TR
 
EN
 
Hakkında | Amaç ve Kapsam | Etik İlkeler ve Yayın Politikası | Yazım Kuralları | Değerlendirme Süreci | Editör, Yayın ve Danışma Kurulu | Dizin | İletişim
 
1. SAYI
2. SAYI
3. SAYI
4. SAYI
5. SAYI
6. SAYI
7. SAYI
8. SAYI
9. SAYI
10. SAYI
11. SAYI
12. SAYI
13. SAYI
14. SAYI
15. SAYI
16. SAYI
17. SAYI
18. SAYI
19. SAYI
20. SAYI
21. SAYI
22. SAYI
23. SAYI
 
 
19. SAYI // DUYGULAR SOSYOLOJÄ°SÄ°

DİVAN KALEMİ

Sosyoloji Divanı yayın hayatının başından itibaren, insan ve toplumun dünden bugüne, bugünden yarına deÄŸiÅŸen, yenilenen, farklılaÅŸan, yeniden kurulan yönlerini okuma, kavrama, anlama ve izah etme çabasını ÅŸiar edinmiÅŸ bir dergi hüviyetinde olmuÅŸtur. Bu menzil üzere çabasını ortaya koymaya da devam edecektir. 
 
Toplumsal alana ve bu alanın mukimi olan insanın varlık hallerine yönelik analizlerini ortaya koyarken sosyoloji biliminin ölçütlerine riayet ve evrensel etik ilkeler çerçevemizi belirleyecek, yaÅŸadığımız coÄŸrafya ve toplumsal deÄŸerlere saygı sözümüze anlam katmaya devam edecektir. 
 
Åžu haliyle açıkça ifade etmek gerekir ki; Sosyoloji Divanı, toplumsal iliÅŸkileri kendi zemini ve gerekleri etrafında deÄŸerlendirmeyi, yapıya iliÅŸkin kapsamlı açıklamalar getirme çabasını, kendi söz daÄŸarcığını inÅŸa ederken özgün bir dil kurmayı, yüz yıllık sosyoloji birikimine yaslanarak yeni okumalar geliÅŸtirmeyi, yeni zamanın yeni durumlarına iliÅŸkin pencereler açmayı sürdürecektir. 
 
Sosyoloji Divanı, Türk sosyolojisinde çokça konuÅŸulan ve tartışılan ama bütünsel bir bakışla ve sistematik bir biçimde ele alınmayan gündelik hayatın temel formlarından olan ama akademinin neredeyse üzerine hiç eÄŸilmediÄŸi konularla örülü pek çok özgün dosyaya hayat verdi. TaÅŸra Fragmanları dosyası ile baÅŸlayan serüven, KomÅŸuluk, Toplumsal Tipler, Toplumsal Hafıza, Dünyanın Sosyolojisi, Oyun Sosyolojisi, Piyasa vb. gibi pek çok konu etrafında devam edegeldi ve her bir sayısı ile büyük ilgi gördü. Bu ilgi ve alaka sadece sosyoloji öÄŸrencilerini içine almakla yetinmedi, aynı zamanda farklı kesimlerin de övgüleriyle adeta bir muhabbet halkasına evrildi. 
 
Her bir dosya kendi medeniyet müktesebatından hareketle gündelik ve bilimsel olanı bütünlüklü bir bilgi havuzuna taşımayı önemseyen, teori ile pratik arasındaki rabıtayı güçlendirmeye dönük analitik perspektif geliÅŸtirmeye çalışan bir çabanın ürünü oldu. Sosyoloji Divanı, amacına uygun olarak, güncelden teoriye, teoriden güncele geçiÅŸler yapmayı önemseyen, disiplinler arası yaklaşıma sırtını dönmeyen, bu esasları gözeterek sosyolojide yeni bir soluk olmayı, farklı bir sosyoloji fikriyatı geliÅŸtirmeyi düÅŸünen bir dergi olageldi. 
 
Elbette tüm bu çabanın, birikim, övgü ve heyecanın arkasında yazarından, dizgicisine; editöründen akademisyenine; okurundan yayıncısına uzanan geniÅŸ bir ekip var. Bu ekip elbette kendiliÄŸinden kurulu olarak deÄŸil, onu bir araya getiren deÄŸerli insanların çabalarıyla ortaya çıkabilmiÅŸtir. Bu insanlar arasında ismini saygı ve muhabbetle andığımız kurucu editörümüz Prof. Dr. Köksal Alver  başı çekmektedir. Sadece akademik kariyeri, ilmi, emeÄŸi, birikimi ile deÄŸil, iradesi, erdemi, ahlakı, dostluÄŸu, fedakârlığı, sözü, üslubu, ümidi ve heyecanı ile dergiye yön verdi. Sadece bir editör olarak deÄŸil, hoca, abi, dost, arkadaÅŸ, yoldaÅŸ olarak bu muhabbeti perçinlemiÅŸ oldu. 2013'te baÅŸlayan ve 18 sayı ile taçlanan bu yolculukta bize mihmandarlık eden hocamıza bir teÅŸekkür hatırımızda borç kalmasın, satırlarımızda da yer alsın isteriz: Köksal hocam teÅŸekkür ederiz !!! 
 
Åžimdi yeni bir editörle ve ilerleyen zamanlarda yeniliklerle yola revan olma vakti. Elbette bu editör deÄŸiÅŸimi bir veda anlamına gelmiyor. Köksal Alver’in her daim yanımızda, yakınımızda, olduÄŸunu bilmenin huzuru ve konforu ile yola ve yolculuÄŸa fasılasız devam ediyoruz. Zaman içinde paylaÅŸacağımız ve dostlarımızla tasarlayacağımız dergimizi ÅŸimdilik yeni sayısıyla okurların takdirine bırakmak istiyoruz. Kader ki, tam da duygularımızı tarif etmekte zorlandığımız bir dönemde Sosyoloji Divanı 19. sayısı olan Duygular ile huzurunuzda... Hâl-i pürmelâlimize tercüman olması dileÄŸiyle... Dosya editörü ve yazarlarımızın uzun soluklu emekleri nihayet bedene kavuÅŸtu. Sosyolojinin netameli ve bir o kadar da mesafeli durduÄŸu özgün bir dosya, ilgilisi ile buluÅŸsun artık. 
 
Bu vesile ile dosya editörü Ali Zafer SağıroÄŸlu’na, dosyaya yazıları ile katkı sunan yazarlara, makalelerin deÄŸerlendirme sürecinde desteklerini esirgemeyen hakemlere, Çizgi Kitabevine ve emeÄŸi geçen herkese ÅŸükranlarımızı arz ederiz. 
 
Selam ile. 

İÇİNDEKİLER

 7 Divan Kalemi 
 9 Takdim 

13 DOSYA 
 
15 Dinî Kimliklerin OluÅŸumu ve Dinî Gruplar Arası Ä°liÅŸkiler: “Biz” ve “Onlar”ın BiliÅŸsel ve Duygusal Temelleri / Asım Yapıcı  
41 Sosyal Hareket Teorilerini Duygular Sosyolojisi Ä°le Yeniden Yorumlamak / Ä°brahim Halil Yılmaz 
55 Modern Kültürü Duygularla Anlamak: Endüstriyel Mutluluk ÇaÄŸrısının EleÅŸtirisi / Sertaç Timur Demir
69 Georg Simmel’de Duyguların Teorik Analizi / Bahattin Cizreli | Alkan Üstün 
87 Toplumsal DeÄŸiÅŸimi Duygular Üzerinden Okumak: Orta Sınıf YaÅŸam Tarzı Pratiklerinde Utancın Ä°nÅŸası / Merve Betül Üçer 
117 Duyguların Sosyo-Kültürel Ä°nÅŸası: YozlaÅŸma ve YabancılaÅŸma BaÄŸlamında “Tiksinti” Romanının Analizi / Hatice Budak
141 Deneyimler ve Hatıralar Arasında: Sinema Tarih Yazımında Sözlü Belgeler ve Duygular / Aynülhayat Uybadın
161 ‘Bir Heyûlâya Ağıt’ Travmatik Yas Süreçleri BaÄŸlamında Toplumsal Hafıza ve Ä°mparatorluÄŸun GidiÅŸi / Ekrem Saltık
179 Ahlaki Duygulardan Normlara Ekonomik Karar Süreçlerinde Duygular / Atakan Durmaz
197 Duygusal Kapitalizmin Lokomotifi Olarak Reklamlar: Pırlantanın “Duyguları” / Süheyla Ayvaz 
 
219 KÄ°TAPLIK 
 
221 Kapımızdaki Yabancılar / Yunus Eroğlu
231 Duygular Tarihi Nedir? / İlknur Bahadır
237 Duyguötesi Toplum / Merve Kader Yılmaz 
 
242 Yazım Kuralları 
243 DeÄŸerlendirme Süreci 
244 Etik Ä°lkeler 
245 Yayın Politikası  
 
DOSYA

Dinî Kimliklerin Oluşumu ve Dinî Gruplar Arası İlişkiler: “Biz” ve “Onlar”ın Bilişsel ve Duygusal Temelleri

Asım Yapıcı

Özet: Dinî kimliklerin oluÅŸumu ve gruplar arası iliÅŸkilerin ÅŸekillenmesinde biliÅŸsel ve duygusal faktörler nasıl bir rol üstlenmektedir, sorusu bu araÅŸtırmanın temel problemini oluÅŸturmaktadır. Nitel desene baÄŸlı olarak gerçekleÅŸtirilen çalışmada veriler literatür taraması ile toplanmış, betimsel analiz yöntemiyle çözümlenmiÅŸtir. Sosyal kimlik kuramına dayanarak yapılan analizlerde “yeterli (birincil) neden” ile “gerekli (ikincil) nedenler” ayrımı dikkate alınmıştır. Gerek dinî kimliÄŸin oluÅŸumu gerek dinî gruplar arası önyargı ve çatışmaların ÅŸekillenmesi sosyal kimlik kuramı üzerinden tahlil edilmiÅŸtir. Yapılan analizlere göre tarihsel süreçte Müslüman kimliÄŸinin ilk oluÅŸum sürecinde “sosyal kategorizasyon” (Biz, onlardan farklıyız) ve “sosyal kıyaslama” (Biz iyiyiz, onlar kötü) “yeterli neden” olarak karşımıza çıkmaktadır. Psikolojik anlamda sosyal kategorizasyon biliÅŸsel, sosyal kıyaslama ise güdüsel ve duygusal bir temele dayanmaktadır. Bu baÄŸlamda öncelikle “Allah’a inananlar” ve “müÅŸrikler” ÅŸeklinde iki farklı grup kimliÄŸinin oluÅŸtuÄŸu görülmektedir. Daha sonra yapılan sosyal kıyaslamalarla diÄŸer inanç mensupları kötülenmekte, aÅŸağılanmakta, ötekileÅŸtirilmektedir. Bu durum dinî grup üyelerine olumlu ve saygın bir kimlik algısı verir. Ötekinin dinî, ahlakî ve insanî bakımdan olumsuzlukları sıklıkla vurgulanır. Bu süreçte dinî grup üyelerinin biz merkezci (etnosantrik) tutumları ve hakikat tekelciliÄŸi (partikülarist) eÄŸilimleri, mensup oldukları dinî grupla bütünleÅŸme ve adanmışlık düzeyleri, ötekine karşı olumsuz duyguları sürekli besler. Bu olumsuz duygular “biz” ve “onlar” arasındaki sosyal mesafe normlarıyla davranışa dönüÅŸür. Böylece dinî kimliÄŸin oluÅŸumunu besleyen “gerekli nedenler” belirginleÅŸir. Mekkeli müÅŸriklerden sonra Yahudi ve Hıristiyanlar da ötekileÅŸtirilerek deÄŸersizleÅŸtirilir. Üst kimlikler arası çatışmalar yaÅŸanır. Bununla birlikte Hz. Muhammed’in vefatından sonra ana dinî bünye içinde iman ve ibadet esaslarıyla birlikte teÅŸkilat yapısına yönelik itirazlar zuhur edince alt dinî gruplar ve alt dinî kimlikler oluÅŸmaya baÅŸlar. Burada da sosyal kategorizasyon ve sosyal kıyaslama süreçleri ön plandadır. Farklı din anlayışlarını savunan mezhepler teÅŸekkül eder. Gerek alt dinî grup üyelerinin birbirine bakışları gerek gruplar arası iliÅŸiklilerin mahiyeti kimlikler üzerinden belirlenir. Bu süreçte de biliÅŸsel ve duygusal faktörler baÅŸat bir iÅŸlev üstlenmektedir.
 
Anahtar Kelimeler: Sosyal Kimlik Kuramı, Dinî Kimlik, Dinî Grup, Önyargı, Ayrımcılık,
ÖtekileÅŸtirme.

Sosyal Hareket Teorilerini Duygular Sosyolojisi Ä°le Yeniden Yorumlamak

İbrahim Halil Yılmaz

Özet: Sosyal hareketler duyguların incelenmesine imkân tanıyan mükemmel bir laboratuvar gibidir. Bir grubun oluÅŸması, grubun birbirine baÄŸlılığı ve geleceÄŸi açısından duygular hayati rol oynamaktadır. Kalabalıkları rasyonel ya da irrasyonel birliktelikler olarak betimleyen sosyal hareket teorileri açıklamalarını ekseriyetle duygular üzerinden temellendirmiÅŸlerdir. Eski nesil sosyal hareketler kalabalıklar yaklaşımı, rasyonel tercih kuramı, kaynak seferberliÄŸi yaklaşımı ve siyasi fırsatlar teorisi baÅŸlıkları altında incelenmiÅŸtir. Bu yaklaşımlar kalabalık psikolojisi, rasyonalite, maddi kaynaklar ve politik fırsatlar gibi sosyal hareketlerin tek boyutuna odaklanırken, yeni sosyal hareketler paradigması bütünsel bakış açısıyla dikkat çekmektedir. Bu yaklaşımın yükseliÅŸiyle birlikte sosyal hareketleri kültürel bakış açısı yorumlayan ve duyguları merkeze alan bir eÄŸilimin arttığı görülmektedir. Böylece rasyonalite ve duygunun birlikteliÄŸiyle sosyal hareketlerin var olabileceÄŸi bir güzergahın inÅŸa edildiÄŸi fark edilmektedir. Bu çalışmada da sosyal hareketler ve duygular birbirini dışlayan deÄŸil tamamlayan olgular olarak ele alınmaktadır. Ayrıca duygular, sosyal hareketleri baÅŸlatan ve sürdüren bir güç olarak betimlenmiÅŸtir. Buradan hareketle etkileÅŸim ritüelleri ve müzik gibi kolektif uygulamalara önemli olgular olarak dikkat çekilmiÅŸtir. Ä°kincil veri deÄŸerlendirmesi yönteminin benimsendiÄŸi çalışmada, sosyal hareketler ve duygulara odaklanan literatür irdelenmiÅŸ ve sentezlenmiÅŸtir. Yapılan incelemeler ve tartışmalar temelinde duygular ile sosyal hareketlerin sosyoloji biliminin merkezi temaları olduÄŸu ve bu olguların birbirinden ayrılmayan bir bütünselliÄŸi ifade ettiÄŸi sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Duygular, kolektif coÅŸku, ritüel, sosyal hareketler

Modern Kültürü Duygularla Anlamak: Endüstriyel Mutluluk Çağrısının Eleştirisi

Sertaç Timur Demir

Özet: Duygular sosyolojisine mütevazı bir katkı mahiyetindeki bu makale, yaÅŸadığımız çağı, tüketimci kültürün sıklıkla yücelttiÄŸi mutluluk söylemleri etrafında analiz etmektedir. Nitekim mutluluk, gelinen noktada, modern insanın alternatifsiz varlık nedenine dönüÅŸerek pazarlama metaı olarak banalleÅŸmiÅŸtir. “Mutlu ol” sloganında beliren bu emrivaki davet, popüler kültürün karşı konulamaz zorlamasına evrilmiÅŸtir. Sorunsuz ve sonsuz yaÅŸam arzusuna koÅŸutlanan mutluluk, bir teÅŸvik ve baskı objesi olarak marjinalize edilmektedir. Bu kurguda mutluluk, iyi yaÅŸamın aracı deÄŸil; amacı gibidir. Ne var ki mutluluÄŸu kutsayan anlatılar, mutsuzluÄŸun kaçınılması salık verilen olası olumsuzluklarından daha sorunlu olabilmektedir. Belki de bu nedenle, her geçen gün mutluluÄŸun imkânsız özlemiyle sayısız aktivite ve terapiye yönelen devasa bir “mutsuzlar kitlesi” büyümektedir. Bir endüstri talebi olarak mutluluk, modern kültüre özgü yaygın huzursuzluÄŸun özüdür. Ä°ÅŸte bu yüzden bu makalede mutluluÄŸun kendisi, içinde yaÅŸadığımız konfor ve kusursuzluk çağının baskın ve güncel alametlerinden biri olarak deÄŸerlendirilmektedir. Sentetik, katastrofik ve endüstriyel duygu olarak mutluluk, bu çalışmada Hector’un Mutluluk Arayışı (Hector and The Search for Happiness, 2014) adlı film üzerinden ve sosyolojik film analizi yöntemiyle mercek altına alınmaktadır. 
 
Anahtar Kelimeler: Mutluluk, Modern Kültür, Tüketimcilik, Film.

Georg Simmel’de Duyguların Teorik Analizi

Bahattin Cizreli & Alkan Üstün

Özet: Bu makale Simmel’in temel eserleri ve hakkındaki metinlerin incelenmesine dayanan bir deÄŸerlendirme çalışmasıdır. Çalışmada Georg Simmel’in sosyal teorisinde duyguların toplumsal görünümlerine dair analizleri ele alınmaktadır. Makalenin temel amacı Simmel’in eserlerine konu olan duyguları serimlemektir. Simmel’in duygulara yüklediÄŸi anlamların teorik içeriÄŸinin kavranması için onun teorisinin temel boyutları da açıklanmaktadır. Bu kapsamda Simmel’in insan ve kültür görüÅŸü, öznel-nesnel kültür arasındaki gerilim ve insan etkileÅŸimlerinde ritmin hızlanmasına dair tezleri ışığında duygulara dair teorik analizleri ele alınmaktadır. Makalenin özel amacı ise Türkçe literatüre duygular sosyolojisi alanında bir katkı yapmaktır. Ele aldığı konunun odağı bakımından bu çalışma, Türkçe literatür içinde özgün deÄŸerdedir. Sonuç olarak Simmel’in düÅŸüncesinde duygular, toplumsal etkileÅŸimlerin hem kaynağı hem de sonucu olarak görülmektedir. 
 
Anahtar Kelimeler: Simmel, duygular sosyolojisi, öznel kültür, nesnel kültür

Toplumsal Değişimi Duygular Üzerinden Okumak: Orta Sınıf Yaşam Tarzı Pratiklerinde Utancın İnşası

Merve Betül Üçer

Özet: 1980’li yıllar Türkiye’nin yeni bir ekonomi modelini benimserken, bu model etrafında inÅŸa edilen piyasa merkezli deÄŸer yargılarıyla köklü bir deÄŸiÅŸime uÄŸradığı bir dönem olarak önemli bir kırılma noktasıdır. Neyin deÄŸerli olduÄŸuna dair anlayışın ve toplumsal saygınlık kaynaklarının deÄŸiÅŸmesi bu kırılma noktasının bireylere yansıyan kısmında en önemli boyutu teÅŸkil eder. Bu deÄŸiÅŸim, giriÅŸimcilik ve tüketim kültürünün yükseliÅŸine eÅŸlik eden sınırsız arzu ve görünürlük talebiyle iç içedir. Bu talebin taşıyıcıları olarak “yaÅŸam tarzı” dergileri, dönemin deÄŸiÅŸen deÄŸerleri kadar ideal orta sınıf öznenin bileÅŸenlerini de temsil ve inÅŸa etme görevi üstlenir. Bu makale söz konusu bileÅŸenleri belirleyen söylemi ele alarak deÄŸiÅŸen deÄŸer yargılarının duygulara etkisini utanma duygusu üzerinden tartışmaktadır. Prestij hiyerarÅŸilerinin bir yansıması olarak belirli utanç türleri bu tartışmayı sınıf etrafında yürütmeyi mümkün kılmaktadır. Bu minvalde makale, dergilerin eleÅŸtirel söylem analizi ile kültürel sınıf çalışmalarının imkanlarından yararlanarak kültürün, deÄŸerlerin ve öznel boyutların dahil edildiÄŸi bir sınıf tartışması üzerinden toplumsal deÄŸiÅŸimin izlerini sürmektedir. 
 
Anahtar Kelimeler: utanma, duygu sosyolojisi, orta sınıf, sınıf duyguları, 1980’ler, eleÅŸtirel söylem analizi

Duyguların Sosyo-Kültürel İnşası: Yozlaşma ve Yabancılaşma Bağlamında “Tiksinti” Romanının Analizi

Hatice Budak

Özet: Bu çalışmada, H. Castellanos Moya tarafından 1997 yılında yayınlanan ve aldığı ölüm tehditleri yüzünden ülkesini terk etmesine sebep olan “Tiksinti” adlı roman, ana konusuna baÄŸlı kalınarak analiz edilmiÅŸtir. Çalışmanın amacı, politik ve kültürel yozlaÅŸmanın sosyo-kültürel yapının bütünselliÄŸi üzerindeki tahribatlarının ayrıca yozlaÅŸmanın bir üst aÅŸaması olarak deÄŸerlendirilen yabancılaÅŸma probleminin bireyin duygu durumunu nasıl etkilediÄŸini ortaya koymaktır. H.C. Moya, ana vatanı olan El Salvador ülkesini romanın geçtiÄŸi mekân olarak seçmiÅŸ ve bu örnek ülke üzerinden politik-kültürel yozlaÅŸmayı toplumsal problemlerin kaynağı olarak sorgulamış bir yandan da insan ayırt etmeksizin herkese bulaÅŸan yabancılaÅŸmanın tesiriyle bireylerin “vazgeçiÅŸlerinin” sebep olduÄŸu çeliÅŸkileri yansıtmaya çalışmıştır. Çalışmada yozlaÅŸma ve yabancılaÅŸma olgularının tiksinti ve öfke duygularının sosyal inÅŸa sürecinde etkili olduÄŸu, bu duyguların bireyde hem kültürel zehirlenmeden korunma hem de kiÅŸisel, politik ve sosyal geliÅŸim için güdüleyici bir güç iÅŸlevi gördüÄŸü sonuçlarına ulaşılmıştır. 
 
Anahtar Kelimeler: Politik yozlaÅŸma, kültürel yozlaÅŸma, kültürel yabancılaÅŸma, tiksinti, öfke

Deneyimler ve Hatıralar Arasında: Sinema Tarih Yazımında Sözlü Belgeler ve Duygular

Aynülhayat Uybadın

Özet: Duygular tarihi, son yıllarda sosyal bilimler alanındaki en dikkat çekici dönüÅŸlerden biri olarak deÄŸerlendirilir. “Duygusal dönüÅŸ” olarak da ifade edilen yaklaşımların sinema tarihyazımı çerçevesinde ele alındığı bu çalışma, sözlü belgeler ve duygular iliÅŸkisine odaklanarak bir yöntem tartışması ortaya koymayı amaçlamaktadır. Sinemayı toplumsal ve kültürel mübadelelerin bir mekânı olarak deÄŸerlendiren yeni sinema tarihinde sıklıkla baÅŸvurulan bir yöntem olan sözlü tarih, tüm olanakları ve riskleriyle birlikte belleÄŸin yalnızca toplumsal üretim sürecine deÄŸil duygusal üretim sürecine de iÅŸaret etmektedir. “Bireysel ile kolektif”, “geçmiÅŸ ile ÅŸimdi” arasındaki baÄŸlantıları görmemize yarayan sözlü tarih, geçmiÅŸe iliÅŸkin farklı duygu yapılarını da ortaya koyar. Böylece sözlü belgeler olayların gerçekte nasıl yaÅŸandığının ötesine geçerek, olaylar hakkında tanıkların ne düÅŸündüklerini, neye inandıklarını ve geçmiÅŸteki duygusal pratikleri de anlatmış olur. Nihayetinde görüÅŸmecilerin geçmiÅŸteki olaylar ve kendi eylemleri hakkındaki düÅŸünceleri kadar duyguları da tarihsel birer gerçekliÄŸe dönüÅŸür. GeçmiÅŸin belleÄŸi üzerine, bireysel ile kolektif arasındaki iliÅŸki ise bize ÅŸunu önerir: deneyimin belleÄŸe, belleÄŸin de tarihe dönüÅŸü esnasındaki duygu yapılarına bakmayı. Bu öneri doÄŸrultusunda öncelikle Raymond Williams’ın duygu yapıları kavramı ve tarih alanındaki “duygusal dönüÅŸ” yaklaşımlarından faydalanarak duyguların tarihsel ve kültürel boyutları tartışılmaktadır. Tartışma, duygular tarihinin sinema tarihyazımı açısından yeni bir patika açma olasılığını sorgulayarak ilerlemektedir. 
 
Anahtar Kelimeler: Yeni Sinema Tarihi, Sözlü Belgeler, Sözlü Tarih, Duygu yapıları, Duygular Tarihi

‘Bir Heyûlâya Ağıt’ Travmatik Yas Süreçleri Bağlamında Toplumsal Hafıza ve İmparatorluğun Gidişi

Ekrem Saltık

Özet: Erken Cumhuriyet Dönemi’nde gerçekleÅŸtirilen sosyokültürel deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸümlerin ulus devlet sürecindeki yeri, imparatorluk yapısından cumhuriyet rejimine geçiÅŸ sürecinin toplumsal psikolojideki etkilerinden bağımsız olarak deÄŸerlendirilemez. YerleÅŸik sosyofiziÄŸin alt üst olduÄŸu bir dönem ve bu döneme dair hatırlamalarla eÅŸ zamanlı olarak uygulamaya konulan inkılâpların neden olduÄŸu devrim yaraları, bu yaralara sebep olan sembollerin sosyokültürel yaÅŸamdaki gerçek hacminden bağımsız bir ÅŸekilde travmatize olmuÅŸtur. Erken Cumhuriyet Dönemi’nde gerçekleÅŸtirilen sosyokültürel devrimlerin “ulusu” aydınlığa çıkardığı yahut tam tersine “milleti” bir medeniyetin kültürel birikiminden mahrum bıraktığına dair deÄŸerlendirmeler, hiçbir zaman sadece söz konusu devrimlerin kendisiyle ilgili olmamıştır. Aslında yas süreçlerindeki “öfke” ve “pazarlık” aÅŸamalarında yaÅŸanan travmaların, tarafların ÅŸimdiki zaman kazanımlarına etkisinden bağımsız olmayan bu deÄŸerlendirmeler, bilimsel ve istatistiki verilerden deÄŸil, devrimci krizlerden yara alan her toplumun kolektif bilincinde, çeÅŸitli boyutlarda görülebilen marazlardan beslenmektedir. Erken Cumhuriyet Dönemi’ne dair retorik, geçmiÅŸinde büyük yıkımlar ve yeniden ayaÄŸa kalmak için gösterilmiÅŸ kolektif fedakârlıklar olan toplumların devrimci kriz dönemlerinin ardından farklı geçmiÅŸ zaman sembollerine yükleyerek taşıdığı bir devrim yarası olarak, sahiplerine, yas tutmakta olan bireylerin çevresinde oluÅŸan, zamandan kopabilme konforunu da saÄŸlamaktadır. Her toplumun farklı bir geçmiÅŸ zaman sembolüne ‘ağıt’ yakarak elde ettiÄŸi ve olan yahut olmuÅŸla ilgili deÄŸil, olunamayan ve olunması gerekenlerle ilgili olan ‘zamandan kopabilme konforu’ da saÄŸlamaktadır. Her toplumun farklı bir geçmiÅŸ zaman sembolüne ‘ağıt’ yakarak elde ettiÄŸi ve olan yahut olmuÅŸla ilgili deÄŸil, olunamayan ve olunması gerekenlerle ilgili olan ‘zamandan kopabilme konforu’, yas süreçlerinin saÄŸlıklı bir ÅŸekilde atlatılması açısından da iÅŸlevseldir. Bu konfor alanı, yaslı bünyeye, kayıpla yüzleÅŸme, kaybın gerçek deÄŸeriyle hesaplaÅŸma ve nihayet kaybı geçmiÅŸe uÄŸurlayarak yeniden ‘hayata dönme’ imkânı saÄŸlar. Ancak sosyokültürel yaÅŸamının tamamını hedef alan bir devrimin yaralarıyla derinleÅŸen ‘Türk Tipi’ travmada, bu konfor alanı, toplumun gerçeklikle baÄŸlarını tamamen kopardığı bir karakter dönüÅŸümüne neden olmuÅŸtur. Türkiye Cumhuriyeti, bir asır önce gerçekleÅŸen rejim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle ilgili hatıralardan kaynaklanan ‘geçmiÅŸ zaman tutulması’ nedeniyle adeta bir ‘tarih zehirlenmesi’ yaÅŸamaktadır. Söz konusu geçmiÅŸ zaman tutulmasının kaynağı olan dönemi yas süreçleri baÄŸlamında ele alacak olan bu makale, imparatorluÄŸun gidiÅŸinin kolektif hafızadaki bilinç dışı travmatik etkilerine yoÄŸunlaÅŸacaktır. Bu yaklaşım sayesinde “yitirilmiÅŸ cennet” ya da “terkedilmiÅŸ cehennem” gibi birbirinden çok farklı hatırlamaların miladı ve bir heyûlânın doÄŸum süreci olan bir döneme dair, sosyopsikolojik açıdan iyileÅŸtirici bir katarsis zemini saÄŸlanması umulmaktadır. 
 
Anahtar Kelimeler: Ä°nkılâp, Devrim, Hilâfet, Saltanat, Toplumsal Travma, Yas Süreçleri

Ahlaki Duygulardan Normlara Ekonomik Karar Süreçlerinde Duygular

Atakan Durmaz

Özet: Duygular ve rasyonellik arasındaki iliÅŸki, insanı binlerce yıldır meÅŸgul eden bir konudur. Pek çok farklı disiplin kendi ekseninde bu iliÅŸkiyle ilgilenirken, ekonomistler konuyu ekonomik karar alma süreci açısından deÄŸerlendirmektedirler. Her ne kadar Klasik ve neoklasik ekonomiye göre kararlar bilgi ve fayda-maliyet analizine dayalı olarak alınır varsayımına dayansan da gerçekte, karar verme süreci bu varsayımdan çok daha karmaşıktır, çünkü aynı zamanda psikolojik faktörleri de içermektedir. Bu noktadan hareketle hazırlanan bu makalenin amacı, ekonomik karar verme sürecinde duyguların nasıl bir rol oynadığını belirleyerek, duygular ve rasyonellik arasındaki iliÅŸkiye farklı bir bakış açısı kazandırmaktır. Makalenin bulguları, ekonominin, diÄŸer bilimlerin araÅŸtırma sonuçlarını, karar verme sürecinin ekonomik teorisine dahil ederek, bu karmaşık araÅŸtırma alanı hakkında daha doÄŸru ve gerçekçi bir anlayış kazanabileceÄŸini ortaya koymaktadır. 
 
Anahtar Kelimeler: Duygular, ekonomik kararlar, rasyonellik, kendine odaklı duygular, diğer odaklı duygular

Duygusal Kapitalizmin Lokomotifi Olarak Reklamlar: Pırlantanın “Duyguları”

Süheyla Ayvaz

Özet: Reklam ve duygu arasındaki iliÅŸkiler genel olarak duygusal çekicilikler kavramı altında ana akım bir paradigmadan tüketici davranışı çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu baÄŸlamdaki ampirik tartışmalarda duygunun iÅŸlevsel olarak tüketiciyi nasıl etkilediÄŸine yönelik çoÄŸunlukla nicel analizlere dayalı betimsel tahliller yapılmaktadır. Ancak duygunun kendisinin reklamcılık aktiviteleriyle bir tüketim kategorisi ve/veya emtia oluÅŸuna yönelik eleÅŸtirel bir deÄŸerlendirmeye pek rastlanmamaktadır. Bu noktadan hareketle bu çalışma tükettiren duygular ve/veya tüketimci duyguların inÅŸasında reklamın aracılık rolünü tartışmaya açmaktadır. Bu amaçla Zen Pırlanta markasının bir katalog gibi tasarlanan “Zen Style” isimli dergisinin Ocak 2021 sayısı Eva Illouz’un duygusal kapitalizm kavramı çerçevesinde Fairclough’un EleÅŸtirel Söylem Analizi ile çözümlenmektedir. Zen Style’da yer alan ürünlerin tanıtımlarında kullanılan duyguların neler olduÄŸu, bu duyguların hangi sözcükler ve görsellerle iliÅŸkilendirildiÄŸi ve temsil edildiÄŸi, tüketicinin duygusal argümanlara katılımını saÄŸlamak için kullanılan stratejilerin neler olduÄŸu söylemsel açıdan analiz edilmektedir. AraÅŸtırma sonuçlarına göre markanın reklamları aracılığıyla pırlantalar, duygu yüklü metalar olarak inÅŸa edilmektedir. AÅŸk, mutluluk ve kimlik ana duygularına hitap eden reklamlar aynı zamanda özlem, tutku, aidiyet, sevgi, cesaret ve benzeri birçok ara duygu ile desteklenmektedir. Böylece pırlantanın söylemsel alanında birçok duygu birlikte anlam kazanmaktadır. Bunun yanı sıra pırlanta kadınları ve erkekleri birbirinden farklı duygusal özneler iÅŸaretlemektedir. Bu ÅŸekilde geleneksel toplumsal cinsiyet ideolojisi “duygusal pırlantalar” tarafından yeniden üretilmektedir. 
 
Anahtar Kelimeler: Duygusal Kapitalizm, EleÅŸtirel Söylem Analizi, MetalaÅŸma, Mücevher Reklamları, Tüketim Kültürü.
KİTAPLIK

Kapımızdaki Yabancılar

Yunus EroÄŸlu

DeÄŸerlendirmeye alınan “Kapımızdaki Yabancılar”, Zygmunt Bauman tarafından kaleme alınmış ve Emre Barca tarafından Türkçe’ye çevrilmiÅŸtir. Eser, son dönemlerde dünyada yaÅŸanan göç dalgalarının tesiri ile toplumsal dönüÅŸümlere, insani tutum ve davranışlardaki deÄŸiÅŸimlere, kitle iletiÅŸim araçlarının göç ve göçmenlere iliÅŸkin korku, panik ve kaygı havasının yaygınlaÅŸmasına ve politika yapıcıların göç meselesini nasıl güvenlik meselesi haline dönüÅŸtürdüklerine vurgu yapan eleÅŸtirel bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Bu çalışma, Bauman’ın Kapımızdaki Yabancılar eserinde ele almış olduÄŸu temaları hangi baÄŸlamlarda incelemiÅŸ olduÄŸunu deÄŸerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Duygular Tarihi Nedir?

İlknur Bahadır

 Duyguların bir disiplin serbestiyeti içerisinde rahatça ifade edildiÄŸi kurmaca alan, tarihle teması sırasında duyguların vakaların neden ve sonuçları üzerine etki kapasitesinin deÄŸerlendirilmesi konusunda postmodernist tarihçilere ilham verdi. 19.yy itibariyle psikoloji biliminin bir araÅŸtırma nesnesi olarak incelediÄŸi, duygu adı altında hissedilenlerin biricikliÄŸi, söz konusu tecrübenin baÅŸkasına anlatılmasının imkanı ve bu hislerin dışa vurumu gibi sorular etrafında bugüne kaynaklık eden duygular tarihi anlayışı ÅŸekillendi. Duyguların insana dair bir biliÅŸ formu, bir deneyim olarak kurumsallaÅŸtırılması yönündeki araÅŸtırmalar ise Aristotales’ten itibaren filozofların, ilahiyatçıların, 13.yy’dan itibaren bu ikiliyle kaynaÅŸan tıpçıların zihin, beden, ruh temelinde ÅŸekillenen ortak tartışmalarının konusu olmuÅŸtu.

Duyguötesi Toplum

Merve Kader Yılmaz

Duygular ve toplumsal iliÅŸkiler, bir yandan ele alınması gereken müstakil ve ÅŸahsına münhasır konularken bir yandan da Duyguötesi Toplum kitabında iÅŸlendiÄŸi gibi birbiriyle güçlü korelasyonlar oluÅŸturan, birbirlerine sürekli tesir eden konulardır. OluÅŸturdukları sinerji sebebiyle de ikisinin müÅŸterek olarak ele alan açıklamalara ihtiyaç vardır. Modernizm, post-modernizm ve geleneksel toplum yapılarının duygu baÄŸlamını, farklı sosyologların fikirlerini eleÅŸtirel tutumla bir araya getirerek yeni bir teori sunan Duyguötesi Toplum kitabı; sunduÄŸu yeni teorisi ile okurun aklındaki “Bunca olay karşısında toplum nerede?” sorgulamasına ve toplumun eylemsizliÄŸiyle ilgili istizahlara yanıt olabilir ya da yeni sorgulamalara sebep olabilir.
 
Tüm Sayılar
Sosyoloji Divanı Kitaplığı
Basında Biz
Duyurular
Formlar
Satış Noktaları