TR
 
EN
 
Hakkında | Amaç ve Kapsam | Etik İlkeler ve Yayın Politikası | Yazım Kuralları | Değerlendirme Süreci | Editör, Yayın ve Danışma Kurulu | Dizin | İletişim
 
1. SAYI
2. SAYI
3. SAYI
4. SAYI
5. SAYI
6. SAYI
7. SAYI
8. SAYI
9. SAYI
10. SAYI
11. SAYI
12. SAYI
13. SAYI
14. SAYI
15. SAYI
16. SAYI
17. SAYI
18. SAYI
19. SAYI
20. SAYI
21. SAYI
22. SAYI
23. SAYI
 
 
16. SAYI // TOPLUM

DİVAN KALEMİ

Sosyolojinin en temel ve asli konusu toplumdur. Bununla birlikte toplum sosyolojide en muhataralı kavramların başında gelir. DoÄŸduÄŸu yüzyıl olarak kabul edilen on dokuzuncu yüzyılda sosyoloji, toplum kavramını felsefenin kapsamından devÅŸirerek kendisinin en temel ilgisi haline getirmeye çalışmıştır. Ä°lk sosyologlar, insan yaÅŸamının kolektif gerçekliÄŸine odaklanarak, toplumun yalnızca
bireylerden oluÅŸmadığını ve bireylerden bağımsız bir gerçekliÄŸe sahip olduÄŸunu ifade ederek sosyolojinin kuruluÅŸuna katkıda bulundular. Aynı zamanda toplum kavramını da toplumsal gerçekliÄŸin kolektif bir temsili olarak kabul etmiÅŸlerdir. Bu husus, çaÄŸdaÅŸ sosyolojide pek çok tartışmaya raÄŸmen hala en güçlü argüman olarak kabul ediliyor. Ayrıca her ne kadar tanımı çok açık bir kavram gibi kullanılsa da toplum kavramı birçok kavram gibi, her ilgilenenin farklı tanımladığı ve üzerinde uzlaÅŸmanın o kadar da kolay olmadığı çeÅŸitli tanımlara sahiptir. Nitekim klasik sosyolojiden çaÄŸdaÅŸ sosyolojiye kadar toplum kavramı hakkında gerek açık gerekse örtük bir tartışma hep bulunur. Hemen hemen her sosyoloÄŸun çalışmasında özgün bir toplum tasavvuru vardır. Üstelik bu kiÅŸisel bir entelektüel ilgiden daha fazla bir anlam ifade eder.
 
Devrimler çağından itibaren her radikal dönüÅŸümden sonra toplum dönüÅŸmüÅŸ, buna paralel olarak yeni oluÅŸan toplum da nitelendirilmeye çalışılmıştır. Klasik dönemde geleneksel toplum ve modern toplum baskın toplum tipleri olarak kabul edilirken günümüz sosyolojisinde aynı zaman dilimi içerisinde ve aynı toplum için birbirinden çok farklı nitelendirmeler kullanılıyor. Postmodern toplum, sanayi sonrası toplum, bilgi toplumu, tüketim toplumu vb. toplum tipleri aynı toplumsal gerçekliÄŸin sosyologlar tarafından farklı ÅŸekillerde nitelendirilmesidir. Dolayısıyla günümüz sosyolojisinde içinde yaÅŸadığımız toplumsal alanın nasıl nitelendirileceÄŸine iliÅŸkin yoÄŸun bir tartışmanın olduÄŸu görülüyor. Ä°ÅŸte Sosyoloji Divanı’nın dördüncü özel sayısı olarak planlanan Toplum dosyası; bu uzun tartışmanın serüvenine bir katkı çabasıdır.
 
Bu minvalde Mustafa Aydın’ın yazısı toplumu, ütopya tasavvurları etrafında ÅŸekillenen ahlaki, hukuki ve tarihsel ÅŸartları oluÅŸturduÄŸu süreçte insana alternatif bırakmadığı bir alan olarak görüyor. Toplumsal gerçekliÄŸin sürgit durumunu etik ve estetik ölçülerin temelleri olarak görmenin yanlışlarına deÄŸinerek, daha üst bir varoluÅŸu gerçekliÄŸin temel ölçüsü olarak kabul etmemiz gerektiÄŸi üzerine ısrarla duruyor. Nilgün Çelebi yazısında toplum kavramanın yanlış bir kullanım olduÄŸunu ifade ederek onun yerine socius kavramını öneriyor. Nilüfer Öztürk Aykaç ise felsefi düÅŸünce tarihinin geniÅŸ deryasına dalıp oradan muhtelif toplum imgeleri sunuyor. Ejder UlutaÅŸ’ın iddiası insan duygudurumlarıyla toplumsal gerçeklik arasında ne tür bir baÄŸ olduÄŸuyla ilgili. Mehmet UÄŸraÅŸ, sosyal teorinin bir düzine metafora dayandığını belirterek, farklı bir sosyolojik perspektifin imkânını sorguluyor. Bedir Sala, meseleye nasıl yaklaÅŸacağımızın alternatiflerini gösteriyor. Ä°lyas Sucu, Türk sosyolojisinde topluma bakışın politik bir zemine dayandığını öne sürüyor. Ferhat Tekin, ulus ve toplum kavramlarının örtüÅŸtükleri noktanın teritoryal olduÄŸundan bahsediyor. Sedat Demir, iliÅŸkisellik kavramı zemininde toplumsal gerçekliÄŸin nasıl okunduÄŸunun izini sürüyor.
 
Ali Fikret Aydın, Ahmet Ayhan Koyuncu-Zeynep Dilekli, Aydın Aktay, Gözde Aykut-Recep Bozkurt, M. OÄŸuzhan Güner ve ReÅŸat Açıkgöz kendi ilgi alanları perspektifinde muhtelif toplumsal tipolojileri tartışarak güncel sosyolojiye kapsamlı bir müÅŸahede penceresi açıyorlar. Mehmet Çakır sosyal adalet kavramını farklı bir tarzda yorumluyor.
 
Derkenar bölümünde ise Hakikat sonrası ifadesine yoÄŸunlaÅŸan Nuh Akçakaya yine bir baÅŸka yönden sosyal gerçekliÄŸi ele alıyor. Fatma Dore, William Morris’in düÅŸünceleri üzerinden bugünün gerçekliÄŸine iÅŸaret ediyor. Adem Üstün ÇatalbaÅŸ, Güney Amerika’nın ortasında ilginç bir ülkenin siyasetinin güncel sosyolojisine bizi götürüyor. Orijinal deÄŸerlendirmeleriyle Ahmet Sarı ise bize edebiyat ve toplum arasındaki heyecanlı iliÅŸkiyi bir kez daha hatırlatıyor.
 
Selam ile.

İÇİNDEKİLER

7 Divan Kalemi
 
9 MUHAYYÄ°LE-MUHAKEME
 
11 Bir Ütopya Olarak Toplum / Mustafa Aydın
27 Neden Toplum DeÄŸil de Socius? / Nilgün Çelebi
41 Felsefi DüÅŸüncede Toplum Ä°mgesi / Nilüfer Öztürk Aykaç
63 Hınç, Linç, Vicdan: Toplumun Kamusal Duygudurumları / Ejder UlutaÅŸ
79 Sosyoloji ve Metafor: ‘Toplum’u Nasıl Anlarız? / Mehmet UÄŸraÅŸ
91 Topluma Metodolojik Yaklaşımlar: Temeller ve Ayrımlar / Bedir Sala
103 Türk Sosyolojisinin DeÄŸiÅŸmeyen Ä°nceleme Nesnesi Olarak Politik Toplum/ Ä°lyas Sucu
117 Modern Sınırlar ve Teritoryal Toplum / Ferhat Tekin
133 Bir Ä°liÅŸki Olarak Toplum / Sedat Demir
 
149 MUÅžAHEDE
 
151 DijitalleÅŸen Dünyada Gözetim Toplumu / Ali Fikret Aydın
165 Bauman Sosyolojisi BaÄŸlamında ‘Akışkan Toplum’ / Ahmet Ayhan Koyuncu, Zeynep Dilekli
183 Kültür Endüstrisinin Tüketim Toplumu Ä°nÅŸa Çabası / Aydın Aktay
195 Byung-Chul Han’da Toplumsal Tipolojilerin Tasviri / Gözde Aykut, Recep Bozkurt
213 Toplum 5.0 Tartışmaları: E-YaÅŸamda Sanal Birey / M. OÄŸuzhan Güner
233 ‘Kenar’ın Toplumu: Yoksulların Marjinal ve Enformel Dünyası / ReÅŸat Açıkgöz
251 Erken Modern Dönemde Sosyal Adaletin Toplumsal Görünümü: Hayal mi, Hakikat mi? / Mehmet Çakır
 
269 DERKENAR
 
271 Hakikat Sonrası KavramsallaÅŸtırması Üzerine Sosyolojik Bir SoruÅŸturma/ Nuh Akçakaya
297 Günümüz Ä°çin Bir Ütopya: Wiliam Morris’in Hiçbiryerden Haberler’i / Fatma Dore
311 CoÄŸrafya, Kast ve Etnisite: Ä°ki Bolivya Üzerine Bir Deneme / Adem Üstün ÇatalbaÅŸ
325 Edebiyat ve Toplum / Ahmet Sarı
 
330 Yazım Kuralları
331 DeÄŸerlendirme Süreci
332 Etik Ä°lkeler
333 Yayın Politikası
DOSYA

Bir Ãœtopya Olarak Toplum

Mustafa Aydın

Özet: “Bir Ütopya Olarak Toplum” adını taşıyan bu makale, bir toplum olgusu eleÅŸtirisidir. Amacımız da sosyologlar olarak üzerine tünediÄŸimiz dalın kesilmesi deÄŸil, insan birlikteliÄŸine daha baÅŸka açılardan bakılabileceÄŸini göstermektir. Burada birbirine baÄŸlı birkaç ana yargı üzerinde durmaktayız. Bunlardan birisi klasik sosyoloji ekolünün önemli temsilcisi Durkheim’in ileri sürdüÄŸü gibi toplu hayatın yalnızca insanlara özgü bir durum olmadığıdır. DeÄŸiÅŸik hayvan türleri de ihtiyaç duydukları kadarıyla birlikte yaÅŸamaktadırlar. Ä°kinci önermemiz, insan doÄŸası itibariyle, deÄŸiÅŸik insan birliktelikleri içerisinde en mükemmel ÅŸeklinin toplum (formatı) olmadığıdır. Dolayısıyla toplum, iyiliÄŸin, güzelliÄŸin ve doÄŸruluÄŸun biricik ölçüsü deÄŸildir. Çünkü toplum, kurgusal bir insan topluluÄŸudur ve mükemmelliÄŸinin ölçüsü de insan doÄŸasına deÄŸil, kurgulayıcıların tasarımına baÄŸlıdır. Üçüncü önermemiz, içkin kaynaklı kurgulamalar her halükârda herkesi kapsamaz, birilerinin çıkarını önceler.
 
Anahtar Kelimeler: Toplum, Birlik, Beraberlik, Ütopya, Sosyoloji?

Neden Toplum DeÄŸil de Socius

Nilgün Çelebi

Özet: Bu makalede sosyolojinin nesnesi olarak toplum kavramının gösterilmesi sorgulanmaktadır. Makalede Toplum’un 19. ve 20. Yüzyılların ulus-devlet nosyonunu çaÄŸrıştırdığı ileri sürülmekte, onun yerine sosyolojinin konusu olarak socius önerilmektedir. Socius her türlü insan birlikteliÄŸine verilen addır. Socius her tür insan birlikteliklerine verilen en saf addır. Socius kavramı yoluyla sosyolojinin sadece toplum adı verilen ulus-devlet içeriÄŸini deÄŸil fakat tarih öncesi çaÄŸlardan günümüzün sosyalitelerine ve bugünden de yakın geleceÄŸin toplumüstü sanal aÄŸlarına kadar yayılan her türlü insan birlikteliÄŸi formunu kapsayabileceÄŸi umut edilmektedir.

Anahtar kelimeler: Toplum, Socius, Ulus-Devlet, Toplumüstü AÄŸlar, Dolaşım AÄŸları.  

Felsefi Düşüncede Toplum İmgesi

Nilüfer Öztürk Aykaç

Özet: Ä°nsanlığın düÅŸünsel tarihinde felsefeden sosyolojiye miras kalan en temel unsurlardan biri olan toplum; tanımı, mahiyeti, iÅŸlevi, deÄŸiÅŸimi gibi temalar aracılığıyla anlam kazanır. Ä°nsanın hayatta aradığı anlam ve kurduÄŸu düzen etrafında oluÅŸan ve sorunsallaÅŸan toplum imgesi, insanlık ve düÅŸünce tarihinde her dönem, her fikir ekseninde farklı görünümlerde meÅŸruiyet alanı bulur. Bu çalışmada bu tarihsel gündemdeki “toplum imgesi”, makale sınırları çerçevesinde felsefe tarihinde öne çıkan bazı ekoller, dönemler ve isimler üzerinden tarihsel ve tematik olarak ele alınmıştır. Antik Dönem, Orta ÇaÄŸ, Yeni ÇaÄŸ ve Yakın ÇaÄŸ incelenen ana dönemlerdir. Toplumun zorunluluklar ve sorumluluklar temelinde kurulduÄŸunu savunduÄŸumuz iliÅŸkiselliÄŸi, söz konusu tema ve dönemler açısından belirleyici kabul edilerek inceleme bu temalar ekseninde ortaya konulmuÅŸtur. Bu ÅŸemanın, felsefi bir mesele olmanın ötesinde günümüz dünyasındaki toplumsal problemlere kaynaklık eden sorunsalları çözüme kavuÅŸturması ve insanlığa umut ve gelecek vaat edecek bir toplum imgesini görünür kılması umulmaktadır.
 
Anahtar Kelimeler: Toplum imgesi, Toplum Telsefesi, Felsefi DüÅŸünce, Toplumsal Zorunluluk, Toplumsal Sorumluluk.

Hınç, Linç, Vicdan: Toplumun Kamusal Duygudurumları

Ejder UlutaÅŸ

Özet: Topluma atfen seçilen kavramlar, genel itibariyle toplumun rutin ve görünür alanlarına yönelik meselelerde kullanılmaktadır. Ancak toplumun, salt rasyonel olarak açıklanması mümkün olmayan bazı eylem ve tasarrufları söz konusudur. Bu noktada topluma yönelik farklı bir okuma gerekmektedir. Ä°nsan iliÅŸkilerinin belli bir kurumsallaÅŸma çerçevesinde anlam kazandığı toplumsal hayat pek çok etkileÅŸim biçimine sahne olmaktadır. Toplumun anlaşılması ve açıklanmasında standart kavramları aÅŸmak, yeni kavramlar veya kavram setleri kullanmak gerekebilir. Bir duygu olarak toplumu anlatmak bu makalenin öncelikli amacıdır. Bu meyanda farklı duygular toplumu açıklamak üzere çağırılabilir. Ancak bu makalenin vurgusu hınç duygusu etrafında kurgulanacak ve bu duygudurumuna eÅŸlik etmesi için linç ve vicdan yardımcı öÄŸeler olarak kullanılacaktır. Zira linç bir eylem haline, vicdan ise hem duyguya hem de eyleme motivasyon oluÅŸturan bir insani özelliÄŸe iÅŸaret etmektedir.
 
Anahtar Kelimeler: Toplum, Duygudurum, Hınç, Linç, Vicdan.
 

Sosyoloji ve Metafor: ‘Toplum’u Nasıl Anlarız?

Mehmet UÄŸraÅŸ

Özet: Sosyolojinin incelediÄŸi alanın ne olduÄŸu disiplin içinde bile tartışmalara yol açan bir sorundur. Bir gerçeklik biçimi olarak deÄŸerlendirilebilecek birlikte yaÅŸama çoÄŸu zaman toplum ifadesiyle anlatılır. Ancak sınırları akıllara sığmayacak kadar büyük olan bu alanı mercek altına almak oldukça zordur. Dolayısıyla sosyolojide bu birlikte yaÅŸamın kurgusal bir zeminde nasıl nesneleÅŸtirileceÄŸi yine hep sorgulanmıştır. Ä°ki tür perspektif vardır. Her iki tarz da gerçekliÄŸi yakınlaÅŸtırabilmek için çoÄŸunlukla metafor kullanır veya analoji üretir. Sosyal bilimsel düÅŸüncenin geliÅŸtirdiÄŸi alanda birlik teorileri ve teklik teorileri olarak adlandırılabilir bunlar. Birlik metaforları bütün-parça iliÅŸkisine; teklik metaforları tohum-orman iliÅŸkisine dayanır.
 
Anahatar Sözcükler: Metafor, sosyoloji, birlik, teklik

Topluma Metodolojik Yaklaşımlar: Temeller ve Ayrımlar

Bedir Sala

Özet: Soyut bir kavram olarak kullanılan “toplum”, bireylerin etkileÅŸimde bulunduÄŸu reel alana karşılık olarak kullanılmaktadır. DiÄŸer disiplinlere oranla daha çok sosyolojinin merkezi bir kavramı olan toplumun tanımıyla ilgili çeÅŸitli açıklamalar olmasına karşılık, toplum kavramının tam olarak neye karşılık olarak kullanılacağına iliÅŸkin bir belirsizlik bulunmaktadır. Toplum kavramına iliÅŸkin bu belirsizlik aynı zamanda toplumun nasıl inceleneceÄŸine iliÅŸkin farklı yöntemlerin ortaya çıkmasına da yol açmıştır. Bu çalışma hem klasik hem de çaÄŸdaÅŸ ve güncel sosyolojide önemli bir tartışma alanı olan yöntem ve yönteme iliÅŸkin yapılan tartışmalara odaklanmaktadır. Ancak tartışmaların ayrıntılarına girmek yerine temeller ve ayrımlar üzerinde durarak toplumsal alanın nasıl inceleneceÄŸine iliÅŸkin tartışmanın temel ayrım hatları çizilmeye çalışılmıştır. Bu baÄŸlamda toplumsal araÅŸtırma yöntemlerinin temellendiÄŸi ve ayrıldığı konular olan toplumsal gerçeklik ve yapı-fail düalizmine iliÅŸkin yaklaşımlar deÄŸerlendirilecektir.
 
Anahtar kelimeler: Toplum, Metodoloji, Toplumsal gerçeklik, Toplum-Birey Dualizmi.

Türk Sosyolojisinin Değişmeyen İnceleme Nesnesi Olarak Politik Toplum

Ä°lyas Sucu

Özet: Sosyoloji, Batı’da bir bilim olarak ortaya çıkışına müteakip ülkemizde de kısa zamanda bilinirlik kazanmış ve hemen her yaklaşımı yakından izlenmiÅŸtir. Fakat Ziya Gökalp ve Prens Sabahaddin’in ÅŸahsiyetlerinde karşılık bulan Ä°çtimaiyat ile Ä°lm-i Ä°çtima, sosyolojilerinin inceleme nesnesi birbirinden ayrışsa da, Türk sosyolojisinde iki ana ekol olarak varlık kazanmıştır. Bunda her iki ismin sosyolojik yaklaşımının ülkenin içinde bulunduÄŸu sosyo-politik krize cevap üretebilmelerinin etkisi büyüktür. Ä°kinci Dünya Savaşı süreci ve sonrasında ise Amerikan sosyolojisinin ülkemizde etkili olduÄŸu bilinmektedir. Ankara Ekolü sosyologlarınca temsil edilen bu ekolün inceleme nesnesi ise diÄŸer ekollerden farklı olarak bizzat toplum, toplumsal yapı ve bu yapının deÄŸiÅŸme dinamiÄŸidir. DiÄŸer iki ekole kıyasla Ankara Ekolü sosyologları siyaset dışı bir yerde kendilerini konumlandırsa da toplumsal yapıyı ve deÄŸiÅŸmeyi ele alışı modernleÅŸme kuramlarıyla iç içedir ve bu nedenle siyaset dışı deÄŸildir. Bu yazıda Türk sosyolojisinin inceleme nesnesinin izi sürülecek ve bunun sosyolojik muhayyile ve siyasetle iliÅŸkisi sorgulanacaktır.

Modern Sınırlar ve Teritoryal Toplum

Ferhat Tekin

Özet: Sosyolojik düÅŸünce geleneÄŸi içinde sınır-toplum, teritorya-toplum iliÅŸkisi yakın bir döneme kadar ihmal edilmiÅŸtir. Oysa hem teritoryal sınırlar hem de onlara dair hemen her söylem, sembol ve uygulama dolaylı ya da dolaysız olarak toplumla ilgilidir. Zira modern sınırlar, ulus-toplumun nerede baÅŸladığına ve nerede bittiÄŸine iÅŸaret eden ve “bizi” kuran temel kodlardır. Bu nedenle ulus-toplum aynı zamanda bir teritoryal toplumdur. Sınırlar, ulus-devlet açısından toplumu/ulusu inÅŸa etmede en önemli ve en iÅŸlevsel aygıtlardan biridir. Ulus-devlet açısından sınırlar ve teritorya, halkları ulus haline getirmek için diÄŸer her ÅŸeyden çok daha fazla öneme sahiptir. Halkları bir ulus haline getirmenin en iÅŸlevsel ve kapsamlı biçimi teritoryanın, coÄŸrafi ve jeo-politik bir varlık olmaktan ziyade vatan olması, vatanlaÅŸmasıdır. Neticede ulus olmak, teritoryal toplumsallaÅŸmayla ve teritoryal bilinçlilikle mümkündür. Bu da modern toplumu kendisinden önceki toplumsallık biçimlerinden ayıran en önemli özelliÄŸidir.
 
Anahtar kelimeler: Sınır, Teritorya, Ulus-devlet, Teritoryal toplum.

Bir Ä°liÅŸki Olarak Toplum

Sedat Demir

Özet: Ä°liÅŸkisel sosyoloji son dönem sosyoloji tartışmalarındaki -belki de en önemli- yaklaşım olarak savunulmaktadır. Her ne kadar onun bir yaklaşım olarak yeni bir ÅŸey önermediÄŸi, hatta bir yaklaşım dahi olmadığı eleÅŸtirisi yapılsa da bu, kendilerini iliÅŸkisel sosyolog olarak görenlerin onu güçlü bir biçimde savunmasına ve daha yoÄŸun olarak sosyolojik tartışmalara sokma çabalarına engel deÄŸildir. Bu, iliÅŸkisel sosyolojinin daha iyi anlaşılması için onun farklı baÄŸlamlarda tartışmaya açılmasını bir anlamda zorunlu kılar. Böyle bir anlama çabası iliÅŸkisel sosyolojiyi övgü-yergi diyalektiÄŸinin ötesinde anlama olarak anlaşılmalıdır. Bu makalenin amacı söz konusu temel baÄŸlamlardan olan iliÅŸkisel sosyolojinin toplum kavrayışını analiz etmeye ve anlamaya çalışmaktır.
 
Anahtar kelimeler: Ä°liÅŸkisel Sosyoloji, Toplum, Ä°liÅŸki, EtkileÅŸim, AÄŸ.

Dijitalleşen Dünyada Gözetim Toplumu

Ali Fikret Aydın

Özet: Ä°nsanlık tarihi boyunca gözetim pratikleri, iktidarlar tarafından kitleleri kontrol etmek amacıyla kullanılmıştır. Teknolojik geliÅŸmelere paralel olarak gözetimin de alanı geniÅŸlemiÅŸtir. Özellikle biliÅŸim ve iletiÅŸim teknolojisindeki ilerlemelerle birlikte gözetim faaliyetleri, gündelik hayatın her alanını kaplamaya baÅŸlamıştır. Dolayısıyla dijitalleÅŸen dünyadaki günümüz toplumları “gözetim toplumları” olarak nitelendirilebilir. Bu yeni gözetim toplumunda gerek devletler gerekse ÅŸirketler, kiÅŸisel bilgilere eskisinden daha kolay eriÅŸmekte ve depolanan veriler çeÅŸitli amaçlarla kullanılabilmektedir. Gözetimin dijitalleÅŸtiÄŸi günümüz dünyasında bilhassa sosyal medyanın gözetimde aktif rol üstlendiÄŸi söylenebilir. Sosyal aÄŸlarda mahremiyetini kamuya açık hale getiren kullanıcılar, gönüllü olarak özel bilgilerini bu platformlarda sergilemektedir. Bir yandan gözetleme edimini yerine getiren bireyler diÄŸer taraftan gözetlenmenin hazzını yaÅŸayabilmektedir. Görünür olmanın cazibesi, kiÅŸilerin özelini daha fazla paylaÅŸmasına yol açabilmektedir. Bu da gözetim mekanizmasının, iÅŸlerliÄŸini daha güçlü ÅŸekilde devam ettirmesini saÄŸlamaktadır. Bu çalışmada gözetim olgusu ele alınarak dijitalleÅŸen günümüz dünyasındaki gözetim toplumu ve bu toplumda ortaya çıkan dijital gözetim anlatılmıştır.
 
Anahtar Kelimeler: Gözetim, Gözetim Toplumu, Dijital Gözetim.

Bauman Sosyolojisi Bağlamında ‘Akışkan Toplum’

Ahmet Ayhan Koyuncu & Zeynep Dilekli

Özet: 1980’lerden sonra etkili olan postmodern düÅŸünce, birçok düÅŸünürü etkilediÄŸi gibi Bauman’ı da etkilemiÅŸtir. “ÇeliÅŸkilerle dolu bir proje” olarak tanımladığı moderniteye sert eleÅŸtirileri, Bauman’ın, postmodernitenin öncüsü hatta peygamberi olarak nitelendirilmesine neden olmuÅŸtur. BaÅŸlarda, çeÅŸitli nedenlerle moderniteyi eleÅŸtirdiÄŸi için Bauman, analizlerini postmodern düÅŸünce üzerinden ÅŸekillendirmeye çalışmıştır. Fakat “Akışkan Modernite” eseriyle birlikte içinde bulunduÄŸumuz dönem için postmodern tanımlamanın da yanlış olduÄŸunu kabul etmiÅŸ ve dönemi en iyi tanımlayan kavramın, belirsizliklerin hâkim olduÄŸu akışkan modernite olduÄŸunu ısrarla vurgulamıştır.   
Anahtar Kavramlar: Bauman, Modernite, Postmodernite, Toplum, Akışkanlık, Akışkan toplum.

Kültür Endüstrisinin Tüketim Toplumu İnşa Çabası

Aydın Aktay

Özet: Bu yazıda, kültür endüstrisinin tüketim toplumu oluÅŸturma çabaları ve bu çabaları gerçeÄŸe dönüÅŸtürmenin enstrümanları olarak kullandığı kültür araç gereçlerinden olan müzik, sinema, sanat, spor gibi ideolojik aygıtların etkileri ve iÅŸlevleri deÄŸerlendirilmektedir. Bu aygıtların popüler kültürü sürekli nasıl üreterek, küresel çapta nasıl yaygınlaÅŸtırdıkları, internet ve uydu kanallarındaki dizilerin analizleriyle gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu yapılırken, aynı zamanda, internet ve uydu kanalları mecrasında etkili bazı diziler özellikle deÄŸerlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu yazıda, özellikle Dr. House dizisi örneÄŸi üzerinden analizler yapılmaktadır.
 
Anahtar Kelimeler: Tüketim Kültürü, Kitle Kültürü, Popüler Kültür, Kitle Toplumu, Kültür
Endüstrisi.

Byung-Chul Han’da Toplumsal Tipolojilerin Tasviri

Gözde Aykut & Recep Bozkurt

Özet: Toplumsal tipolojiler, toplumların “siyasi, dini, ekonomik, hukuki, kültürel hatta yaÅŸam tarzlarına” göre deÄŸiÅŸiklik göstermektedir. Toplumsal tipolojiler en genel anlamda toplumsal durumun adlandırılmasıdır. Her dönemin kendine ait toplumsal özellikleri olmasından dolayı toplumlar farklı tipolojilerle tanımlanmış ve düÅŸünürler tarafından yorumlanmıştır. Güney Koreli yazar ve kültür kuramcısı Byung-Chul Han günümüz geç modern toplumunu birden fazla tipolojiler ile adlandırmıştır. Han, toplumsal tipolojileri oluÅŸtururken üzerinde durduÄŸu konuların başında neoliberal iktidar analizi gelmektedir. Han birçok toplumsal tipolojilerden bahsetmektedir, fakat bunların hepsine çalışmada yer verilmemiÅŸtir. Çalışmamızın ana baÅŸlıkları ÅŸunlardır: ÅŸeffaflık toplumu, disiplin toplumundan kontrol toplumuna, olumluluk toplumu, baÅŸarı ve performans toplumu ve yorgunluk toplumudur. Bu baÅŸlıkları oluÅŸturulurken kronolojik bir sıra takip edilmeye çalışılmıştır. Çünkü bu çalışmadaki temel amacımız Han’ın toplumsal tipolojilerinin genel baÄŸlamını ortaya çıkarmak ve literatüre katkı saÄŸlamaktır.
 
Anahtar Kelimeler: Byung-Chul Han, Şeffaflık, Olumluluk, Başarı-Performans, Yorgunluk.

Toplum 5.0 Tartışmaları: E-Yaşamda Sanal Birey

M. Oğuzhan Güner

Özet: Toplum 5.0 kavramı günümüzde sosyoloji dışı disiplinlerin kapsamlı analizlerine tabi tutulmasına karşılık sosyoloji sınırları içerisinde tartışılması deÄŸerli bir konudur. Bu çalışma, Toplum 5.0 kavramının ne olduÄŸu ve onun ihtiva ettiÄŸi e-yaÅŸam kavramının etrafında sosyolojik bakış açısıyla ele almaktadır. Çalışmada ağırlıklı olarak iki rapora yer verilmiÅŸtir ve Toplum 5.0’ın ne olduÄŸu bu iki rapor üzerinden tartışılmıştır. Çalışmada teorik bir tartışma yürütülmüÅŸtür. Teorik zemin, Toplum 5.0 kavramının ilk ortaya atıldığı Japonya’dan hareketle baÅŸlayan tarihsellikte Almanya’da iki kuruluÅŸça gerçekleÅŸtirilen raporun tartışmaya dahil edilmesiyle birlikte; yapılan araÅŸtırmalar ve bu yeni toplum tanımının genel iÅŸleyiÅŸi beklentiler ve mevcudiyetler temelinde inÅŸa edilmiÅŸtir. Analiz ikincil kaynaklar kullanılarak yapılmış, raporların aktarılmasında betimsel analiz kullanılmış ve çalışmanın tartışma kısmında tartıştığı konu itibariyle en uygun düÅŸtüÄŸü düÅŸünülen Wright Mills’in sosyolojik tahayyül olarak isimlendirdiÄŸi yaklaşım tercih edilmiÅŸtir. Çalışmanın bir diÄŸer önemli vurgu kısmı Toplum 5.0’ın koÅŸullarını hazırladığı e-yaÅŸam’ın bizlere neler anlattığı hususudur. Nihayetinde e-yaÅŸam’ın içerdiÄŸi pratiklerin ve kültürel örüntülerin de metin baÄŸlamında altı çizilmiÅŸtir. Çalışmanın sonunda Toplum 5.0 tanımıyla anlatılan yeni toplum tahayyülünün içerdiÄŸi anlamdan hareket ile modernitenin bu yeni toplum tanımında yaÅŸama alanı bulduÄŸu önermesi ileri sürülmüÅŸtür. Bu yeni toplum tanımı ise sanal toplum ve sanal birey kavramları etrafında tartışılmıştır. Son olarak Toplum 5.0 tanımından hareketle sonrası için pek çok çalışma için soru fikirleri, çalışmanın belki de görünmeyen en önemli gizli vurgularından olmuÅŸtur.
 
Anahtar Kelimeler: Toplum 5.0, E-yaÅŸam, Sanal toplum, Sanal birey.

‘Kenar’ın Toplumu: Yoksulların Marjinal ve Enformel Dünyası

Reşat Açıkgöz

Özet: Bu yazıda, Türkiye kent yoksulları örneÄŸinde, yoksulların kentsel mekânlardaki marjinal ve enformel dünyaları resmedilmeye çalışılmaktadır. Genellikle toplumun çeperindeki gecekondularda veya kentin iç bölgelerindeki çöküntü alanlarında inÅŸa edilen bu dünya, yaÅŸam tarzı ve kültürüyle egemen topluma aykırılık gösterir. Bu dünyayı resmeden farklı yaklaşımlar vardır. Yoksulluk kültürü yaklaşımı, bu dünyayı yoksulların topluma bir uyumu ve tepkisi olarak betimler. Sessiz tecavüz yaklaşımı, bu dünyayı yoksulların aktif var olma mücadelelerinin gerçekleÅŸtiÄŸi ve kendilerini egemen topluma karşı özerk hissettikleri bir yaÅŸam alanı olarak görür. Fakr-u kanaat bakış açısı, yoksulların yaÅŸam etiÄŸine ve yaÅŸamın zorlukları karşısındaki yeteneklerine vurgu yaparak bu dünyayı özgürleÅŸtirici bir alan olarak sunar. Bir bütün olarak toplumsal yaÅŸam alanlarına, geçimlerini temin etme yollarına, egemen toplumla kurdukları iliÅŸki biçimlerine, ahlaki deÄŸerlerine ve kültürlerine bakıldığında Türkiye kent yoksullarının her üç yaklaşıma ait özellikler gösterdikleri görülür. Buna göre, yoksullar hem birtakım avantajlara hem de çeÅŸitli dezavantajlara sahiptirler. Marjinallik, enformalite, ayrımcılık, toplumsal ve mekânsal dışlanma en ciddi dezavantajlar olarak ön plana çıkarken en önemli avantaj da kenardaki yaÅŸam tarzının tüketim kültürüne karşı bir kalkan görevi üstlenmesidir. Zira fakr-u kanaate dayalı bir yaÅŸam tarzı, kendi yaÅŸam pratiÄŸi temelinde bir yaÅŸam tarzı inÅŸa etme imkânı sunması baÄŸlamında, kapitalist toplumun tüketim ve israf eksenli yaÅŸam anlayışına karşı bir direniÅŸ potansiyeline de sahiptir.
 
Anahtar Kelimeler: Yoksulluk, Kent Yoksulları, Kenar Toplum, Marjinallik, Enformalite, Fakr-u kanaat.

Erken Modern Dönemde Sosyal Adaletin Toplumsal Görünümü: Hayal mi, Hakikat mi?

Mehmet Çakır

Özet: Sosyal adalet kavramı literatürde sıklıkla ekonomik haklara eriÅŸim olarak ele alınmaktadır. Kanaatimizce bu yanlış ve aynı zamanda eksik bir eylemdir. Çünkü meselenin sadece iktisadi yönü bir yana bu kavram sosyal, siyasal, hukuki ve kültürel anlamda hak ve özgürlüklere dair özel anlamlar içermektedir. Adalet, toplum içerisindeki bireyin, ırkına, cinsiyetine, gelir durumuna veya dağıtılan avantajların iyi veya kötü oluÅŸuna bakılmaksızın evrensel kurallar veya normların titiz bir ÅŸekilde uygulanması olarak tanımlanır. Sosyal adalet ise sömürü ve baskıya bir tepki olarak doÄŸan, adil olarak nitelendirilebilecek bir toplumsal yapının ÅŸekillenmesinde esas alınması gereken ilkeler bütünü olarak deÄŸerlendirilir. DiÄŸer bir ifade ile birey ile toplum arasındaki dengesizlikleri gidermek, eÅŸitsizlikleri ortadan kaldırmak, eÅŸitsizliklerin nedenlerini ortaya koymak gibi kutsal amaçları bulunmaktadır. Buradan hareketle bu makalenin temel amacı adil bir toplumun inÅŸasında ihtiyaç duyulacak sosyal adaleti politik, ekonomik ve hukuki bir düzlemde ele alıp yorumlamaktır. Bu yorumlama iÅŸlemi, Rawls’ın hakkaniyet olarak adaleti, Marx’ın bölüÅŸüm adaleti ve Weber’in Kadı adaleti kavramsallaÅŸtırmaları üzerinden gerçekleÅŸtirilmektedir.
 
Anahtar Kelimeler: Sosyal Adalet, Hakkaniyet Olarak Adalet, BölüÅŸüm Adaleti, Kadı Adaleti

Hakikat Sonrası Kavramsallaştırması Üzerine Sosyolojik Bir Soruşturma

Nuh Akçakaya

Özet: Hakikat sonrası kavramı, Türkiye’de son zamanlarda oldukça fazla tartışılan kavramlardan birisi olmaya baÅŸlamıştır. Kavramın kullanımı ile geleneksel hakikat anlayışının giderek tahrip edildiÄŸi ve hakikat denilen ÅŸeye dair bakış açısında radikal deÄŸiÅŸiklikler olduÄŸu ima edilmektedir. Bu çalışma, ilk defa 1992 yılında ABD’de ortaya atılan hakikat sonrası kavramının ortaya çıkış ve yükseliÅŸ dinamiklerini konu edinmektedir. AraÅŸtırmanın amacı, içinde yaÅŸamış olduÄŸumuz toplumsal koÅŸulların bu kavram ile ne ölçüde ifade edilebildiÄŸini ortaya koymaktır. Bu amaç doÄŸrultusunda çalışma, temelde iki mesele üzerine odaklanmıştır. Ä°lk olarak hakikat sonrası kavramını kullanıp dolaşıma sokan entelektüellerin, hangi gerekçelerle bu kavramı kullandıkları temel odak noktasını oluÅŸturmuÅŸtur. Burada kavramın sosyolojik çözümleme birimlerinde nasıl etkin ve verimli bir ÅŸekilde kullanılabileceÄŸi tartışılmıştır. Ä°kinci odak noktasını ise kavrama eleÅŸtirel bir ÅŸekilde yaklaÅŸan aktörlerin ortaya koydukları itirazlar oluÅŸturmuÅŸtur. Böylece kavramın toplumsal gerçekliÄŸi ifade etme düzeylerindeki eksiklikler ortaya konulmuÅŸtur. Sonuç olarak bu çalışma, hakikat sonrası kavramını eleÅŸtirel bir bakış ile deÄŸerlendirdikten sonra, kavramın zayıf ve güçlü yanlarının olduÄŸunu iddia etmiÅŸtir.
 
Anahtar Kelime: Hakikat Sonrası, Hakikatin ÖnemsizleÅŸmesi, Hakikatin Yitimi.

Günümüz İçin Bir Ütopya: Wiliam Morris’in Hiçbiryerden Haberler’i

Fatma Dore

Özet: XIX. yüzyılda Büyük Britanya’da hızlı makineleÅŸme ve kapitalist üretim sisteminin doÄŸurduÄŸu Sanayi Devrimi, ekonomik ve toplumsal hayatı kökten deÄŸiÅŸtirdi. Bu deÄŸiÅŸimin kötü çalışma koÅŸulları, çevre tahribatı, kirlilik ve hastalıklar, estetikten yoksun kalitesiz malların kitlesel üretimi, aşırı tüketim ve bunların yanısıra artan yoksulluk ve yabancılaÅŸma duygusu gibi birçok alanda olumsuz etkileri oldu. Bu dönemde yaÅŸamış Ä°ngiliz düÅŸünür ve sanatçı William Morris (1834-1896), bu yıkıma karşı büyük tepki gösteren önemli ÅŸahsiyetlerden biridir. Bu gidiÅŸata bir yanıt olarak, 1891’de yayınladığı Hiçbiryerden Haberler adlı ütopik romanında ise alternatif bir realite olarak daha sakin, mütevazi, adil ve mutlu bir toplum geleceÄŸi sunar. Bu makale, William Morris’in diÄŸer eserlerini de göz önünde tutarak, ütopyasında ortaya koyduÄŸu döneme iliÅŸkin sorunların giderildiÄŸi çözüm modelini inceler. Çalışma, Morris’i bu eseri yazmaya motive eden yukarıda bahsedilen sorunlara bakarak çözümü baÄŸlamsallaÅŸtırırken, aynı zamanda deÄŸinilen sorunların günümüz dünyasında daha geniÅŸ ölçekte nasıl var olduÄŸunu da gösterir. Bu temelde, makale Morris tarafından önerilen çözümün bugün hala geçerli olduÄŸunu savunur.
 
Anahtar Kelimeler: William Morris, Sanayi Devrimi, Çevre, Çalışma KoÅŸulları, Tüketicilik.

CoÄŸrafya, Kast ve Etnisite: Ä°ki Bolivya Ãœzerine Bir Deneme

Adem Üstün Çatalbaş

Özet: Sömürge dönemi boyunca, Ä°spanya Krallığı Amerika kıtası boyunca elinde tuttuÄŸu bölgelerde bir kast sistemi kurmuÅŸtu. Bu Ä°spanyol kast sistemi toplumsal grupların etnik arka-planına göre düzenlenmiÅŸ ve yerli topluluklar, kendi topraklarında bu kast sisteminin en alt katmanlarında kendilerine yer bulabilmiÅŸlerdi. Bağımsızlıktan sonra birçok Latin Amerika toplumunda Ä°spanyol usulü kast sistemi hala toplumsal iliÅŸkileri etkilemektedir. Bolivya kast sisteminin kalıntılarının gözlemlenebildiÄŸi en çarpıcı örneklerden biridir. Bolivya nüfusunun çoÄŸunluÄŸu yerli (çoÄŸunlukla Keçuva ve/veya Aymara) kökenlere sahip olmasına raÄŸmen, yakın zamana kadar bağımsız Bolivya’nın nimetlerinden hiç faydalanamamışlardı. Bu denemenin amacı, 2019 Bolivya seçimleri sonrasındaki siyasi kaosa sebebiyet veren muasır toplumsal eÅŸitsizliklerin kökenlerini incelemektir. Bu denemenin temel sorusu ÅŸudur: ‘Sömürgeci ve sömürge-sonrası ırkî düzen Bolivya’daki siyasi iliÅŸkileri nasıl etkilemektedir?’
 
Anahtar Kelimeler: Sömürgecilik, Bolivya, Latin Amerika, Kast Sistemi, Toplumsal EÅŸitsizlik.

Edebiyat ve Toplum

Ahmet Sarı

Hz. Adem’in bilgi bakımından “bütün isimlerle donatılmış” (Kur’ân, 2/31) olması, cennette yasak meyveyi yemesiyle yeryüzüne indirilirken, dünyayı yeni bir yurt edinirken, insanlık adına da ağır ağır topluluk oluÅŸturmaya baÅŸlaması sosyolojinin belki de kaynağı olarak görülebilir. Sosyoloji insan tekiyle deÄŸil iki kiÅŸinin varlığıyla baÅŸlıyorsa insanlar çoÄŸalmış, o zamandan bu yana onlarda topluluk bilinci iyiden iyiye geliÅŸmiÅŸtir. Hz. Adem’e yüklenen isimler, ilk insanın kendinden sonra yaratılacak kiÅŸilerle, kendi aralarında anlaÅŸmalarını saÄŸlayacak bir dille de donatılmış olduklarını gösterir bizlere.
 
Tüm Sayılar
Sosyoloji Divanı Kitaplığı
Basında Biz
Duyurular
Formlar
Satış Noktaları