. Ä°nsan iliÅŸkileri ve iletiÅŸimine dair geleneksel bütün davranış kodlarını ve biçimlerini deÄŸiÅŸime zorlayan insan ve teknoloji iliÅŸkisi, kuÅŸakların birbirleri ile iletiÅŸim kurmaları ve konuÅŸabilmelerini de paradoksal biçimde zorlaÅŸtırmaktadır. Ä°letiÅŸim kurmayı, iletiÅŸimi geliÅŸtirmeyi teknoloji kullanımına refere eden bu durum, iletiÅŸimin mahiyetini ve derinlikli içeriÄŸini boÅŸaltmaktadır. Bu nedenle kuÅŸaklar arası iletiÅŸim performansını artırması beklenen teknoloji kullanımı, paradoksal biçimde iletiÅŸimsizliÄŸi artırmaktadır. Bu anlamda çalışma iletiÅŸim kavramının teknik/mekanik bir sürece evirilmesinin tarihsel arka planı ile, bu arka planın günümüzde kuÅŸaklar arası iletiÅŸiminde nasıl tezahür ettiÄŸine odaklanmaktadır.

Tasarruf ve Tüketim Anlayışı Bağlamında Kuşak Farkı

Ferhat Tekin

Günümüzde tüketim olgusunu önceki biçimlerinden ayıran temel kırılma noktaları söz konusudur. KuÅŸak farklılıkları açısından tüketime bakıldığında bu kırılma noktalarını açık bir biçimde görmek mümkündür. Bu baÄŸlamda bir alan araÅŸtırmasına dayanan bu çalışma, yaÅŸlı ve genç kuÅŸağı tüketim ve tasarruf anlayış ve algıları çerçevesinde ele alarak karşılaÅŸtırmaktadır. Nitel yönteme dayalı olarak 16 yaÅŸlı (8 erkek, 8 kadın) ve 16 genç (9 kadın, 7 erkek) olmak üzere toplam 32 kiÅŸi ile Konya’da gerçekleÅŸtirilen çalışmada, içinde sosyalleÅŸilen toplumun zihniyet yapısı ve dönemsel koÅŸullarının her iki kuÅŸağın düÅŸünce ve tutumları üzerinde belirleyici olduÄŸu söylenebilir. Dolayısıyla daha çok geleneksel kültür içinde sosyalleÅŸen yaÅŸlı kuÅŸak ile tüketim kültürüyle sosyalleÅŸen genç kuÅŸağın tasarruf, tüketim, ihtiyaç ve yaÅŸam tarzı gibi konularda farklı anlayış ve algılara sahip olduÄŸu tespit edilmiÅŸtir. Sonuç olarak tüketim ideolojisinin sahip olduÄŸu tüm aygıtlarıyla bir kuÅŸak gibi kısa bir sürede, yalnız alışkanlıklar bazında deÄŸil, anlam ve deÄŸerler açısından da keskin bir dönüÅŸüme neden olduÄŸu görülmektedir.

M Nesli Edebiyat

Hüseyin Çil

Bu çalışma dünyada ve Türkiye’de “M Neslini” ve onun edebi üretimini anlamayı amaçlamaktadır. Yeni Müslüman gençliÄŸin adı olan M Nesli, kendi öznelliÄŸini edebiyat ürünleriyle yoÄŸun biçimde dışa vurmaktadır. Bu nedenle onları anlamanın önemli bir yolu ürettikleri edebiyat ürünlerini incelemektir. Bu doÄŸrultuda çalışmada öncelikle M Nesli edebiyatın kültür endüstrisi ile iliÅŸkisi ve tüketimin onların kimliklerini oluÅŸturmadaki etkisi tartışılmaktadır. Daha sonra ise M Nesli edebiyatın dünyada ve Türkiye’deki örnekleri ele alınmaktadır. Bu metinlerin üretiminin ekonomik ve kültürel ÅŸartları incelenmektedir. “Ä°slam bu metinlerde nasıl temsil edilir?” sorusuna cevap aranmakta ve metinlerin üzerinde durdukları ana temalar belirlenmektedir. Sonuç olarak ise M Nesli edebiyatın dünyada ve Türkiye’de farklı motivasyonlarla ortaya çıkmakla birlikte ortak noktalarda birleÅŸtikleri belirtilmiÅŸtir. Ä°slam’ı temel referans çerçevesi kabul eden bu metinler, bir yandan modernliÄŸin sınırlarını diÄŸer yandan geleneksel Ä°slami yorumların sınırlarını zorlamaktadır. Her ikisinin beklentilerine de uzak duran bu anlayış, gücünü Ä°slam ve Modernite arasında kurduÄŸu yapıcı iliÅŸkiden almaktadır.

İ-Nesil “Akıllı” Sokak Eylemleri

Ayşegül Dede

KuÅŸaklar arasındaki kırılma genellikle pazarlama ve insan kaynakları uzmanlarının dikkatini çekmekle birlikte bu deÄŸiÅŸim gündelik yaÅŸamda kendisini önemli ölçüde hissettirmektedir. Tüm kuÅŸaklar ile Y KuÅŸağı arasındaki kırılma internetin ortaya çıkmasıyla gerçekleÅŸirken; Y KuÅŸağı ve Z KuÅŸağı arasındaki kırılma cep telefonlarının gündelik hayatın her alanında kullanılmasıyla birlikte tezahür etmiÅŸtir. Çalışmada Y KuÅŸağı ve Z KuÅŸağı arasındaki bu kırılma kendini ifade etme biçimi ekseninde Z KuÅŸağı’nın sanal eylemlere yönelmesi ÅŸeklinde ele alınmıştır. Z KuÅŸağı, Jean M. Twenge tarafından kavramsallaÅŸtırılan “Ä°nternet Nesli” olarak tanımlanmış ve bu kuÅŸağın sanal eylemlere yönelmesinin nedenleri teorik bir düzlemde tartışılmıştır.

Tesettür Algısının Değişimi: Üç Nesil İncelemesi

Büşra Özüdoğru

Türkiye’de tesettür algısının deÄŸiÅŸimi, muhafazakar tabanda yaÅŸanan deÄŸiÅŸimin bir parçası ve somut anlamda deÄŸiÅŸimin en görünür olduÄŸu alanlardan biridir. Geleneksel anlamda tesettür anlayışının zaman içerisinde modern bir anlayışa dönüÅŸmesi, hem Türkiye’de muhafazakar kadının zihinsel dönüÅŸümünün hem de örtünme pratiklerinde yaÅŸanan dönüÅŸümün göstergesidir. Bugün aynı aile içerisinde farklı nesillerin temsilcisi olan kadınların, tesettür giyimlerinin birbirinden farklılaÅŸtığı, aynı zamanda tesettür kavramının zihinlerde yer ettiÄŸi sembolün de deÄŸiÅŸtiÄŸi görülmektedir. Dönemin genç tesettürlüleri pek çok yönden anneleriyle farklılaşırken, anneleri ise kendi annelerinden farklılaÅŸmaktadır. Gelinen noktada ise bugün yaÅŸayan üç neslin, tesettürü birbirinden farklı yorumlaması söz konusudur. Bu araÅŸtırmada farklı nesillerde yaÅŸanan tesettür algısının deÄŸiÅŸimi nitel uygulamalı bir araÅŸtırma ile deÄŸerlendirilmiÅŸtir. 6 aileden 3 nesil toplamda 18 kiÅŸi ile yarı-yapılandırılmış görüÅŸme gerçekleÅŸtirilmiÅŸ ve tesettür algısının deÄŸiÅŸimi çok yönlü faktörler eÅŸliÄŸinde ele alınmıştır. Buna göre tesettürün korumak ve gizlemek ile aynı anlayışa sahip olduÄŸu geleneksel tesettür algısından; görünürlüÄŸün ön planda olduÄŸu, “tesettürlü de güzel olunabilir” veya “Müslüman her ÅŸeyin en iyisine layıktır” anlayışına geçiÅŸ yapıldığı görülmüÅŸtür. Aynı zamanda ev ve cemaat merkezli tesettürlü kadın anlayışının deÄŸiÅŸime uÄŸradığı ve kamusal alanda aktif olan, daha eÄŸitimli ve kendini birçok kimlikle var eden tesettürlü kadının günümüzde var olduÄŸu da tespit edilmiÅŸtir.
SOHBET

Kurtuluş Kayalı ile Türk Düşüncesi ve Kuşaklararasılık Meselesi Üzerine Söyleşi

Türkiye’de insanların ilgisi anında sosyolojiye dönük olmuyor. Ä°lgilenenler genelde daha sonra sosyolojiye yöneliyorlar. Sosyoloji çalışması yapmak sonraki dönemin bir ürünü. Bunu belki kuÅŸak açısından düÅŸünmek mümkün. 1960’lı yılları düÅŸündüÄŸümüz zaman bizim kuÅŸağımızın temel yönelim alanları siyaset bilimi, o çerçevede özellikle anayasa hukuku ve iktisattı. O dönemin genel havası, Türkiye’de insanları siyasetle bariz bir biçimde erken tanıştırıyordu. Genelde sadece sosyolojinin deÄŸil, baÅŸka bilim dallarının da en önemli meselesi siyasetle ilgi olarak beliriyor. Hatta Türkiye’de bugün sosyolojiyi konuÅŸtuÄŸumuz zaman da siyasetle iç içe bir biçimde konuÅŸuyoruz. Ancak 1960’ların getirdiÄŸi bir baÅŸka ÅŸey daha var. Bu da iktisadın belirleyici rolünün çok öne çıkmasıdır. 1960’ların ortasına kadar bu böyledir. Elbette bu dönemde iktisadın öne çıkışında Marksizmin etkisi belirtilmelidir. Muhtemel baÅŸka etkiler de olabilir.
KENAR KAYIT

Bugün Türkçe Konuşan Kişi Kimdir? Ya da 21. Yüzyılda Nefsin Pür Melali

Sibel A. Arkonaç

Bu çalışmanın amacı esasta, bu coÄŸrafyanın deÄŸiÅŸen, dönüÅŸen yeni kiÅŸisinin, kendini ve idrak alanını nasıl kurguladığına odaklanmaktır. Bunun için gündelik Türkçe konuÅŸmalarda hem kendiliklerini hem de anlamı nasıl kurguladıkları ve kurgulama stratejileri analiz edilmiÅŸtir. Analiz sırasında söylemsel psikoloji ve söylem analizini takiple, konuÅŸma boyunca deÄŸiÅŸen, kayan, dönüÅŸen benlik inÅŸalarına bakılmış, sonra bu inÅŸalar arasında tekrarlayan kalıplar aranmıştır. Bu kalıpları kullanma stratejileri gözlenerek kiÅŸinin o sırada konuÅŸurken neyi, nasıl yaptığı incelenmiÅŸtir. Karşımızda Türkçe konuÅŸmalarda ÅŸahit olduÄŸumuz bu yeni kiÅŸi, gerçekliÄŸin anlamını kendi üzerinden inÅŸa eden bir kendilik anlayışı kurgulamaktadır. Yani anlamın, gerçekliÄŸin dolayısıyla da benliÄŸinin merkez noktası, referansı kendisidir. Ama etkileÅŸim baÄŸlamında beliren eylem ve sorumluluÄŸun yaptırımlarından, kendini baÄŸlamda belirsizleÅŸtirerek, uzak tutmaktadır; buna karşın etkileÅŸim alanından kendini çekiyor da deÄŸildir. ‘Hakkında konuÅŸmalar’la orada kendi mevcudiyetini devam ettirmektedir.

Kentleşme Sürecinde Sosyo-Mekânsal Bir Olgu: Aile Apartmanları Üzerine Bir Değerlendirme

Mehmet Tayanç

Türkiye’de son yüzyılda yaÅŸanan kırdan kente göç ile birlikte artan konut ihtiyacına cevap ve karşılaşılan sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlara çözüm olarak karşımıza çıkan aile apartmanları, olumlu bir yönünün yanında olumsuz birçok özelliÄŸi barındırmaktadır. Birden fazla ailenin aynı konutu paylaÅŸması, farklı kültürel kodlara sahip bireylerin bir arada yaÅŸaması kuÅŸak çatışmasını beraberinde getirmektedir. Yapılan bu çalışmada yaÅŸanan kuÅŸak çatışmasının sebepleri ve sonuçları kentleÅŸme baÄŸlamında ele alınmıştır. YaÅŸanan kentleÅŸme ile birlikte aile kurumun almış olduÄŸu yeni ÅŸekil ile yaÅŸanan kuÅŸak çatışması mekân üzerinden deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Bu baÄŸlamda apartman kültürünün ortaya çıkışı, aile apartmanlarının kısa bir tarihi ve mekân ile kuÅŸak çatışması arasındaki sebep-sonuç iliÅŸkisi ortaya çıkarılmak istenmiÅŸtir.

Yaşlılarda Mekân Aidiyeti: Yaşlılık ve Mekân İlişkisine Sosyolojik Bakış

Mukadder Özkan

Bu çalışma, yaÅŸlı olarak adlandırdığımız 65 yaÅŸ ve üstü bireylerin bulundukları mekanla aralarında kurdukları iliÅŸki, baÄŸlılık ve aidiyetlik duygusuna iliÅŸkin sosyolojik bir araÅŸtırma niteliÄŸi taşımaktadır. YaÅŸlı bireylerin yaÅŸamlarını geçirdikleri mekana baÄŸlı olma, bulundukları mekanlardan ayrılmak istememe nedenlerinin ne olduÄŸuna dair bulgular elde edilmeye çalışılmıştır. YaÅŸlılık üzerine çalışmaların geçmiÅŸinin yakın tarihlere dayanıyor olması, bu konu üzerine yapılan çalışmaların henüz yeni olması bu konuyu araÅŸtırmaya deÄŸer kılmıştır. YaÅŸamın son evresi olan yaÅŸlılık, saÄŸlık standartlarının iyileÅŸmesi ile daha kaliteli geçmekte ve bu kalite standartları ortalama yaÅŸam ömrünün uzamasına sebep olmaktadır. Bu sebeple, bu konu hakkında çalışmalar gün geçtikçe giderek artacaktır.

Evsizlik Kuramları ve Nedensellik: Eleştirel Bir Yaklaşım

Yüksel Bekaroğlu Doğan

Son yirmi beÅŸ yılda pek çok farklı bilim dalı altında yürütülen evsizlik araÅŸtırmalarının sayısında ciddi bir artış olmuÅŸtur. Kullanılan kavramlar, araÅŸtırma yöntemleri ve bu araÅŸtırmaların sonuçları bir dereceye kadar kullanılan kuramsal çerçeveye dayanmaktadır. Kuram ve araÅŸtırma sosyal politika ve uygulamaların tek belirleyicisi olmamakla birlikte önemli belirleyicilerinden biridir. Bu çalışmada öncelikli olarak evsizliÄŸi basitçe bir yapı veya eylem problemi olarak açıklayan yaklaşımlar ele alınacaktır. Daha sonra ise karmaşık bir süreç olan evsizliÄŸin nedenselliÄŸini analitik bir biçimde çalışarak yapı-eylem düalizmini aÅŸma imkânı sunan eleÅŸtirel realist perspektife dayanan evsizlik teorileri ile evsizlik sürecinin sokak yaÅŸantısı boyutunu ele alan “evsizlik kültürü” teorilerine yer verilecektir. Bu sayede tek bir teorik çerçevenin evsizliÄŸi bir bütün olarak anlama ve bütüncül sosyal politika ve uygulamalar üretme için yeterli olmadığı ileri sürülerek evsiz insanlar için üretilecek politika ve uygulamaları iyileÅŸtirebilecek alternatif teorilerin potansiyelleri ortaya konacaktır.
HAYAT SAHNESİ

Pazar Çantasından Naylon Poşete: Metaforik Bir Kuşak Tartışması

Mehmet Birekul

“Zaman hızla akıyor” cümlesi belki de son yıllarda en sık duyduÄŸumuz cümle. Ama esasında zamanla olan iliÅŸkimiz hızın anlatamayacağı kadar çetrefilli. Chul Han’ın deyimiyle: Bugünün zaman krizi hızlanma olarak nitelendirilemez. Hızlanma çağı çoktan bitti. Bugün hızlanma olarak duyumsadığımız ÅŸey, zamansal dağılmanın semptomlarından sadece biri. Günümüzün zaman krizi, zamanda çeÅŸitli aksaklıklara ve yanlış duyumlara yol açan bir diskroniden kaynaklanıyor. Zaman, düzenleyici bir ritmin eksikliÄŸini çekiyor. Bu yüzden de ölçüsünü kaçırıyor. Bu zamansal bozulma, zamanın adeta dönüp durmasına yol açıyor. Hayatın hızlandığı hissi, amaçsızca dönüp duran zamanın yol açtığı bir duygu aslında...

Kuşaklarla Beraber Ölen Eşyalar ve Titreyen Kelimeler Üzerine

Nuh Akçakaya

Åžu muazzam nesneler dünyasında gündelik yaÅŸantımıza her gün yeni bir nesnenin, yeni bir icadın girdiÄŸini söyler Baudrillard. Öyle ki bu nesnelere isim bulmak noktasında insanoÄŸlunun büyük sıkıntılar yaÅŸadığını, hatta bazen, zorlama bir tavır ile dilin bütün imkânlarını kullanarak eÅŸyaya isim bulmaya çalıştığını ifade eder (Baudrillard, 2014). Gerçekten de insanoÄŸlu sürekli olarak icat edilen eÅŸyaya karşılık gelecek yeni bir ses, yeni bir sembol ve bir imge arayışının içerisindedir. Zaman zaman da insanoÄŸlu, bu mücadeleye girmekten bıkmakta ve yorulmakta, eÅŸyayı icat eden milletin ona koyduÄŸu isme sadık kalmaktadır. Ve eÅŸyayı, icat eden yabancının koyduÄŸu isimle; yabancı bir kelime ile çağırmaktadır. Esasında yeni bir eÅŸyanın icadı demek, yeni bir kelimenin doÄŸması demektir genellikle. Fakat ne var ki çoÄŸu zaman bir eÅŸyanın ölmesi de bir kelimenin ölmesine, belki de amansız bir hastalığa kapılmasına neden olmaktadır. Bu hastalık ölümün titrek soÄŸukluÄŸunu eÅŸya ve onun ismi üzerine zerk etmektedir. Ve son kertede önce eÅŸya ölmekte, sonra kelimeler. Tıpkı insanoÄŸlunun mukadder ahvali gibi; önce beden ölmekte, sonra isim.

Babaannem Hangi KuÅŸak?

M. Zeki Saka

KuÅŸak kavramının özellikle antropoloji çalışmaları içinde önemli bir yeri olduÄŸunu biliyoruz. Akrabalık, adet, gelenek, görenek gibi kavramlar da sosyal bilimlerin yeni filizlendiÄŸi dönemlerde öncelikle antropolojinin ilgisini çekmiÅŸti. Ki kuÅŸak da gerek bir olgu olarak gerek de bir soyutlama ve kavram olarak bu baÄŸlamda anlaşılıyordu. Yenidünyanın ciÄŸerlerine yavaÅŸ yavaÅŸ hava dolarken, o koca bedenin içinde hava geçiÅŸini engelleyen ne kadar nokta varsa bunları görmek, anlamak, açıklamak hatta gerekirse tıkanıklığı gidermek biraz da antropologların iÅŸiydi. Dünyanın kabuk deÄŸiÅŸtirmesi yeni deÄŸildi. Fakat dünyanın son birkaç yüzyıllık hikâyesinde geldiÄŸi noktanın her zamankinden farklı olduÄŸu yönünde bir ısrar vardı. Bu ısrar özellikle sosyal bilimlerin ÅŸekillenmesiyle beraber iyice belirginleÅŸmeye baÅŸlamıştı. Dünyanın seyrini anlamaya çalışmak, nerelerden nerelere geldiÄŸini açıklamak ve nihayet geldiÄŸi noktayı özgül yanlarıyla ortaya koymaya çalışmak her zamankinden daha çok insana düÅŸüyordu

İstanbul Yaşlılık Atölyesi (1-2 Ekim 2018)

Adem MenekÅŸeoÄŸlu

Ä°nsan yaÅŸamı birbirini kovalayan çocukluk, gençlik, orta yaÅŸ ve yaÅŸlılık evreleri temelinde süregitmektedir. Her bir evrenin nevi ÅŸahsına münhasır düÅŸünce ve davranış kalıpları bulunmaktadır. Fakat bu evreleri birbirinden kalın çizgilerle ayırmak, birbirinden bağımsız süreçler olarak deÄŸerlendirmek yanlış olacaktır. Ä°nsan hayata gözlerini açtığı andan itibaren yaÅŸlanmaya baÅŸlamaktadır. Bu anlamda yaÅŸlanma ve yaÅŸlılık olgusu, her ne kadar yüzleÅŸmek istenmese de hayatın önemli bir evresini teÅŸkil etmektedir. Tüm dünyada olduÄŸu gibi ülkemizde de yaÅŸlı nüfus oranı tedrici bir ÅŸekilde artış göstermektedir.1 Fakat ülkemizde yapılan yaÅŸlılık çalışmalarının sayısı oldukça az olmakla beraber, genelde bu çalışmaların saÄŸlık, geriatri ve gerontoloji alanlarında yapıldığı görülmektedir. Dolayısıyla yaÅŸlılık olgusu farklı alanlardan da çalışılmayı bekleyen bakir bir alanı temsil etmektedir. Bu noktada YaÅŸlılık Atölyesi, konuyu hem sosyal bilimler alanına intikal ettirmesi ile hem de yaÅŸlılığı farklı perspektiflerde mercek altına alması ile önem arz etmektedir.
KİTAPLIK

Kuşak Kavramına Disiplinler Arası Bakış

Nilüfer Öztürk Aykaç

Genel bir tanımı yapılmak istendiÄŸinde aynı zaman dilimini paylaÅŸan, aynı çağın koÅŸullarında benzer deneyimleri, sorun ve sıkıntıları paylaÅŸan insan grubunu niteleyen “kuÅŸak”, bu tanımın sınırlarını aÅŸan bir gerçekliÄŸi içermektedir. Karl Mannheim’ın da 1927/28 yıllarına tarihlenen çalışmasında bu durum detaylıca ele alınmıştır. Ona göre, biyolojik olarak aynı zamanda doÄŸmanın ve aynı çağı yaÅŸamanın, yaÅŸa ilaveten toplumsal, tarihsel ve kültürel olarak aynı yahut benzer süreçlere maruz kalmanın ve daha özelde düÅŸünce tarzı ve tutum ortaklığını/farklılığını içermenin aynı anlamlara gelmediÄŸi bilinmelidir (Mannheim, 1952, 2009). Bu nedenle “kuÅŸak”, insan iliÅŸkilerinde ve toplumun örgütleniÅŸinde eskiden beri üzerinde durulan ve disiplinler arası bir incelemeyi gerektiren bir tema olarak ortaya çıkmaktadır. Zira bugüne kadar daha çok iÅŸletme ve insan kaynakları yönetiminin ilgi sahasında görülmekle beraber, meselenin özü düÅŸünüldüÄŸünde çok farklı araÅŸtırma alanları açısından “kuÅŸak” kavramı kayda deÄŸer bir dinamik olarak ortaya çıkmaktadır.

Telgraftan Tablete: “Türkiye’nin Beş Kuşağına Bakış"

Emine Sena TaÅŸ

KuÅŸaklar antropoloji, psikoloji, sosyoloji ve siyaset bilimi gibi pek çok alanın çalışma konusu olarak karşımıza çıkıyor olsa da bilhassa sosyoloji ile kaçınılmaz bir iliÅŸki içerisindedir. Zira bizatihi sosyal deÄŸiÅŸimden hareketle vücut bulan bir teori olması, kuÅŸak konusunu sosyoloji geleneÄŸinin ortaya çıkış sebebi ile benzer bir konuma taşımaktadır. Ancak kuÅŸak konusunun sistematik ve bütünlüklü bir incelemesi 1960’lı yıllardan itibaren karşımıza çıkmaktadır. Batılı düÅŸünürler tarafından geliÅŸtirilen kuÅŸak teorisine göre ortalama yirmi yıl aralıklarla birbirinden ayrılan kuÅŸakların davranış biçimleri yaÅŸadıkları dönemin sosyo-ekonomik ÅŸartlarına göre ÅŸekillenmektedir. Aynı kuÅŸaktaki bireyler birbirlerine benzer eÄŸilimler gösterirken bu eÄŸilimler ile de diÄŸer kuÅŸaklardan kendilerini ayırmaktadırlar.

M Nesli - Yeni Müslüman Gençlik

Semih Söğüt

Öncelikle ÅŸunu belirtmeliyiz ki bu kitap teorik bir metin deÄŸil, nesil kavramı ile ilgili teorilerden ya da sabit bir örneklemden bahsetmiyor. Aksine her sayfası dünyanın farklı köÅŸelerinden, farklı yaÅŸlardan ve sosyal çevrelerden Müslümanların hayatlarına dair aktarımları ile zenginleÅŸtirilmiÅŸ pratik tecrübelerin baÅŸarılı bir derlemesi. Yazar, giriÅŸte belirttiÄŸi üzere bu araÅŸtırma esnasında sosyal bilimlerin yöntemlerine de sıkı sıkıya baÄŸlı kalmamış. Kitapta sözü geçen aktarımlar kimi zaman bir katılımcı ile yüz yüze yapılan derinlemesine mülakattan, kimi zaman bir e-posta görüÅŸmesinden, kimi zamansa bir twitter etiketinin altından rastgele derlenmiÅŸ tweetlerden alınmış. Bununla birlikte yazar önemli gördüÄŸü ve vurgulamak istediÄŸi fikirleri daha önce yapılmış bilimsel çalışmalara veya pazar araÅŸtırmalarına atıf yaparak destekliyor. Teorik bir zemine dayanmamasına, yöntemsel serbestliÄŸine ve veri kaynaklarının çeÅŸitliliÄŸine raÄŸmen yazar bu kitapta geliÅŸmekte olan Müslüman neslin ayrıntılı bir haritasını çıkarıyor.

Ä°-Nesli

Metin Eken

Bir toplumun yaklaşık olarak aynı zaman dilimlerinde doÄŸan ve bunun bir sonucu olarak birbirine benzer deneyimleri yaÅŸayarak ortak kimlik özellikleri sergileyen üyelerinden oluÅŸan yaÅŸ gruplarının bir biçimini ifade eden kuÅŸak ya da nesil kavramları, sosyal bilimlerin çeÅŸitli disiplinlerinde yoÄŸun tartışmalara konu olmaktadır. KuÅŸakların yıllara ve tarihsel olaylara göre nasıl sınıflandırılacağı, ne ÅŸekilde isimlendirileceÄŸi ve sahip oldukları temel nitelikler gibi hususlar ise baÅŸlıca tartışma konuları olarak öne çıkmaktadır. Bu tartışmalardan kaynaklanan farklılıkları da göz önünde bulundurmakla birlikte; Sessiz KuÅŸak-Traditionalists (1925-1945), Bebek Patlaması-Baby Boomers (1946-1964), X KuÅŸağı-Post-Boomers (1965-1979), Y KuÅŸağı-Millennials (1980-1994) ve Jean M. Twenge’in ifadesiyle Ä°-Nesli ya da yaygın kullanıldığı biçimiyle Z KuÅŸağı (1995-2012) bazı kuÅŸak ayrımları olarak somutlaÅŸmaktadır.

Çocukluk Sosyolojisi Tarihi

Hale Nur Uyanık

Çocuk ve çocukluk süreci genelde yetiÅŸkinler tarafından ötelenmiÅŸtir. Çocukluk, çocuksuluk insanlar nazarında hep olmaması ve hemen atlatılması gereken, olgunlaÅŸma karşısında ÅŸeylermiÅŸ gibi kabul edilegelmiÅŸtir. Toplumda hoÅŸ karşılanmayan, kabul görmeyen, genel geçer yargılara ve toplumsal düzene aykırı olan her durum kolayca çocukluk olarak tanımlanmış ve hoÅŸ karşılanmamıştır.

Türkiye’nin 68’i: Bir Kuşağın Sosyolojik Analizi

Hüseyin Özil

Dünya tarihi açısından 1960’lı yıllar, kayda deÄŸer olayların görüldüÄŸü bir dönem olmuÅŸtur. Ä°kinci dünya savaşından sonra iki kutuplu sisteme bölünen dünyada kapitalist ülkelerin yaÅŸadığı ekonomik atılımın yerini yıllar geçtikçe durgunluÄŸa bırakması ve -özelikle gençler açısından-beklentileri karşılayamaması, doÄŸu bloÄŸu ülkelerinde görülmeye baÅŸlayan özgürlük ve demokrasi talepleri 60’lı yılları incelenmeye deÄŸer kılan baÅŸlıca konularıdır. Nitekim birçok araÅŸtırmacının özellikle 68 kuÅŸağını referans alarak pek çok alanda çalışmalarını gerçekleÅŸtirmesi bu durumu gösterir niteliktedir.

Yaşlanma ve Yaşlılığa Disiplinler Arası Bakış

Mert Ersözlü

YaÅŸlanma ve yaÅŸlılık günümüz toplumlarında önemi günden güne artan bir konu haline gelmeye baÅŸlamıştır. Bu durumun baÅŸlıca nedenleri arasında, beklenen yaÅŸam süresinin artması, yaÅŸlı nüfusun ülkelerin toplam nüfusları içindeki payının artması ve bu artışla birlikte gelen bilgi birikimi bunun yanında emeklilikten saÄŸlığa, saÄŸlıktan ulaşıma kadar toplumsal ve ekonomik sistemleri deÄŸiÅŸime zorlayan dinamiklerin yatmakta olduÄŸu söylenebilir. YaÅŸlılık çalışmaları literatürüne baktığımızda ise batı ülkelerinde ve Japonya’da yaÅŸlılık çalışmalarına yoÄŸunlaÅŸmalar görmekteyiz. Ülkemiz literatüründe ise yaÅŸlılık alanındaki çalışmaların sayısının ve çeÅŸitliliÄŸinin az olması henüz yolun başında olunduÄŸunun bir göstergesi olabilir.

Mannheim’ın Bilgi Sosyolojisi

İlhami Aydın

Ä°ster doÄŸa bilimlerde isterse de sosyal bilimlerde, bir entelektüelin içinde bulunduÄŸu sosyal yapı ya da habitus, onun düÅŸüncelerini, eÄŸilimlerini doÄŸrudan etkiler. Ekonomik bunalımlar, savaÅŸ, siyasal baskılar gibi toplumsal-politik yaralar bilim insanın akademik uÄŸraşını örseleyebileceÄŸi gibi ona yeni bir dinamizm de saÄŸlayabilir. Tarihsel olarak bu gerçekliÄŸi doÄŸrulayacak pek çok olay hala hafızalara kazınmaktadır. Unutmaya karşı bu dirence örnek, Almanya’daki Nazi uygulamalarıdır. Nazi uygulamaları ve beraberinde Anti-semitist çıkışlar, Almanya’da, Yahudi entelektüel kimliÄŸi sürgüne zorlamakla birlikte bu kötü koÅŸulların etkisi ile yeni bir anlayışın yeÅŸermesine neden olmuÅŸtur (Bauman, 2007: 51-54). Yahudi düÅŸmanlığının devlet politikası olduÄŸu zaman zarfında, Karl Mannheim da bir entelektüel olarak maruz kalmıştır. Yahudi bir Macar olması, Almanya’da Nazi iktidarı ve sonrasında Ä°ngiltere hayatı, onun, sosyolojik meselelere yaklaşımını biçimlendirmiÅŸtir

Weber ve Durkheim Metodolojik Bir Karşılaştırma

Sinem Kaya

Evrendeki realiteyi anlamlandırmak için bireyler, kendilerine özgü birçok metotlar geliÅŸtirmektedirler. Metot, bireyin varlığı anlamlandırma ve kategorize etme sürecinde geliÅŸtirmiÅŸ olduÄŸu sistem bütününü kapsar. Gündelik hayat içerisinde bireyin yaÅŸadığı kültürel normlar ve bireysel eylemler sonucunda geliÅŸtirilen metot, bireyin realiteye karşı nazariyatı ve tefekkürü neticesinde vuku bulur. Kısacası metot, realitenin bilgisine nasıl ulaşılacağını gösteren usul ve esasları kapsayan, elzem bir yoldur. Bilimsel bilgi üretmek isteyen her araÅŸtırmacının bir konuyu ele almak için benimsediÄŸi bilimsel bir metot vardır. Bu metot, sosyo-kültürel çevre ve bireyin zihinsel çabaları sonucunda oluÅŸur. Metodun oluÅŸması yeni bir lisanın oluÅŸmasına etki etmektedir. 
 
Tüm Sayılar
Sosyoloji Divanı Kitaplığı
Basında Biz
Duyurular
Formlar
Satış Noktaları