TR
 
EN
 
Hakkında | Amaç ve Kapsam | Etik İlkeler ve Yayın Politikası | Yazım Kuralları | Değerlendirme Süreci | Editör, Yayın ve Danışma Kurulu | Dizin | İletişim
 
1. SAYI
2. SAYI
3. SAYI
4. SAYI
5. SAYI
6. SAYI
7. SAYI
8. SAYI
9. SAYI
10. SAYI
11. SAYI
12. SAYI
13. SAYI
14. SAYI
15. SAYI
16. SAYI
17. SAYI
18. SAYI
19. SAYI
20. SAYI
21. SAYI
22. SAYI
23. SAYI
 
 
14. SAYI // HAYVAN

DİVAN KALEMİ

Åžahin Bakışlı Bülbül Avazlı Ä°nsan, dokunduÄŸu hemen her ÅŸeyi mana dünyasına katmasını bilir. Ä°nsan, gördüÄŸü, baktığı, hissettiÄŸi, iÅŸ gördüÄŸü, kullandığı hemen her ÅŸeye bir ‘mana’ yükleyip onu ‘kültür dünyası’na dahil eder. Ä°nsanın iliÅŸki kurduÄŸu tüm varlıklar onun kültür dünyasının temel unsurlarına dönüÅŸür. Canlılar, cansızlar, maddeler, nesneler, bitkiler, hayvanlar, coÄŸrafyalar, iklimler, mevsimler, gökler, yerler, hasılı on sekiz bin alem insanın kültür dünyasında yeniden yorumlanır ve anlamlandırılır. Ä°nsan hayatı bütün bunlarla dolar ve bir süreç ÅŸeklinde deÄŸiÅŸerek-dönüÅŸerek iÅŸler. Hayvanın toplumsal inÅŸası, kültürün ana kodlarından biridir. Sosyoloji toplumsalda olup biten her ÅŸeye tutkuyla yönelir, oradaki manayı keÅŸfetmeye giriÅŸir. Hayvan etrafında kurulan toplumsal dünya, iliÅŸki biçimleri, üretim ve tüketim hadiseleri ciddi sosyolojik çıkarımları davet eder. Hayvanın sesinde-soluÄŸunda insan dünyasının pek çok yansımaları seyredilir. Hayvan kültürün niÅŸanelerinden biridir. Hayvan, tıpkı bitkiler ve eÅŸyalar gibi insanın dünyasına dahil olan önemli hayat elemanıdır. Hayatın sürgit devamında hayvanın rolü azımsanmayacak denli büyüktür. BaÅŸlangıçtan bugüne insanın kültür evreninde hayvan daima vardır. Tarihi baÅŸlatan insanın duyduÄŸu ilk seslerden biridir hayvan sesi. Ä°lk gördüÄŸü, ilk iletiÅŸime geçtiÄŸi, ilk muhatap olduÄŸu kendini dışında baÅŸka tür canlılardan biridir hayvan. Yeryüzünde ilk kanın dökülmesinin tanıklarından ve hatta belki sebeplerinden biridir hayvan. Habil’in koç kurban etmesi, adağı kabul edilmeyen Kabil’in kardeÅŸini öldürdükten sonra cesedi nasıl gömeceÄŸini bir kargadan öÄŸrenmesi. Tarihin baÅŸlangıç anında dahi hayvan insanın kültür evreninde esaslı bir ÅŸekilde yer alır. Hayvan olmaksızın insan dünyasının ne kadar eksik kaldığı aÅŸikardır. Ä°nsan üretimin detaylarında hayvanın soluÄŸu hissedilir. Toplumların, toplulukların, sosyal dünyaların oluÅŸumunda ve sürdürülmesinde hep hayvanlara rastlanır. Hayvan, insan hayatının damgalarından biri haline gelir. Neredeyse tüm temel toplumsal kurumlar hayvanla içli dışlıdır. Aile, Din, Siyaset, Ekonomi, EÄŸitim, Hukuk, Sanat-Edebiyat, BoÅŸ Zamanlar, Spor, EÄŸlence, Moda, Hayat Tarzları gibi temel kurumlarda, iliÅŸki biçimlerinde, anlamlı bir toplumsal hayat kurgusunda hayvanın silinmez izlerine rastlanır. Bunun yanı sıra meslekler, nesneler, araçlar, semboller, temsiller hep hayvan figürüyle doludur. Ä°nancın kültürel kodlarında; dinler, inançlar, inanışlar evreninde hayvan deÄŸiÅŸik anlamlara ulaşır. Kimi yerde hayvan kutsaldır; onu öldürmek, ona zarar vermek yasaklanır. Kimi yerde hayvan dini bir ritüelin muhatabı olarak kurbandır, adaktır, sunaktır; dini bayramlardan birinin adı ‘kurban bayramı’dır. Dini metinler ve ayetler çarpıcı hayvan anlatılarıyla doludur. Hayvan adlarında surelere rastlanır (Bakara, Nahl, Neml). Dini hikâyeler deÄŸiÅŸik hayvanları farklı baÄŸlamlarda anar. Hikmet ve irfan, insanı yorumlarken hayvana uÄŸramadan edemez. Hayvandaki canlılık, hissiyat, hareketler, biçimler, renkler, güçler ve içgüdüler hakikatin kavramasında bir ipucu olarak sunulur. Canlılık özelliklerine önem verilir; can taşımalarına ayrıca vurgu yapılır. Canın ruh ile yakınlığı hatırlatılır. Hayvan büyük bir anlatıcıdır hikmet dünyasında; o gösteren, iÅŸaret eden, farklardan haberdar eden bir ibret abidesidir. Hayvan eÅŸyadan, etten, kandan, paradan, metadan önce hep bir mesaj yüklüdür. Hikmet, hayvandaki iÅŸaretleri çözüp insana varmayı murad eder. Bundandır ki, hayvanı ötelemez, cansızı yok saymaz; aÄŸacı, kurdu-kuÅŸu, börtü-böceÄŸi kendi dilince konuÅŸtur. Ä°nsan dünyasına harikulade hisseler katar. Temel iktisadi bir figürdür hayvan. Ä°nsanın geçiminin merkezi aktörlerinden biridir. Hayvan bir besin kaynağı olduÄŸu gibi besin üretiminin de ana omurgasıdır. Ä°ÅŸlerin kotarılmasında hayvan ciddi bir elemandır. Birçok mesleÄŸin ve iÅŸkolunun ortaya çıkmasının gerekçesidir hayvan; bir çok mesleÄŸin kaybolmasının da elbette. Çobanlık, avcılık, atçılık, balıkçılık, arıcılık, besicilik, nalbantlık, semercilik, kasaplık, sütçülük, jokeylik, faytonculuk gibi iÅŸ kollarının iÅŸlemesinin ana nedenidir hayvan. Söz konusu iÅŸ kollarına baÄŸlı bir ÅŸekilde oluÅŸan mekânlar, pazarlar, çarşılar, dükkanlar, müÅŸteriler ve üreticiler ile birlikte hayvan, iktisadi hayatta ciddi bir hasılanın ortaya çıkmasına imkan tanır. Çiftlikler, ahır, kümes, mal pazarı, at pazarı, tavuk pazarı, saman pazarı, pet shop, hayvanat bahçesi, sirk bütünüyle iktisadi hayat içinde konumlanır. Aile iliÅŸkilerinde ve aile hayatının stratejik aÄŸlarında hayvanın rolü görülür. Ailenin geçim kaynağı olduÄŸunda hayvanın rolü büsbütün farklılaşır. Zenginlik yahut yoksulluk emaresidir böyle bir durumda. Ailenin konumuna ve statüsüne bir iÅŸarettir. Miras hukukunun muhatabıdır. Aile üyelerinin iletiÅŸimlerinde belirleyicidir. Çünkü bir varlık kaynağıdır hayvan. Siyaset kurumunun farklı boyutların bir imgedir hayvan. Devletlerin, iktidarların, yönetim biçimlerinin imgesidir örneÄŸin. Devlet armasıdır, bayraktır, güç sembolüdür. Yahut bir partinin sembolüdür. Çift baÅŸlı kartal, at, kurt,ayı, ejderha, aslan, horoz, keçi, güvercin, eÅŸek, fil. Bir hukuk meselesidir aynı zamanda hayvan; hakkın, adaletin, iyi-kötü davranışın sergilendiÄŸi bir alandır. Hayvanlara eziyet etmenin suç olduÄŸu kabul edilir. Hayvan hakları modern dünyanın dizgesinde yer bulur. Hayvanlara karşı iÅŸlenen suçlar cezalandırılır, suçlular hor görülür. Ahlakın kurumsallaÅŸmasında hayvanlar çokça zikredilir. Ä°yilikler ve kötülükler, çirkinlikler ve güzellikler, beÄŸeniler ve reddiyeler, takdirler ve tekdirler hayvanlar üzerinden örneklenerek aktarılır. Merhamet, sevgi, saygı, hürmet, yardımseverlik gibi iyilikler; hırs, öfke, nefret, kıskançlık, haset, küfür ve diÄŸer tutum, duygu, davranış ve eylemler kimi hayvanlara atıfla ifade bulur. Ä°yiliÄŸin, merhametin, dostluÄŸun, düÅŸmanlığın, kuvvetli olmanın, çalışkan olmanın, asil olmanın temsilleri hayvanlar aleminden seçilir. Seçim bütünüyle kültüreldir, siyasaldır ve toplumsaldır. Hiçbir hayvanın neyi temsil ettiÄŸinden haberi dahi yoktur. Güvencin barıştır, kartal güçtür, aslan liderdir, yılan sinsidir, kedi nankördür, keçi inattır, karınca çalışkandır, koyun uysaldır, papaÄŸan lafazandır, sinek mide bulandırıcıdır, tilki üçkağıtçıdır, ceylan ürkektir, kurbaÄŸa gevezedir, çakal çıkarcıdır. Sanat ve edebiyat, hayvan imgesiyle, hayvan sembolizmiyle doludur. Hemen tüm sanat ve edebiyat türleri/biçimleri hayvanla yoÄŸun bir ÅŸekilde ilgilidir. Resim, müzik, türkü, edebiyat, ÅŸiir, roman, masal, destan, fabl, fıkra, mani, ninni, tiyatro hayvanlara özel önem verir. Hayvanları konuÅŸturan edebiyat, hayvanları sergileyen sanat esasen insan ve toplumu amaçlar; hayvanın kültürel yeniden üretimini gerçekleÅŸtiren sanat ve edebiyat insana diÅŸe dokunun hisseler sunar. Sevgili, konu-komÅŸu, eÅŸ-dost, el-alem, düÅŸman, kahraman, anne-baba, çocuk, zengin, yoksul kimi hayvanlar üzerinden konuÅŸturulur, anlatılır, gösterilir. Olumlu davranışlar, yadsınan eylemler, kötülükler, iyilikler, iltifatlar, aÅŸağılamalar, güzellik ve çirkinlik kimi hayvan huylarına, kimi hayvan hareketlerine ve görünümlerine göre anlatılır. Åžahin bakışlı, bülbül avazlı, ceylan gözlü, ahu gözlü, kılavuz telli turna, haberci allı turna, yılan sesli. Hayvanlar, mesnevi, masal, fabl, destan, ninni, mani gibi geleneksel anlatı türlerinin vaz geçilmez elemanıdır. Hemen her anlatı biçiminde yoÄŸun bir ÅŸekilde hayvanlar gerçek ve sembolik yönleriyle anlatılır. Beydeba, Ezop ve La Fontaine bu türe büyük emek verir. Kelile ve Dimne ile La Fontaine’nin eserinin anmak yeterlidir. Attar’ın Mantık’ut-tayr adlı muhteÅŸem mesnevisini de burada zikretmek gerekir. Benzer bir biçimde masal, fıkra, destan, mitoloji karakterlerinin hayvan olması, en azından insan karakterlerinin toplumsal hayat içinde belli bir hayvanla anılması hatırlatılabilir. Nasreddin Hoca’nın fıkralarında baÅŸat aktör eÅŸektir. Dede Korkut Kitabı’nda kahramanların olumlu özellikleri güçlü-kudretli hayvanlara dayandırılır. OÄŸuz KaÄŸan’ın pek çok özelliÄŸi güçlü hayvanlara benzer. BoÄŸa, öküz, kurt, ayı, kartal, ejderha, at kahramanın anlatılmasında iÅŸlevsel roller üstlenir. Türk destanlarında kurt özel bir yerde durur. Anka, Simurg, KarakuÅŸ, Garuda gibi mitolojik kuÅŸlar sembolizmin doruklarını temsil eder. Tıpkı hayvanlar gibi toplumsalın kuruluÅŸunda ve kültür dünyasının neÅŸet etmesinde yadsınmaz rolü bulunan nesneler hayvanla birlikte yeni bir anlama ulaşır. Nesne olmaksızın toplumsal hayatın inÅŸası mümkün deÄŸildir. Pek çok nesne ve araç hayvan baÄŸlamında meydana gelir. Hayvanın toplumsal ve kültürel konumu, kimi nesnelerin üretilmesini saÄŸlar; nesneler hayvanla birlikte toplumsal hayata dahil olur, toplumsal hayatı yönlendirir, anlamlandırır, inÅŸa eder. Hayvanların toplum ve kültür denkleminde yer buluÅŸuna göre nesneler ve araçlar kendini gösterir. Bu yer buluÅŸ kaybolunca nesne de kaybolur; yeni nesnelere yerini bırakır. At arabası, kaÄŸnı, saban, fayton, kızak gibi araçlar; kafes, tasma, nal, olta, zincir, çan, kaÅŸağı, eyer, semer, boyunduruk, cirit, çevgen gibi nesneler hayvanla var olur ancak. Tüm yönleriyle hayvan, toplumsalın inÅŸasında hayati roller üstlenir. Hayvanın sosyo-politik dünyadaki karşılıkları, insan dünyasının okunmasında, keÅŸfedilmesinde ve kavranmasında ibretlik bir konuma oturur. Selam ile…

İÇİNDEKİLER

5 Divan Kalemi
9 DOSYA
 
11 Hayvanlar Sosyolojinin Neresinde? / Ahmet Gökçen
35 Güç, Ä°ktidar ve GösteriÅŸ: GeçmiÅŸten Günümüze Hayvan Sembolizmi Üzerine Bir Tartışma/Mehmet Birekul
45 Ä°nsanın SaÄŸlığı Hayvanın Hastalığı / ReÅŸat Açıkgöz
61 İnsan ve Doğa İlişkisinde Hollywood Yıldızı Hayvanlar / Haldun Narmanlıoğlu
75 Üç Hayvan, Bir Ä°nsan: Zoonpolitikon Nerede? / Mehmet UÄŸraÅŸ
89 Hayvan Hakları Hareketi ve Türkiye’deki GeliÅŸimi / Feyzeddin Aytepe
97 Hayvanların Gündelik Hayatımızdaki Mitolojik YerleÅŸkesi Olarak Burçlar/ Hakan Yapıcı
119 Ä°yi ve Kötü Arasında: ZerdüÅŸtlükte ‘Hayvan’ Tasavvuru / Muhammet Yücel
131 Antik Mısır Toplumunda Kedinin Kutsallığı / Hülya Kaya Hasdemir
139 Türkiye’de Antrozooloji Çalışmalarının GerekliliÄŸi / Abu Bakar Siddiq
159 Antrozoolojik Bir Alan AraÅŸtırması: GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesi, Mardin’in Midyat ve
Dargeçit Yöresindeki Pastoral Topluluklar / Süleyman Åžanlı
 
175 HAYAT SAHNESÄ°
 
177 Åžahmeran / ÖkkaÅŸ Arı
181 Hayvanat Bahçeleri, Akvaryumlar, Sirkler: Gösteri Hayvanları Üzerine Fragmanlar /
Murat Küçük
189 Mişa/Necdet Subaşı
195 Kurtun Gölgesi Dünyaya DüÅŸtüÄŸünde / Betül Ok
199 Andolsun Harıl Harıl KoÅŸan Atlara… / Turan Güler
205 Fareler ve Ä°nsanlara Dair Zihinsel Bir Füg: Sıçan Avcısından Sıçan Koruyucuna Transformasyon/Hasan Serdar GergerlioÄŸlu
 
217 KÄ°TAPLIK
 
219 Açıklık: Ä°nsan ve Hayvan / Esma Kaya KaradaÄŸ
225 Hayvan Davranışı / BüÅŸra Çelik
229 Hayvan Kuramı: Eleştirel Bir Giriş / Onur Keskin
233 Hayvan Mitosları / Halime Güven
237 Hayvan Olmak: Bir Ä°nsanın Hayvana DönüÅŸünün Ä°zini Sürmek / Numan Yıldız
241 Hayvan ÖzgürleÅŸmesi / Esra Sekiz
247 Hayvanların Tarihi / Abdurrahman Åžensöz
253 Mitolojiden Sanata Hayvan Ä°mgesi / Musa Günerigök
261 Tarihöncesi Toplumlarda Ä°nsan-Hayvan Ä°liÅŸkisi ve Orta Anadolu Çanak Çömleksiz Neolitik
Dönem Faunası / TuÄŸba Batmaz
267 Zoopolis: Hayvan Haklarının Siyasal Kuramı / İlhami Aydın
 
273 ÖZETLER

285 YAZARLAR
DOSYA

Hayvanlar Sosyolojinin Neresinde?

Ahmet Gökçen

Çalışma, toplumsal bir varlık olan insanın gündelik hayatında ve doÄŸumundan ölümüne kadar devam eden toplumsallaÅŸma sürecinde hayvanla nasıl iliÅŸki kurduÄŸu, ona nasıl davrandığı, onu nasıl algıladığı ve nerelerde istimal ettiÄŸi gibi sorular minvalinde insanın dünyasında hayvanların ne anlam ifade ettiÄŸini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu baÄŸlamda insanın gündelik hayatında ve düÅŸün dünyasında hayvanların dünyaya nasıl konumlandırıldıkları, toplumsal kurumlarda ne ÅŸekilde yer aldıkları, onları dilde ve tabirlerde neye yordukları ve nihayetinde hayvana yönelik davranışlarımıza dair eleÅŸtirel bazı mevzular irdelenmeye çalışılacaktır.

Güç, İktidar ve Gösteriş: Geçmişten Günümüze Hayvan Sembolizmi Üzerine Bir Tartışma

Mehmet Birekul

Tarım toplumlarında iÅŸlevselliÄŸi ve üretimi ile bir statü sembolü olan hayvanlar, modern toplumlarda zenginliÄŸin ve üst sınıf itibarının bir göstergesi olarak öne çıkmaktadır. Ä°nsan / hayvan iliÅŸkisine en temel kavramlardan biri olan evcilleÅŸtirme ilk insandan modern insana bu sembolik dönüÅŸümü göstermesi açısından ilginçtir. Bu açıdan insanın doÄŸa iliÅŸkisinde en önemli aktörlerden biri olan hayvanlar sembolik anlamda hem zihni bir inÅŸayı hem de sosyal bir inÅŸayı geçmiÅŸten günümüze taşımaktadırlar. Bu makale bu çerçevede, özellikle güç ve gösteriÅŸ baÄŸlamında hayvan sembolizminin kullanımına dair bazı çıkarsamalar yapmayı hedeflemektedir.

İnsanın Sağlığı Hayvanın Hastalığı

Reşat Açıkgöz

Bu makalede insan-hayvan arasındaki iliÅŸki saÄŸlık-hastalık baÄŸlamında ele alınmaktadır. Çalışmada ilk olarak, insan-hayvan karşılaÅŸmasından ve bu karşılaÅŸmanın karşılıklı bir iliÅŸki biçimi doÄŸurduÄŸundan; ayrıca insanın ihtiyaç üzerinden hayvanla iliÅŸki kurduÄŸundan ve bu iliÅŸkinin onun saÄŸlık ve hastalık durumunu etkilediÄŸinden bahsedilmektedir. Ä°kinci olarak, modernleÅŸme ve kapitalist endüstrileÅŸme süreçleriyle birlikte insan ve hayvan arasındaki iliÅŸki biçiminin insanın lehine, hayvanın zararına olacak ÅŸekilde bir dönüÅŸüm geçirdiÄŸine; insanın egemen konuma geldiÄŸi, hayvanınsa nesnelleÅŸtiÄŸi ve araçsallaÅŸtığı bir yöne doÄŸru evrildiÄŸine deÄŸinilmektedir. Üçüncü ve son olarak da, özellikle tüketim arzusunu tetikleyen ve et endüstrisini besleyen “endüstriyel hayvancılık” gibi yöntemlerle hayvanın giderek endüstriyel bir meta haline getirilmesi konu edinmekte; bu durumun beraberinde birçok yeni ve bulaşıcı hastalık getirerek hem insan hem de hayvan saÄŸlığı için ciddi risklere neden olduÄŸu belirtilmektedir. Ayrıca, hem insan saÄŸlığını geliÅŸtirmek hem de baÅŸka amaçlar için hayvanların ilaç endüstrisi, alternatif tıp ve askeri, kozmetik ve bilimsel/deneysel araÅŸtırmalar gibi alanlarda da kullanıldığından ve bunun hayvanlar için onlara hastalık bulaÅŸtırmak, onları doÄŸal ortamlarından yalıtmak, onların bedenleri üzerinde çeÅŸitli iÅŸlemler yapmak gibi ciddi zararlar içerdiÄŸinden söz edilmektedir. Sonuçta kapitalist insanın hırs ve açgözlülüÄŸünün bulaşıcı bir hastalık halini aldığı ve hem kendi hem de hayvan hayatının geleceÄŸi için büyük bir risk oluÅŸturduÄŸu dile getirilmektedir.

İnsan ve Doğa İlişkisinde Hollywood Yıldızı Hayvanlar

Haldun Narmanlıoğlu

DoÄŸayı evcilleÅŸtirme çabasındaki insan paradoksal biçimde doÄŸayı evcilleÅŸtirdiÄŸi teknolojiler tarafından tersine evcilleÅŸtirilmektedir. Ä°letiÅŸim açısından bakıldığında televizyon, insanı evcilleÅŸtiren iletiÅŸim araçları içerisinde küresel olarak en yaygın teknolojidir. Ä°nsanlar fiziksel olarak eriÅŸmeleri zor olan dış dünyayı kurgulanmış televizyonun imajları üzerinden öÄŸrenmek ve bu imajları kendi tecrübe ve bilgileri haline dönüÅŸtürmek durumundadır. Ä°nsan doÄŸadan özgürleÅŸip koparken doÄŸa hakkındaki ‘gerçekliÄŸi’ televizyon profesyonelleri gözüyle izlemektedir. Bu çalışmada doÄŸa ve insan arasındaki iliÅŸkiye aracılık eden ana akım vahÅŸi yaÅŸam filmleri eleÅŸtirel olarak ele alınmıştır. Öncelikle sinemayla yaşıt doÄŸa belgesellerinin günümüz televizyon yayıncılığıyla birlikte belgesel olma özelliklerinden nasıl uzaklaÅŸtıkları tartışılmıştır. Daha sonra vahÅŸi yaÅŸam filmlerinin Hollywood anlatısı içerisinde nasıl birer kurgusal drama halini aldığı anlatılmaya çalışılmıştır. Son olarak vahÅŸi yaÅŸam filmlerinin en önemli aktörleri olan hayvanların, doÄŸal gerçekliklerinden koparılarak birer televizyon yıldızına dönüÅŸtürüldüÄŸü ele alınmıştır. Çalışmaya göre denilebilir ki, insan ve doÄŸa arasındaki iliÅŸkinin televizyonla aracılanması, insanın fiziki olarak uzak olduÄŸu doÄŸaya biliÅŸsel düzeyde de yabancılaÅŸmasına neden olmaktadır.

Üç Hayvan, Bir İnsan: Zoonpolitikon Nerede?

Mehmet UÄŸraÅŸ

Ä°nsanları diÄŸer canlı türlerinden, özellikle hayvanlardan ayrı bir yerde deÄŸerlendirme ihtiyacı önemli bir sorundur. Çünkü insan hayatı bu düzlemde devam eder. Kendisini hayvani özelliklerinden arındırmamayı ÅŸiar edinen neredeyse hiçbir toplum yoktur. Dolayısıyla bu ayrımın nasıl yapılacağı ve soruya nasıl cevap verileceÄŸi her insanın önemsediÄŸi ve buna göre ahlaki temellerini oluÅŸturduÄŸu bir önemdedir. Ä°ki tür cevap karşımıza çıkmaktadır. Birinci anlayış maddenin izini takip eder ve buradaki tekamül sürecine odaklanır. Ä°kinci anlayış ise manevi, içsel ve bütünleÅŸtirici bir hayat ve tekamül süreci salık verir. Bu makalede bu iki farklı anlayışa göz atılmıştır.

Hayvan Hakları Hareketi ve Türkiye’deki Gelişimi

Feyzeddin Aytepe

Tarım toplumu öncesinde ve tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiÅŸte insan-doÄŸa iliÅŸkisi önemli kırılmaları barındırmıştır. Bu geçiÅŸ, toplumları ve toplumsal hareketleri bir deÄŸiÅŸim/dönüÅŸüm sürecine götürmüÅŸtür. OluÅŸan toplumsal deÄŸiÅŸmenin iki temel olgusu kültür ve toplumsal kurumlardır. Hayvan hakları hareketi de bu toplumsal kurumlardan biri olmuÅŸtur. Özellikle endüstrileÅŸmeden sonraki dönemde temel insan haklarının yanında farklı haklar da tartışılagelmiÅŸtir. Hayvan hakları, yeni üretim biçimleri, yeni tüketim algısı, kentleÅŸme ve üretim araçlarının deÄŸiÅŸimi sonucunda günümüzdeki ÅŸeklini almıştır. Modern Batı toplumu ve geleneksel toplum hayvan türünün hakları noktasında farklı tarihsel süreçlerden gelmektedir. Türkiye’de de bahsedilen süreç nev’i ÅŸahsına münhasırdır. Ve fakat küreselleÅŸmeyle ve iletiÅŸim aÄŸlarının geliÅŸmesiyle birlikte, Türkiye’de hayvan hakları savunuculuÄŸunun kurumsallaÅŸması aktarmacı ve eklektik bir biçimde geliÅŸmiÅŸtir. Bu geliÅŸimin sivil toplum boyutuna bakıldığında, modern Batı toplumun etkisi baÅŸat aktör durumundadır. Ne var ki, Türkiye Batı toplumlarının/sanayi toplumlarının geçirmiÅŸ olduÄŸu süreçleri tamamen yaÅŸamadığı için hayvan hakları hareketi Batı dışı etkenlerle de (dinsel, kültürel vb.) ÅŸekillenmiÅŸtir.

Hayvanların Gündelik Hayatımızdaki Mitolojik Yerleşkesi Olarak Burçlar

Hakan Yapıcı

Dünya üzerinde ve toplumumuzda çoÄŸu insanın burçlara gösterdiÄŸi yoÄŸun temayül, özellikle gündelik hayat sosyolojisi açısından önemli çıkarımlar barındırmaktadır. Popüler (ve magazinsel) bir ÅŸekilde yaygınlaÅŸan burçlar, bir yönüyle de hayvan simgeleriyle dikkat çekmektedir. Bu makale bu simgeleÅŸtirmenin rastgele ve anlamsız olmadığını mitolojiden faydalanarak ortaya koymaktadır. Dünya üzerinde mitolojinin ve astrolojinin birbiriyle ilintili tarihi serüvenleri her toplum için kültürel açıdan pek çok anlam taşımaktadır. Hem mitoloji için hem de astroloji için kültürel anlamların en önemli göstergelerinden biri hayvanlardır. Dolayısıyla hayvanlar bütün toplumlarda simgesel olarak kültürel anlamlarla düÅŸünülebilir. Belirli anlamlar üzerine kurulan ve hayvanları içeren anlatılar, günümüzün burçlarla ilgili sistematiÄŸine kaynaklık edebilmektedir. Bu kaynaklığa raÄŸmen söz konusu anlatılar, kurgulandıkları anlamları günümüzde büyük oranda kaybetmiÅŸlerdir. Bu açıdan günümüze kadar ulaÅŸsa da mitolojinin anlam kaybına uÄŸradığı yadsınamaz. Ancak yine de burçlardaki hayvan simgelerinin düÅŸünülebileceÄŸi en elveriÅŸli alan mitolojidir. Burçların gündelik hayattaki yerini ortaya koyarak baÅŸlanan bu makalede sırasıyla mitoloji- anlam iliÅŸkisi, mitoloji-hayvan iliÅŸkisi ve astroloji- ayvan iliÅŸkisi ile devam edilmektedir. Daha sonra burçlardaki hayvan simgelerinin mitolojik hikâyeleri yüzeysel bir ÅŸekilde ele alınmakta ve bu hikâyelerin günümüz burç içerikleriyle baÄŸlantıları

İyi ve Kötü Arasında: Zerdüştlükte ‘Hayvan’ Tasavvuru

Muhammet Yücel

Bu çalışmada Ä°slam öncesi Ä°ran’ında ZerdüÅŸti toplumun insan-dışı varlıklara yaklaşım biçimine dini inanç ve gündelik pratiklerin ne gibi bir etkisi olduÄŸu tartışılacaktır. ZerdüÅŸtlük dininin mensupları bu inancın hükümleri doÄŸrultusunda dünyaya dair bir perspektif geliÅŸtirmiÅŸlerdi. Bu perspektif sadece insan merkezli deÄŸildi. Zira insan-dışı varlıklar/canlılar da ayrı ayrı bu dinin, dünyevi algıları içerisinde bir deÄŸerlendirmeye tabi tutulmaktaydı. Kadim Ä°ran’da ZerdüÅŸtilik, hayvanlar ile insanlar arasındaki iliÅŸkiyi belirleyen etkenlere dikkat çekmiÅŸ ve bu iliÅŸkinin nasıl ve hangi temelde kurulması gerektiÄŸiyle ilgili oldukça keskin öneriler getirmiÅŸtir. Bu durumda hayvanlar, yararlı ve zararlı ÅŸeklinde iki kategoride deÄŸerlendirilmiÅŸ ve bu tasnife göre insanların hayvanlara karşı tutumuna sınırlama getirilmiÅŸtir. ZerdüÅŸtlükteki inanışın düalist bir çerçevede geliÅŸtiÄŸi göz önünde bulundurulduÄŸunda kozmik olarak iyi ile kötünün savaşı hayvanların da yararlı ve zararlı olarak tasnif edilmesine neden olmuÅŸtur. Buna istinaden, bu çalışma insanların hayvanlara karşı geliÅŸtirdikleri muamelenin, sadece dini vecibeler/telkinler gereÄŸi olmadığını daha ziyade bu hayvan türlerinin gündelik hayatta insanlara saÄŸladıkları pratik faydalar üzerinden okunması gerektiÄŸini önermektedir.

Antik Mısır Toplumunda Kedinin Kutsallığı

Hülya Kaya Hasdemir

Tüm dünyada evcil hayvan olarak en yaygın ÅŸekilde beslenen kedilerin, insan hayatına tarımsal ürünleri sürüngenler ve kemirgenlere karşı korudukları için girdikleri kabul edilmektedir. Antik Mısır’da da üretimin artarak hububat depolarının dolmasıyla birlikte fare nüfusunda artış yaÅŸanmıştır. Ä°nsanlar zararlı haÅŸereler ve farelere karşı tarım ürünlerinin kediler tarafından korunduÄŸunu fark edince, onlara zarar verilmemesi için tanrısallığa varacak kutsallık yüklemeye baÅŸlamışlardır. Ä°lk zamanlarda ekonomik kaygılarla, korumak için kutsal kabul edilen kediler zamanla Mısır dininde önemli yer edinmiÅŸ ve tanrıça Bastet ile özdeÅŸleÅŸtirilmiÅŸtir. Bu çalışmada kedilerin eski Mısır toplumunda tanrısallığa varan kutsallaÅŸma süreçlerini ve Mısır dinindeki önemlerini ele alacağız.

Türkiye’de Antrozooloji Çalışmalarının Gerekliliği

Abu Bakar Siddiq

Sosyal bilimler, insan olmayan hayvanları uzun zamandan beri faydacı bir yaklaşımla ele alarak onları insanlık için nesneler olarak görmüÅŸtür. Bununla birlikte çaÄŸdaÅŸ akademik araÅŸtırmalarda insan ve diÄŸer hayvanlar arasındaki iliÅŸkilerin araÅŸtırılmasında hızla artan bir ilgi görülmektedir. Antrozooloji, insan-hayvan etkileÅŸimlerinin çeÅŸitli yönlerini incelemek için bağımsız bir disiplin olmuÅŸtur. Fakat diÄŸer birçok ülkede olduÄŸu gibi Antrozooloji disiplini Türkiye’de hala bilinmemekte veya yeterince bilinmemektedir. Kökeni, geliÅŸimi, kapsamları, karmaşıklıkları ve gelecekteki bakış açılarıyla birlikte bu makale öncelikle Türkiye’deki antrozoolojik araÅŸtırmaların gerekliliÄŸini göstermeyi amaçlamaktadır. Ayrıca etnografik hesaplar, vaka çalışmaları ve bazı önemli sosyal konular sayesinde insanlar ve diÄŸer hayvanlar arasındaki etkileÅŸimi daha geniÅŸ bir perspektifte yeniden düÅŸünerek ve yeniden deÄŸerlendirerek özellikle Türkiye’deki sosyal bilimcilerin dikkatini çekmeye çalışmaktadır.  

Antrozoolojik Bir Alan Araştırması: Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Mardin’in Midyat ve Dargeçit Yöresindeki Pastoral Topluluklar

Süleyman Şanlı

Antrozooloji temel olarak insanlar ile diÄŸer hayvanlar arasındaki etkileÅŸimin farklı yönlerine odaklanmaktadır. DiÄŸer birçok disiplin, özellikle antroposentrik bir yaklaşımla çeÅŸitli hayvan konularına katkıda bulunurken, antrozooloji, daha çok hem insan hem de hayvan tarafından sorunları incelemeye meyillidir. Bu akademik disiplinin çalışma alanları, nispeten Türkiye’de yeni geliÅŸmeye baÅŸlamıştır. Bu nedenle Türkiye’de akademik olarak araÅŸtırmaya deÄŸer çok sayıda antrozoolojik sorun ve konu olduÄŸu tahmin edilmektedir. Öte yandan, insan ve evcil hayvanlar arasındaki etkileÅŸime dair birçok konu incelenmiÅŸ, pastoralizm ve pastoral kültür farklı akademik yaklaşımlarca ele alınmıştır. Bununla birlikte, özellikle insanlar ve hayvanlar özellikle de evcilleÅŸtirilen hayvanlar arasındaki iliÅŸkilerin ve etkileÅŸimlerin dünya çapında hala göz ardı edildiÄŸi görülmektedir. Ulusal ve küresel ölçekte akademideki bu durum göz önüne alındığında, bu çalışma, GüneydoÄŸu Anadolu’da pastoral açıdan zengin Midyat ve Dargeçit yörelerindeki evcil hayvanlar/çiftlik hayvanları ile pastoral topluluklar arasındaki etkileÅŸimi ele almaktadır. Karma araÅŸtırma yöntemi yaklaşımı kullanılarak, bu çalışma ilk önce Midyat-Dargeçit bölgesindeki kırsal geçim koÅŸullarında varlıklarını sürdüren pastoral toplulukların mevcut durumunu incelemektedir. Ardından etnografik veriler ve vaka çalışması analizi yardımıyla, çalışma, köklü duygusal baÄŸların yanı sıra pastoral insanlar ile evcilleÅŸtirilen diÄŸer insan dışı birey olan hayvanlar arasındaki birbirine olan bağımlılık ve etkileÅŸimi ele almaya çalışmaktadır.
HAYAT SAHNESİ

Åžahmeran

Ökkaş Arı

Åžahmeran; başı insan, gövdesi yılan biçiminde olduÄŸuna inanılan efsanevi yaratık. Halk arasında “Åžahmeran” ya da “Åžahmaran” olarak bilinen insan baÅŸlı, yılan gövdeli bu mitolojik yaratığın adı, Farsça’dan “yılanların ÅŸahı” anlamına gelen “Åžah-ı mârân” dan gelir.1 Birçok uygarlığa ev sahipliÄŸi yapmış olan Anadolu çok zengin bir kültüre sahiptir. Halk arasında Åžahmeran efsanelerinin deÄŸiÅŸik anlatımları mevcuttur. BaÅŸka bir ifadeyle Anadolu’nun deÄŸiÅŸik ÅŸehirlerinde farklı Åžahmeran efsaneleri mevcuttur. Tüm efsanelerin sonunda Åžahmeran ölür. Åžahmeran’ın öldürülmesinin ana sebebi insanın ÅŸifa bulması ve güce kavuÅŸma isteÄŸidir. Ayrıca insanların sözünde durmaması ve çıkar için Åžahmeran’ın yerini söyleyerek ona ihanet etmesidir. Anadolu’da Åžahmeran’ın insanlara ÅŸans, bolluk, bereket, mutluluk getirdiÄŸine ve nazarlardan, kötülüklerden, kazalardan, belalardan, yılanlardan koruduÄŸuna inanılır.

Hayvanat Bahçeleri, Akvaryumlar, Sirkler: Gösteri Hayvanları Üzerine Fragmanlar

Murat Küçük

Neden hayvanlar üzerine düÅŸünmeyiz ya da hayvanlar için düÅŸünmekten kaçınırız? Sosyal bilimler içerisinde düÅŸünme giriÅŸimlerinde, insanlarla birlikte dünyayı paylaÅŸan diÄŸer canlıları dışarı bırakma eÄŸilimine neden bu kadar müptelayız? Ä°nsanları, bu dünyada yalnız yaÅŸayan canlılar olarak kurgulamak deÄŸil mi bu yalıtılmışlık? Hayvanlar, insanların neresinde? Bu hem mekânsal bir soru, hem de hukuksal, etik bir soru. Ä°nsan ve insan olmayan hayvanlar, farklı referanslar ve kaynaklar üzerinden bir statü ya da deÄŸer edinmiÅŸ durumdalar. Bu deÄŸer atfı, neredeyse mutlaklaÅŸmış durumdadır. Halbuki tarihsel olarak bu deÄŸerin karşılığı ve iliÅŸkinin biçimi farklılaÅŸagelmiÅŸtir. Bu farklılaÅŸmanın hangi yönde ve nasıl olduÄŸu, meselenin toplumsal/tarihsel/mekânsal olduÄŸunu görebilmek için elzem görünmektedir. Hayvanlarla kurduÄŸumuz iliÅŸkiyi “doÄŸanın kanunu” olarak gerekçelendirmeyi oldukça aÅŸan bir alışkanlıklar silsilesi ve kültürel olarak farklılıklar etrafında düÅŸündüÄŸümüzde, hayvanlarla baÅŸka türlü de iliÅŸkiler kurabileceÄŸimizi düÅŸünmek olanaklı hale gelir.

MiÅŸa

Necdet Subaşı

MiÅŸa bizim kedinin adıdır. Anlamı üzerine epey kafa yordum. Kâmus-i Osmânî’de bile geçiyor. “Kumsuz yer” demekmiÅŸ. Ä°nternet sözlüklerinde ise yaygın olarak kullanılan anlamı, “sonsuzluÄŸa çiçek açmak”. Kedimiz Ä°ngiliz kırması, ama adının Rusçada sıkça kullanıldığına dair duyumlarım da var. Artık neredeyse 5 yılı buldu bize geleli, bizim olalı. Misafirlikten çıkalı çok oldu. Ä°ntibakta zorlanan ben bile ona artık kol kanat gerdiÄŸime göre o da ev sahibi sayılır. Hikâyesi uzun. Bize geliÅŸi, hatta getiriliÅŸi ayrı bir bahistir ve sabahlara kadar sürebilecek bir geyikle ancak anlatılabilir. Mesela memleket meseleleri üzerinde konuÅŸup kazayla bir bataÄŸa düÅŸmemek için mevzuyu bir ÅŸekilde MiÅŸa’ya getirip son derece keyifli muhabbetler yapabilirsiniz. Hem böylece ne misafir anlayacaktır zamanın nasıl geçtiÄŸini hem de etraflarında dört dönen hane halkı.

Kurtun Gölgesi Dünyaya Düştüğünde

Betül Ok

Sosyoloji insanların yapıp etmelerini konu edindiÄŸi gibi, topluluk oluÅŸturan her canlı türüne dikkat kesilir. Sosyolojik bilgi; benzetmelerden, önermelerden ve akıl yürütmelerden oluÅŸur. Bir ÅŸeyi baÅŸka bir ÅŸeye benzetme, bir ÅŸeyi baÅŸka bir ÅŸeyden ayırma insana yorum yapabilme ve açıklama yeteneÄŸi saÄŸlar. Ä°nsanlar ilk günden beri hayvanlar ile birlikte yaÅŸamışlardır. Bu yaÅŸayış kendine özgü temsiliyetler geliÅŸtirmiÅŸtir. Her hayat tarzının biçimleniÅŸi farklıdır. Köyde; inek, eÅŸek, at, tavuk, kaz gibi hayvanlar deÄŸerlidir. Hayvan sayısına göre deÄŸerlendirilirsiniz. Çoban olmak, hayvan sahibi olmak bir statü göstergesidir. Åžehre yüzünüzü döndüÄŸünüzde; kuÅŸ, kedi, köpek alır yerini. Bu hayvanlar artık evlere girmiÅŸlerdir, “sahiplenilmiÅŸ”lerdir. Pet shoplar açılmıştır. Ä°nsanlar yalnızlıklarını yahut hayvan sevgisini gidermek için bu hayvanları “sahiplenirler”. Hayvanlar eÅŸyalar gibi “ücret”i olan, deÄŸer biçilen ve statü göstergesi olan nesnelere dönüÅŸürler. Ticareti yapılır ve üzerinden para kazanılır.

Andolsun Harıl Harıl Koşan Atlara…

Turan Güler

Kimi kaynaklarda Türkler tarafından ehlileÅŸtirildiÄŸi kabul edilen/iddia edilen atlar, tarih boyunca doÄŸudan batıya tüm uluslar için önemli bir yol arkadaşı/ dost olmuÅŸtur. Öyle bir yol arkadaÅŸlığı ki neredeyse dört bin yıllık bir geçmiÅŸi bulunmakta bu dostluÄŸun. TekerleÄŸin icadı/bulunması, buharın ve makinaların kullanılması, barutun icadı gibi tarihin dönüm noktalarından biri de bu arkadaÅŸlığın baÅŸlangıcı olan atın ehlileÅŸtirilmesidir denebilir. Atların, bu ehlileÅŸmeden sonra tarih sahnesinde çok önemli bir misyonu ve iÅŸlevi olmuÅŸtur. Bu iÅŸlevin başında Türklerin en eski dostlarından biri olmaları gelir. Türkler bu dostları sayesindedir ki uzak ülkelere sefer düzenlemiÅŸ ve uzun yıllar bozkırlara hükmetmiÅŸler. Orta Asya’da yapılan arkeolojik kazılar sırasında Türklerin hayatında atın önemini gösteren birçok motifle karşılaşılmıştır. ÖrneÄŸin Türklerin mezarlarında at iskeletleri bulunmuÅŸtur. Bu durum, ata verilen önemin gösterilmesi açısından oldukça önemlidir.

Fareler ve İnsanlara Dair Zihinsel bir Füg: Sıçan Avcısından Sıçan Koruyucuna Transformasyon

Hasan Serdar GergerlioÄŸlu

Fareler ve insanların sosyolojik iliÅŸkilerine dair neden kafamız bu kadar karışık? Ä°nsan zihni aniden karşılaÅŸtığı bir sorun karşısında önceden yaÅŸadıkları ve kendisine kiÅŸisel ve/veya toplumsal kalıtım olarak aktarılan bilgileri deÄŸerlendirerek bir karara ulaÅŸmaya çalışır. Ä°ÅŸte o zaman bize aktarılan kodlarda ya da anahtar sözcüklerde neler var sorusunu sorabiliriz. Kültürel kodlarımızın bize verdiÄŸi bilgiyle “fareler” sözcüÄŸünü neredeyse tüm kemirgenler için kullanırız. Ä°ster kobay, ister hamster, isterse de sıçan (rat) olsun, fare benzeri tüm yaratıklar bu kültürel koda göre ayrım belirtmeksizin, yalnızca “fareler”dir. Bu hayvanlar insanlık tarihinde neredeyse tüm toplumlarda, tahıllara dadanan hırsızlık temsilcileridir. YaÅŸadıkları ortamlardan dolayı, kötü ÅŸartları ve bizim için hijyenikten uzak olma durumunu dolayısıyla da hastalıkların taşıyıcılığını temsil ederler. DiÄŸer yandan son yüzyıllarda insan olarak türümüzün hayatta kalmasını ve yaÅŸamının uzamasını saÄŸlamak üzere yapılan hayvan kaynaklı çalışmaların çoÄŸu fareler üzerine yapılmaktadır. Yapısı insan yapısına benzeyen bu varlıklar, bir zamanlar bazı toplumların büyük çoÄŸunluÄŸunun iltica etmesine – buna dünyadan iltica etmek de dahil- sebep olmuÅŸken ÅŸimdi ise kendi üzerlerinde bu benzerliÄŸin kullanılmasına dayalı bilimsel çalışmalardan ötürü insan türünün uzun yıllar dünyada kalmasının nedeni olma noktasında bir sembol haline dönüÅŸmeye baÅŸlamıştır.
KİTAPLIK

Açıklık: İnsan ve Hayvan

Esma Kaya KaradaÄŸ

Meryem Mine ÇilingiroÄŸlu’nun Türkçeye çevirmiÅŸ olduÄŸu Açıklık: Ä°nsan ve Hayvan adlı çalışmada Giorgio Agamben 1929-1930 yılları arasında Heidegger’in çalışmalarından da esinlenerek insan ve hayvanı hem birbirinden ayırıp hem de birbirine yakınlaÅŸtırarak insani dünya ile hayvani dünyanın yoksunluÄŸu üzerine var olan kritik eÅŸiÄŸi sorgulamaya çalışmıştır. Bunu yaparken o dönemde yapılan mikro çalışmalardan da örnekler verilmiÅŸtir. Çalışmada Ä°nsan bedeninin kartal,öküz, horoz gibi hayvan baÅŸları ile birleÅŸtirilerek çeÅŸitli sanat eserlerinin ortaya konulması insanın giderek hayvanlaÅŸtırılmaya çalışıldığının bir göstergesidir. Yine karşıt bir görüÅŸ olarak hayvanın insan gibi konuÅŸma becerisine sahip olmaması yani insanı hayvandan ayıran en önemli ÅŸey olan dilini kullanamaması insanı hayvandan ayıran en önemli özellik olarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Hayvan Davranışı

Büşra Çelik

Michael D. Breed ve Janice Moore’ın kaleme aldıkları Hayvan Davranışı adlı eserlerinde hayvanların davranışlarının doÄŸadaki iÅŸleyiÅŸlerini konu edinmiÅŸlerdir. Nusret Ayyıldız’ın çeviri editörlüÄŸünü yaptığı kitabı genel olarak incelediÄŸimizde, laboratuvar ortamında edinilen deneysel verilerin açıklamalarından ziyade doÄŸadaki yaÅŸamdan somut örnekler vererek ve görsellerle desteklenerek hayvan davranışına sosyo-psikolojik ve antropolojik bir yaklaşımla elde ettikleri hipotezleri sunduklarını görebilmekteyiz. Yazarların kitabın önsözünde belirttikleri gibi Nikolaas Tinbergen tarafından geliÅŸtirilen – nedensellik, hayatta kalma deÄŸeri, geliÅŸim ve evrim baÅŸlıklarıyla, her bir bölümü açıklamaya çalışmışlardır. Kitapta, yazarlar kiÅŸileri deneysel kanıt hakkında düÅŸünmeye teÅŸvik ettiÄŸini belirtmiÅŸlerdir, bu durum kitabı hayvan davranışı hakkında yazılan diÄŸer kitaplardan ayıran temel unsurdur.

Hayvan Kuramı: Eleştirel Bir Giriş

Onur Keskin

Dünyaya yabancı ve dünyada yabancı olmaktan kaçınmanın yolu yeryüzünde yalnız olmadığımızı, tüm ekosistemin içinde insan olmayanlarla da birlikte bulunduÄŸumuzu anlamaktan geçer. Öyle ki, Antik Yunandan post-modern döneme kadar çeÅŸitli düÅŸünürler ve filozoflar hayvanlar üzerine düÅŸünmüÅŸ, kuramlar ve yöntemler geliÅŸtirmiÅŸ, bazen insandan üstün bazen de insanın sömürdüÄŸü bir canlı olarak ele almış ancak onları düÅŸünsel dünyamıza dahil etmekten vazgeçmemiÅŸlerdir. Ä°nsanlar bu düÅŸünsel yapıyı inÅŸa ederken, bu sistem de insan yaÅŸamını üretmiÅŸ, ÅŸekillendirmiÅŸtir aslında. Ä°nsan ve insan olmayan arasındaki bu baÄŸlantı hem birbirine baÄŸlı hem de bağımsız bir iliÅŸkiyi oluÅŸturmuÅŸtur.

Hayvan Mitosları

Halime Güven

Ä°nsan hayatında anlamsızlığa yer yoktur. YaÅŸanan her durumu, insanlar, kendi bilgileri çerçevesinde, bir neden sonuç iliÅŸkisi içinde açıklamak ister. Bu anlamlandırma çabası yüzyıllarca sürmüÅŸtür. Yüzyıllar öncesinden devam eden bu çabayı, günümüze taşıyan en önemli unsur mitoslardır. Mitos, halk arasında anlatılan efsanelerin, sözlerin, öykü ve masalların genel adıdır. Mitler daha çok tanrıları, kahramanlık öykülerini, doÄŸaüstü olay ve varlıkları konu edinir. Mitler, varlıkların var oluÅŸları üzerine yoÄŸunlaşırlar. Bunun sebebi, insanların kısıtlı bilgilerle doÄŸa olaylarını anlama çabasıdır.

Hayvan Olmak: Bir İnsanın Hayvana Dönüşünün İzini Sürmek

Numan Yıldız

Charles Foster, Cambridge Üniversitesinde hukuk ve veterinerlik eÄŸitimi almıştır. Lisans eÄŸitimini tamamladıktan sonra, çalışmalarına Oxford Üniversitesinde saÄŸlık hukuku ve etik alanında devam eden Foster son yıllarda bilhassa kimlik problemi üzerine çalışmalar yürütmektedir. Foster’ın deÄŸerlendirmeye tabi tuttuÄŸumuz kitabı Hayvan Olmak baÅŸlığını taşımaktadır. Eser beÅŸ bölümden oluÅŸmaktadır. Her bölümde yazar farklı bir hayvan gibi dünyayı algılamayı deneyimlemeye çalışmıştır. 2016 yılında Kolektif Kitap yayınlarından Türkçeye çevrilen eserin yalın ve sade bir dili vardır. Metin hikâyeci bir anlatım dili ile ele alınmıştır.

Hayvan Özgürleşmesi

Esra Sekiz

18. yüzyılda Aydınlanma düÅŸüncesi ile ortaya çıkan rasyonalite, hümanizm, eÅŸitlik ve özgürlük gibi kavramların toplumun bütününe hızla yayılması kadim gelenekle keskin bir kopuÅŸ saÄŸlayarak toplumsal ve kamusal düzenin yapısında köklü deÄŸiÅŸmelere yol açmıştır. Aydınlanmanın siyasi karşılığı olan Fransız Devrimi ise toplumsal deÄŸiÅŸim sürecini hızlandırmıştır. Aydınlanma ürünü olan rasyonel deÄŸerler devrimin topluma vadettiÄŸi haklardır. Ancak devrim sonrası toplumsal düzene bakıldığında rasyonel aklın ürünü olan hakların toplumun sadece belirli bir kısmını kapsadığı yani sadece beyaz erkekler ile sınırlı kaldığı gerçeÄŸi ile yüzleÅŸilmiÅŸtir. Ten rengi dolayısıyla siyahlar ve cinsiyeti dolayısıyla beyaz kadın bu hakların kapsamı dışında tutulmuÅŸtur.

Hayvanların Tarihi

Abdurrahman Şensöz

Rusya Bilimler Akademisi Felsefe Bilimleri Bölümü’nde akademisyen olan Oxana Timofeeva’nın, felsefe hayvan hakkında ne söyler? sorusuna cevap arayan “Hayvanların Tarihi” adlı eseri 2010-2011 yıllarında Maastricht’teki Jan van Eyck Akademisi’nde gerçekleÅŸtirdiÄŸi araÅŸtırmaların sonucu olarak kaleme almıştır. Eser; önsöz, Slavoj Zizek’in takdim yazısı, sekiz bölüm ve notlardan oluÅŸmaktadır.

Mitolojiden Sanata Hayvan Ä°mgesi

Musa Günerigök

Sanatın ve mitolojinin kesiÅŸtiÄŸi noktalar vardır; iÅŸlevsel kesiÅŸmelerin yanı sıra içerik bakımından da kesiÅŸtiÄŸi, birbirini beslediÄŸi ve birbirlerine biçimler ve temalar armaÄŸan ettiÄŸi özel kesiÅŸme alanları da vardır. Bilhassa psikanalizden sonra, hem sanatı hem mitosları benzer metotlarla yorumlama iddiasında olan düÅŸünceler doÄŸmuÅŸtur. Sözgelimi G. Jung, mitosları güncel insanın bir sorunu biçiminde yeniden kurgulamış, ilk modeller üzerinden evrensel örüntüler yakalamaya çalışmış ve rüya ile mitsel düÅŸünüÅŸ arasında yakınlıklar kurmuÅŸtur. Bu çalışmaların tümüne, biraz iddialı bir biçimde, ÅŸu eleÅŸtiri getirilebilir: mitsel kavrayışın olanaksız olduÄŸu bir zaman diliminde mitler ve mitsel duyuÅŸ, tarihsel anlamından olabildiÄŸince kopmuÅŸ, güncel kavrayışlara gömülü ve geriye doÄŸru okumalarla yeniden sistemleÅŸtirilmiÅŸtir. Bunun yanında, mitosları, insanlığın çocukluk evresindeki masallar ÅŸeklinde yorumlayarak mitlerin içerdiÄŸi soruları ve sorunları çocuksulaÅŸtırarak saf dışı bırakan ilerlemeci yorumlar da vardır.

Tarihöncesi Toplumlarda İnsan-Hayvan İlişkisi ve Orta Anadolu Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem Faunası

TuÄŸba Batmaz

Tabiat canlı ve cansız birçok varlıkla donatılmış çok geniÅŸ bir sahnedir. Nefes alan ve almayan her varlık bu sahnede sergiledikleri rollerle tabiata canlılık kazandırır. Tabiat olaylarından beÅŸeri hareketliliklere kadar bu etkileÅŸim sürecindeki tüm etkinlikler insan-hayvan-çevre arasındaki iliÅŸkinin dinamikliÄŸini gösterir. Tabiattaki tüm varlıklar birbiri ile ayrılmaz bir iliÅŸki içerisindedir. Gökyüzü topraÄŸa, toprak gökyüzüne tabidir. Ä°nsan hayvana, hayvan insana tabidir.

Zoopolis: Hayvan Haklarının Siyasal Kuramı

İlhami Aydın

Dünyada hemen hemen bütün canlılar güçlü-güçsüz, yöneten-yönetilen, varlıklı-muhtaç, engelli-saÄŸlam vb. kategorilere bölünmüÅŸlerdir. Bu kategorileÅŸtirme, esasında önce insan türü ile diÄŸer canlılar arasında yapılmıştır. Ä°nsanın sahip oldukları ile diÄŸerlerinin sahip olamadıkları gibi bir mukayese söz konusudur. Ä°nsan-merkezci bu biçimlendirme, faal bireye verili akıl, düÅŸünme, hükmetme, hissetme, arzulama gibi hasletlerle anlam bulmuÅŸtur. Canlılar hiyerarÅŸisi içinde, dolayısıyla, en üst katman insana verilirken sonrasında hayvan türü ve bitkiler gelmektedir.
 
Tüm Sayılar
Sosyoloji Divanı Kitaplığı
Basında Biz
Duyurular
Formlar
Satış Noktaları